Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019

"Metal Fabrikalarından Haberler'' köşesinden, metal fabrikalarında çalışan işçi arkadaşlarımızın deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz. Bu sayıda Bursa Tofaş, Renault, Akwell, Arçelik Çerkezköy televizyon fabrikası, Mercedes Hoşdere, Gebze Arçelik-LG Klima'dan metal işçisi arkadaşlarımızın yazdığı yazılar ile Bursa Tofaş, Reno ve Gebze Autoliv'den işçi arkadaşlarımızın 1 Mayıs izlenimlerine yer veriyoruz.

 

İş güvencemize sahip çıkmak zorundayız! - Bursa Oyak Reno’dan bir işçi

Grevlerimiz yasaklanıyor, kıdem tazminatımıza el konmak isteniyor, işe iadelerde mahkeme yolu kapatılıyor, iş güvenliği yasasının önemli maddeleri erteleniyor, işsizlik fonuyla patronlara kaynak oluşturuluyor. Diğer yandan düşük ücretler, iş cinayetleri, meslek hastalıkları… Saymakla bitmeyen birçok sıkıntılarımız var. İşçi sınıfı olarak çok büyük saldırı altındayız. Patronlar, AKP hükümeti eliyle haklarımızı gasp etmeye çalışıyor. Kıdem tazminatı zamanında mücadele ederek, söke söke kazandığımız son iş güvencesidir. Yıllardır aynı yüzsüzlükle elimizde kalan son iş güvencesine saldırmaya devam ediyorlar. İktidar uzun yıllardır patronlara sözünü verdiği kıdem tazminatı fonu için çalışmalarını hızlandırdı. Kıdem tazminatının fona devri öyle basite alınacak bir durum değildir. Aksine son derece hayati önem arz eden bir konudur. Kıdem tazminatı, zorlu mücadeleler sonunda elde ettiğimiz önemli bir kazanımdır. Biz işçilerin bizden sonraki işçi kuşaklara devretmemiz gereken önemli haklardan bir tanesidir. Şimdi bu kazanımı bizlerden gasp etmek isteyen hükümete ve patronlara karşı mücadele etmek boynumuzun borcudur.

İş güvencesine saldırı ilk aşamadır. Bu saldırı özel istihdam büroları ile kiralık işçi uygulaması, taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırmayla bütünleşmektedir. Bu saldırılara karşı birlik olup mücadele etmek zorundayız. Kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir. Sendikalarımızı mücadele etmeye zorlamalıyız.

 

Kıdem tazminatı ve sözleşmeler derken bu yaz çok sıcak geçecek - Bursa Tofaş’tan bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 tofaş

Nisan ayı sonunda Tofaş’ta üçlü vardiya sona eriyor. Mayıs’ın ilk haftası ile ikili vardiyaya geçilecek. Tofaş tarihinde en uzun süren üçlü vardiya sona erdi. Bir daha da ne zaman geçilir belli olmaz. Tesadüf müdür, yoksa bilinçli mi yapılıyor bilinmez. Ramazan ayında işler bir anda açılıyor. İkili vardiyanın ilk haftası cumartesi mesaisi ile başlıyor. Bir ay boyunca cumartesi günleri mesai olacağı söyleniyor. Yani çalışanlar yine Ramazan ayında çile çekmeye devam edecekler. Kendi işçisine bunu reva görmek bir yana işten ayrılacak olanların elbise, Ramazan erzağı gibi haklarını çok gördüler, bu hakları vermediler. Onlarca yıl çalış, emek ver, ailenden, sağlığından fedakarlık et ama işveren bir Ramazan erzağını bile çok görsün.

İşten ayrılanlar üç maaş ücret, iki ihbar ve işsizlik maaşından yararlanmak koşulu ile işten ayrıldılar. Bir nevi kampanya cazip geldi. Bine yakın işçi başvuru yaptı. Kritik yerlerde görev yapanların başvuruları kabul edilmedi. İşten çıkmak için başvurularda bu kadar artış olmasının sebebi damat beyin kıdem tazminatı ile ilgili açıklamaları. İki gün sonrasında Tofaş işten çıkışları kapattı. İşçilerin artık ne hükümete, ne adalete ne de sendikalara güveni kalmadı. Şimdiden çıkayım da tazminat fona devredilmeden tazminatımı kurtarayım derdinde. Azınlık bir kısım işçi lehine olabileceğini düşünüyor ya da bu konuyla ilgili hiç bilgisi yok. Ama fabrikada kıdem tazminatının fona devredilmesiyle alakalı büyük tepkiler var. Bu yasanın çıkmayacağını düşünen, AKP’nin sonu olur, Türkiye karışır, sendikalar izin vermez diyenler var. İşçiler olarak “biz napacağız” diye konuştuğumuzda fabrikanın yüzde doksanı sendikanın düzenleyeceği eylemlere katılırız, sokağa bile çıkarız diyorlar. Aslında burada esas bir nokta var. Sendikalar yarı yolda bırakırsa, işçilerin ne yapacağı...

Burada işçiler olarak bize düşen görev sendikalarımıza baskı yaparak kıdem tazminatımıza sahip çıkmaktır. Sendikalar “Kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir!” sözünün sonuna kadar arkasında durmalı, kıdem tazminatımıza dokundurtmamalılar. İşçinin elinde hak olarak yalnızca kıdem tazminatı kaldı. İşveren eziyor, hükümet vergilerle kırıyor, zaten patlama noktasına gelmiş işçilerin son güvencesini elinden almak işlerin durdurulamaz noktalara gelmesine sebebiyet verebilir. Kıdem tazminatı yasası, ardından eylül ayı sözleşme zamanı süreci derken önümüzdeki yaz çok sıcak, süreç çok çetin geçeceğe benziyor.

 

İşçinin hakkı pazarlık konusu olamaz - Bursa Akwell'den bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 Akwell

Biz işçi ve emekçiler aldığımız üç kuruşa geçim derdine düşşken, çocuklarımızı nasıl daha iyi şartlarda okuturuz diye düşünürken bir de bugün kıdem tazminatımızın elimizden alınma meselesi çıktı. Kıdem tazminatı bizim son kalemizdir. Son iş güvencemizdir. Çalıştığımız her fabrika da yorularak, emeğimizi kiralayarak alın terimizle verdiğimiz bin bir türlü mücadelelerle kazandığımız gücü bizden almak istiyorlar. Biz de işçiler ve emekçiler olarak onların yaptığı bu saldırıya "HAYIR" diyoruz. Kıdem tazminatımızı mücadele etmeden hiçbir şekilde size bırakmayacağız. Kimsenin de bizim adımıza masaya oturmasını istemiyoruz. Sendikalar bizim adımıza masaya oturmak yerine, sendikasız olan bizim gibi fabrikalarda sendikalaşma masasına oturmalıdır. Biz hakkımız olanı vermiyoruz ve vermeyeceğiz. Biz işçiler ve emekçiler olarak bunu kabul etmiyoruz ve kimsenin de bizim adımıza masaya oturmasına müsaade etmiyoruz. Bizim olan bizimdir. Kıdem tazminatı bizim hakkımızdır. Onun kaderini de ancak ve ancak biz belirleriz.

 

Patronlar yaşasın diye kıdem tazminatına ölene dek dokunmak yasak! - Arçelik Çerkezköy Televizyon fabrikasından bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 Arçelik Çerkezköy televizyon

Kesintisiz bir emek sömürüsü içerisinde şimdide elimizde kalan tek hakkımızı, kıdem tazminatımızı sömürmek için kolları sıvadılar. Biz işçi ve emekçi sınıfının alın teri ve mücadelesi ile kazandığı bu hak patronlara dert oldu. Doymuyorlar. Emeğimizi, etimizi, kemiğimizi, açlığımızı yemekten doymuyorlar. Aslında amaçlanan nedir? Bizi sömüren patronlara ikinci defa hakkımız olan kıdem tazminatını tekrar bizi sömürmeleri için teşvik olarak geri vermek. Böylece ekonomik krizin faturasını kendi ceplerine dokunmadan hatta ceplerini daha fazla doldurarak bize ödetmeye çalışacaklar. Karlarına kar katarlarken biz işçi sınıfı daha kötü koşullarda daha fazla mesai yaparak ve daha az ücretle gece gündüz çalıştırılacağız. Bizlerden daha da fedakar olmamızı isteyecekler. Çoluğumuzu çocuğumuzu, eşimizi, dostumuzu görmeden saatlerce canımız çıkana kadar çalıştırılacağız. Birbirimize kırdırarak, birbirimizle yarıştırarak düşmanlaştırarak çalıştırılacağız. Fabrika kapısının dışında bir sürü işçinin iş beklediğini, işini beğenmeyen varsa fabrikanın kapısını gösterip bizi çalıştırmak için daha da kamçılayacaklar. Peki bunu nasıl yapacaklar? Kıdem tazminatımızı, elimizde kalan tek hakkımızı alarak yapacaklar. Zaten çok kötü şartlarda çalışan bir sürü işçi varken sırtımızdaki yük kat kat artacak. Bize en düşük ücretle yaşayabileceğimizi süslü paketlerle anlatmaktan da utanmıyorlar. Güya kıdem tazminatını fona devredip bizim yerimize paramızı uzun yıllar korumayı planlıyorlar. En ilginç olanı bizim emeğimizin karşılığını bizden de korumak istemeleri. Kıdem tazminatımıza ölene dek dokunmak yasak! Yani bizim hakkımız olan kıdem tazminatımızı ancak 10 yıl sonra, biz 65 yaşını geçince emekli olunca ya da ölünce alabileceğiz. Yani işte bu kadar tehlikeliymişiz! Beceriksizmişiz!

 O zaman sormak lazım bu fabrika bacaları nasıl tütüyor? O makineleri kim çalıştırıyor? O bantlarda televizyonları, buzdolaplarını, diğer beyaz eşyaları, kıyafetleri, ayakkabıları, koca koca arabaları, ilaçları kim üretiyor? Madenlerde kim çalışıyor? Biz işçiler çalışıyoruz! Biz işçiler üretiyoruz! O krizin faturasını bize ödetemeyeceksiniz. Grevse grev, işgalse işgal direnişse direniş!

 

Kıdem tazminatımıza dokundurtmayız! - Mercedes Hoşdere fabrikasından bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 Mercedes Hoşdere

Merhaba, ben Mercedes’te çalışıyorum. Mercedes diyince herkes senin işin iyi sakın kıpırdama diyor. İyi dedikleri iş yerinin maaşıyla biz geçinemiyoruz. Evde 2 kişi çalışıyor, 3 kişi geçinemiyoruz. Sözleşme dönemi aldığımız piyasaya göre nispeten iyi şartlar, çoktan eridi bile. Yalandan açıkladıkları enflasyon oranlarıyla bizim yaşadıklarımız arasında dünya kadar fark var. Zaten geçinemiyorken bir de şimdi kıdem tazminatımıza göz diktiler. Kazanılmış haklar sabit kalacak diyorlar ama ben daha otuz yaşındayım. Mercedes’te çalıştığım onca yılın hakkını alıp çıksam ne olacak? Nerede iş bulabileceğim. Milyonlarca işsiz var sokakta. Bulsam ne olacak? Patronlar kıdem yükü üstlerinden kalktı diye kafalarına göre çıkarabilecekler bizi. İş güvencemiz kalmayacak. Nedense çıkan tüm yasalar patronlara yarıyor, biz işçilere daha fazla yük biniyor. Reform paketi açıklandığı gün kıdem tazminatı maddesinden dolayı tüm iş yeri çalkalanmaya başladı. Sendikacılardan ses bekledik ama ilk gün kimseden ses çıkmadı. Ertesi gün açıklama yaptı Türk-İş başkanı “kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir” diye. 1 Mayıs’ta da Kocaeli’nde aynı sloganlarla, tepkilerle gittik alana. Normalde 1 Mayıs’ta alana gitmeyen ben dahil bir çok işçi bu sene alandaydık. Ama Türk-iş/Türk Metal gövde gösterisi yapsın diye doldurmadık o meydanı. Hükümete, sesimizi duyması gerekenlere sesimizi duyurmak, kendimizi göstermek için gittik. O yüzden sendikamız da söylediğinin arkasında durmalı ve çağrı olsa bile asla bu konuyla ilgili masaya dahi oturmamalıdır. Çünkü kıdem tazminatı orta yolda buluşulacak bir konu değildir, gerçekten kırmızı çizgimiz olmalıdır. Biz bunca geçim sıkıntısı arasında son kalemizi de düşürmeyeceğiz, işçiler olarak grevse grev.

 

Birliğimizi büyütelim, sözleşme dönemine güçlü girelim - Gebze Arçelik-LG klimadan bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 Gebze Arçelik LG klima

1 Mayıs'ı geride bıraktık. Memleketin tüm meydanlarında birkez daha milyonlarca işçi, emekçi olarak tüm taleplerimizi haykırdık. Birkez daha gördük ki ne patronların kâr kavgası ne de patron partilerinin rant kavgası bizlerin yararına değildir. 

Bugün memleketi krize sokan, patronların aç gözlülüğü, kâr kavgası, rant arayışlarıdır. Her zaman yaptıkları gibi koşullar kötüleşince yine yükü bizlere yıkmak istiyorlar. Bunun en büyük göstergesi, işsizlik ve pahalılıktır. İşsizlik rakamları her geçen gün hızla artıyor. Gıda fiyatları, ödediğimiz faturalar, kiralar ortada, tüm harcamalarınız giderek zamlanıyor, bunların yanında tekrar açlık sınırının altına inen bir asgari ücret var ağır ve uzun çalışma koşulları, düşük saatlik ücretler ve düşük mesai ücretleri... Ay başında ele geçen maaş ise borçlara bile yetmiyor. Bu döngüden anca birlikte örgütlü hareket edersek kurtuluruz. 

Ne patronlardan ne de onların siyasi temsilcilerinden medet ummayalım. Her gün milyonlarca lira kâr açıklayanlar, bütün gün ağlayıp, zırlayıp işçilere bir tekme daha atın diyorlar. İşsizlik fonunu daha fazla sömürelim, ne yapalım edelim şu kıdem tazminatını kaldıralım diyorlar. İstediğimiz işçiyi işten atalım, sendikal hakları gasp edelim, günde 12 saat, 16 saat çalıştıralım ama üç kuruş para verelim diyorlar. 

Bugün tüm bu planlar ortada duruyor. Peki bizler bunlara karşı ne yapmalıyız: Öncelikle şu  bu demeden, ayrım yapmadan, ayrı gayrı yok diyerek tüm işçi kardeşlerimiz ile birliğimizi güçlendirelim. Önümüz sözleşme dönemi, sendika yapar, halleder demek yok. Patron baskıları arttırıyor, grevlerimizi yasaklattırıyor, kıdem tazminatına göz dikmiş, bir tek sendika ile olacak iş değil. 3-5 demeden herkesi ikna etmek gerek. Kapalı kapılar arkasında anlaşmalara izin vermeyelim. Sözleşme sürecinin en büyük takipçisi biz olalım. 

Enflasyon rakamları ortada, işsizlik, pahalılık ortada, 3-5 kuruş zam ile bu dönemi kapatmamak gerekir. Tüm işçilere, emekçilere büyük bir saldırı varken, bizler bütün bu saldırılardan güçlü çıkmak için; kıdeme dokunmak genel grev sebebidir demeliyiz, tüm işsizlere iş demeliyiz, patronların aç gözlülüğünün bedelini bizler ödemeyeceğiz demeliyiz. Ayrı gayrı demeden birlikte mücadele etmeliyiz.   

 

Kimse merak etmesin siyaset masasına yumruğumuzu vuracağız! - Mercedes Hoşdere fabrikasından bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 Mercedes

Merhaba ben Hoşdere Mercedes fabrikasında 3-4 seneye yakındır çalışıyorum. İçinde bulunduğumuz ekonomik krizi fabrikamızda da yoğun şekilde hissediyoruz. Siparişlerimiz azaldı. Her şeye daha az para vermek için çabalıyoruz. Gezmekten, giyimden kıstık ama yine de geçinemiyoruz. Geçinmek gün geçtikçe daha çok zorlaşıyor. Her ay enflasyon rakamlarını merakla bekliyoruz. Maaşımıza yapılacak olan zam enflasyon rakamlarıyla belirleniyor. Ne hikmetse hep eksilerde çıkıyor rakamlar. İşçiler olarak hiç yüzümüz gülmüyor.

Burada çalıştığımdan beri insan kaynaklarından hep aynı uyarıyı alıyoruz. Burada siyaset yapmayın diyorlar. Sürekli olarak aramızda dolaşıp ne konuşuyoruz diye rapor tutuyorlar. En son Mart ayında yine insan kaynakları herkese bir yazı gönderdi. Seçim döneminde gönderildi yazı. Fabrikada siyaset yapılmayacak yazısıydı. Niye böyle bir yazı gönderdiniz diye sorduğumuzda bize verdikleri cevap performansınızı etkiliyor çok konuşuyorsunuz oldu.

Belli ki bizim siyaset yapmamız hepsini çok korkutuyor. Biliyorlar ki biz siyaset yaparsak her şey başka türlü değişir. Dün seçim vardı yasakladılar siyaset yapmamızı, seçim bitti yine yasakladırlar. Çünkü bugün de ekonomik krizi bize ödetmeye çalışıyorlar. Kıdem tazminatımıza göz diktiler. Zaten vergilerin belimizi büktüğü yetmiyormuş gibi bir de BES’le yükümüzü artırmaya çalışıyorlar.

Buradan bütün işçi kardeşlerime sesleniyorum. Gelin artık siyaseti biz yapalım. Kendi siyasetimizi yapalım. Onların kendi siyasetleriyle bizi kandırmalarına izin vermeyelim. Bizi bölmeye çalışıyorlar buna izin vermeyelim. Biz siyaset yaparsak her şey başka türlü değişir. Kıdem tazminatımızı da koruruz başka yeni haklar da kazanırız. Yeter ki gücümüzün farkına varalım. Siyaset masasına yumruğumuzu vuralım. Grev yapalım, iş bırakalım bir olalım birlik olalım!

 

Ayrı gayrı yok biz beraberiz - Bursa Akwell’den bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 Akwell 1 Mayıs

1 Mayıs sadece işçinin tatil yaptığı bir gün değil, işçi ve emekçilerin mücadele bayramıdır. Bayramımızı bizden zorunlu mesailer ile almaya çalışanlara inat o gün alanlara çıktık. 1 Mayıs'ta sadece benim çalıştığım fabrikada değil, her fabrikada alana çıkmamamız için aynı ayak oyunu yapıldı. Ama patronların ayak oyunlarına inat hep beraber alandaydık ve "kıdem tazminatlarımıza dokunmayın" dedik. Ayrıca "İşçiler birleşin ayrı gayrı yok" diyerek patronlara karşı birlik olarak kazanacağımızı gösterdik. Biz Türkiye işçi sınıfı olarak hangi sektörde çalışırsak çalışalım 1 Mayıs alanında hep beraber omuz omuza veriyoruz. Bu birlikteliği her güne taşıyan birliğimizi, mücadelemizi, dayanışmamızı büyütelim.

 

İşçi sınıfının partisi yol gösteriyor! - Bursa Oyak Reno’dan bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 Oyak Reno 1 Mayıs

1 Mayıs dünya işçi sınıfının bayramıdır, ama sadece bayram değil aynı zamanda mücadele günüdür. İşçi sınıfının taleplerini yükselttiği gündür. Partimizin de talepleri çok anlamlıydı: “Herkese iş, herkese aş, emekçi halka hürriyet!”, “Kıdem tazminatına dokunmak genel grev sebebidir!”, “Türkiye NATO’dan ve Gümrük Birliği’nden çıksın, İncirlik üssü kapatılsın!” taleplerimizden sadece birkaçıydı. “İşçiler birleşin ayrı gayrı yok” dedik. Fabrikalar bankalar devletin devlet işçinin olacak” dedik. Kısacası işçi sınıfının taleplerini ve çözümünü alana taşıdık.

İşçi sınıfının haklarına saldırıların sürdüğü, işsizliğin ve hayat pahalılığının arttığı, demokratik hak ve özgürlüklerin yok edildiği sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Türkiye’nin onlarca kentinde yüz binlerce işçi ve emekçinin alanlara çıkması, 1 Mayıs’a sahip çıkması, taleplerini coşkuyla haykırması son derece anlamlıdır. İşçi nüfusu yoğun kentlerde düzenlenen 1 Mayıs mitinglerinin kitleselliği ve coşkusu işçilerin baskılara boyun eğmediğini ortaya koyuyor. Partimiz de coşkulu ve kararlı kortejiyle tüm işçi emekçilere çağrı yaptı: "EYT’lileri, staj ve çıraklık mağdurlarını, kamu emekçilerini, emeklileri, işsizleri, sendikalı-sendikasız, mavi-beyaz yakalı, kadrolu-taşeron, yerli-göçmen işçileri birleşmeye çağırdı. İşçi sınıfını Birleşik İşçi Cephesi’nde örgütlenmeye davet etti. Partimizin kararlı duruşu ve disipliniyle umut dolu söylemleri ve sloganları 1 Mayıs'a damgasını vurdu. Biz de bu duruşu fabrikalarımıza taşıyacağız!

 

İzmit’te kıdem tazminatına dokundurtmayacağımızı gösterdik - Gebze Autoliv’den bir metal işçisi

Metal fabrikalarından haberler - Mayıs 2019 Autoliv 1 Mayıs

Gebze Autoliv fabrikasında çalışıyorum. Türk Metal sendikası ile birlikte Kocaeli’de 1 Mayıs’a katıldık. 1 Mayıs’a ilgi çok fazlaydı. İzmit eski Perşembe Pazarı gelen kitleyi almadı. Konuşmalarda “kıdem tazminatı pazarlık konusu olamaz” dendi. Bunu çok önemli görüyorum. Katılan herkes kıdem tazminatını savunmaya hazır olduğunu gösterdi. Ama sendikacılar işçileri alana getirmekle kaldılar. Kalabalık da çok fazlaydı ama işçilere slogan attırmadılar, işçinin coşkusunu arttırmak için çalışmadılar. Bilgilendirici materyaller de yoktu. Aslında bunlar olsa 1 Mayıs daha bir hakkıyla kutlanmış olurdu.  

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2019 tarihli 116. sayısında yayınlanmıştır.