Başyazı: Ankara’nın kayıkçı kavgasını seyretme, Ankara’ya yürüyen işçilere katıl!

Manşet Aralık 2024

Ankara’da meclis, İngiliz Mehmet’in vergiyi emekçi halktan alıp kaynakları faize ve sermayeye harcayan bütçesini görüşürken, asgari ücret komisyonu da işçi sınıfını ölümü gösterip sıtmaya razı etmek üzere toplanıyor. Ankara’da düzen partileri asgari ücret ve bütçe tartışmalarında kendi aralarında kayıkçı kavgası yapıyor. Mesele krizin faturasını emekçi halka ödetmek olduğunda İngiliz Mehmet’in programının arkasında birleşiyorlar. Asgari ücret için İMF 20 bin diyerek tabanı, CHP 30 bin diyerek tavanı söylüyor. Türk-İş geçtiğimiz Kasım ayı için açlık sınırının 20 bin 500 lira olduğunu açıkladı. Bu rakam asgari ücretliler ilk zamlı maaşlarını aldığında 22 bin lirayı, yıl sonunda da 30 bin lirayı geçecek. Yani AKP, İMF’yle CHP’nin ortasını bulup yine asgari ücreti açlık sınırına endekslemeye hazırlanıyor.  Dışarıdan bakarsanız iktidarla muhalefet kavga ediyor. Ama arka planda işçi sınıfına açlık ücretini dayatmakta ortaklaşıyorlar. Aynı şey vergi için geçerli. Mecliste bütçe tartışmalarında birbirine ağız dolusu sövenlerin hatta tekme tokat birbirlerine girenlerin partileri farklı olabilir ama sınıfları aynı. Hepsi ya patron ya toprak ağası ya da onların avukatı! Öyle meclisten, vergi yükünü emekçinin üzerinden alıp sermayeye yıkacak, para babalarından servet vergisi alacak bütçe çıkar mı? Tabii ki çıkmaz!

Diğer taraftan Türk-İş, DİSK ve KESK ayrı ayrı mitinglerle Ankara’nın meydanlarını yüzbinlerce işçi ve emekçiyle dolduruyor. Eğer bu mitingler ayrı ayrı değil de bir emek platformu çatısı altında gerçekleştirilse yüzbinleri milyonlar yapabileceğimizi gördük. Konfederasyonların başkanları birlikte bildiri yayınlıyor, birlikte meclisi ziyarete gidiyorlar ama işçi sınıfı onlardan birlikte eylem yapmalarını istiyor. Birleşik İşçi Cephesi kendisini bir zorunluluk olarak dayatıyor. Bu görevden kaçan kayıkçı kavgasının parçası demektir. Ya bu görevi yapacaklar ya da işçi sınıfı onları aşacak! Türkiye seçimini yapacak: Kayıkçı kavgası mı sınıf kavgası mı? 

Sınıf kavgasını seçenler yolu gösteriyor. İşte Tuzla’da Birleşik Metal-İş üyesi Chen Solar işçilerinin sermayeden kopartıp aldığı sözleşme ortada. CHP’nin bile asgari ücrete 30 bin liralık tavan belirlediği ortamda Chen Solar’da işçilerin en düşük ücreti 60 bin lira oldu. İşte bu da örgütlü işçinin asgari ücreti oluyor. Onlardan önce de Kırşehir’de, yine Birleşik Metal-İş’te örgütlü ÇEMAŞ işçileri de örgütlü güçleriyle fabrikadaki en düşük ücreti 58 bin liraya çıkarmıştı. Chen Solar işçileri ücretin dışında ayrıca toplu sözleşmeye koydurdukları maddelerle vergi yükünü patrona aktaran kazanımlar elde etti. Yine Birleşik Metal-İş’li işçiler bu fabrikalardaki kazanımların açtığı yoldan ilerleyerek ve “hak verilmez alınır” diyerek MESS’e karşı grev kararı aldılar. Grev tarihini 4 Aralık olarak ilan eden Hitachi işçileri, başı çekiyor, MESS sözleşmesi kapsamındaki diğer fabrikalar da şalteri indirmek için sırada bekliyor. İşçinin Anayasal hakkı olan grevi yasaklamaya kalkan olursa işçiler, Kavel parolasıyla grev hakkını grevle savunacak! İşçi emekçi ne alacaksa birliğiyle ve kendi bileğinin gücüyle alacak!

Bitmedi! Çatalca’da aylardır direnen Polonez işçileri 6 Aralık’ta Ankara’ya Anayasal hak yürüyüşünü başlatıyor! Polonez işçisinin direnişi 146 işçinin Tekgıda-İş’te örgütlendiği için işten atılmasıyla başladı. Ama artık Polonez işçileri kendilerinin işe iadesi için olduğu kadar, tüm işçi sınıfı için, Anayasa’nın sendikalaşma özgürlüğünü güvence altına alan 51. maddesini uygulatmak için de yürüyor! Yani Polonez işçisi tüm işçi sınıfına bir çağrıda bulunuyor: “Kendi göbeğimizi kendimiz keselim!” diyor: “Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!”

Ankara’nın kayıkçı kavgasından kimse bir şey beklemesin! Gözünüzü Anayasal hakkı için Ankara’ya yürüyenlere dikin, kulağınızı grev hakkını grevle savunanlara verin! Çare orada! Polonez işçisi bu yürüyüşte başı çekiyor! Kavel’in yolunda yürüyen metal işçileri yine en ön safta! Anayasal hakları için grevde olan MKB Rondo (Selüloz-İş), Tarkett (Petrol-İş) ve Mersen (Birleşik Metal-İş) işçileri de onlarla birlikte. Sendikalaşma hakkının işten atmalarla ve yıllarca süren mahkemelerle gasbedilmesine karşı, Anayasal hakkımı hemen şimdi istiyorum diyen Kocaeli Betek Kimya/Filli Boya (Petrol-İş), Atakaş Çelik (Birleşik Metal-İş), Perfetti, Eker (Tekgıda-İş) ve TKIS (Teksif) işçileri, Fernas’tan Çayırhan’a Ankara yollarını arşınlayan maden işçileri ve hakları için direnişte olan tüm işçiler de bu haklı mücadelenin saflarında! İş, aş, hürriyet için herkesin bu onurlu yürüyüşte birleşmesi ve safları sıklaştırması gerek! Her yer Kavel her yer Polonez olacak! Fabrikalarda direne direne, meydanlarda birleşe birleşe kazanacağız!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2024 tarihli 183. sayısında yayınlanmıştır.