Başyazı: Kavgada yumruk sayılmaz!

Başyazı: Kavgada yumruk sayılmaz!

İktidar ekonomik sıkıntılardan bahsediyor. Doğrudur. İşçi, emekçi, köylü, emekli vergiden, zamdan, geçinememekten sıkıldı ve bunaldı. Ama eksik söylüyor iktidar. Sıkılan bunalan çoğunluğun karşısında, zenginliğine zenginlik katan azınlıktan bahsetmiyor. Onların kim olduğu belli. Son 1,5 yılda 750 milyar lira kâr eden bankalar. İktidarın Merkez Bankası ve Hazine’den kur korumalı mevduat aracılığıyla 600 milyar liraya yakın ödeme yaptığı para babaları. Ülke depremin yıkımını yaşamışken, emekçi halk hayat pahalılığı altında ezilirken yurtdışındaki off-shore hesaplarında halen 500 milyar doları olan patronlar sınıfı. Bitti mi bitmedi… Türk lirası değer kaybettikçe Türkiye’nin işçisini ucuza çalıştırıp kâr eden Amerikan, Alman, İngiliz vb. emperyalist sermayesi… Türkiye Varlık Fonu’ndaki kamu varlıklarına ucuza çökmek için ellerini ovuşturan Körfez’in kralları, şeyhleri, emirleri…

İktidar bunlardan bahsetmiyor. Tam tersine Tayyip Erdoğan hepsini saraylarda ağırlıyor. Sanayi ve ticaret odaları, patron temsilcileri hepsi başının tacı. Batırdığı ülkenin varlıklarını pazarlamak için Körfez’deki zenginlerin ayağına kadar gidiyor. Damadını Amerikan uçak gemisinde selfi çekmeye yolluyor. Ve… bayram değil seyran değil 6 yıl sonra bir İMF heyeti Türkiye’ye “teknik” bir ziyarette bulunuyor. Durum budur ve gayet açıktır. Bu sebeple biz yaşadığımız süreci iktidarın aksine “ekonomik sıkıntılar” olarak tanımlamıyoruz. Bu bir sınıf kavgasıdır. Bu kavgada sermayenin iktidarı sabredin diyorsa, bunun tek bir anlamı vardır. Emekçi halk daha çok yumruk yiyecektir. Erdoğan sabredin diyorsa, öbür yanağınızı çevirin demektedir.

Sınıf kavgasında bizdenmiş gibi görünüp karşı tarafa çalışanları, kavgada ayırma bahanesiyle elimizi kolumuzu bağlamaya çalışanları iyi tanıyalım. Kim mi bunlar? İşte kamu emekçilerini enflasyona ezdiren sözleşme tiyatrosunda figüranlık yapan Memur-Sen! İşte Erdoğan’ın Kemal Derviş’i olan İngiliz Mehmet’in amigoluğunu yapan, Amerika’dan ithal edilen ekonomi kurmaylarını öve öve bitiremeyen CHP’siyle, İyi Partisi’yle düzen muhalefetinin partileri! MESS sözleşmeleri başlıyor. Taslaklar açıklanıyor. Her kim işçinin yanındaymış gibi gözüküp “ama grev yasağı olabilir” diyerek işçinin gözünü korkutuyorsa, yüzde şu kadara bağlanır, bu kadarı kurtarır diye algı operasyonları ile işçinin beklentisini aşağı çekmeye çalışıyorsa onlar! Metal işçisi grev yasağını grevle yırtmıştır. Kamu emekçisi grev hakkını fiili grevlerle kazanmıştır. İşçi sınıfı sabır ve sebat gösterecekse, zorluklara katlanacaksa bunu iş, aş, hürriyet için mücadelede yapacaktır. Onun dışında sabredin, katlanın diyen kim varsa karşı tarafa çalışmaktadır!

Kavgada yumruk sayılmaz. İşçi sınıfının kavgadaki yöntemi bellidir. Sanayiden hizmet sektörüne, tersanelerden kamu emekçilerine kadar sömürüye, ezilmeye karşı gidilecek yol işgaldir, grevdir, direniştir. Her işyerinde her fabrikada her tersanede bu yöntemleri en etkili, en örgütlü kullanan, birlikte hareket edebilen bir nebze olsun sömürü çarklarına çomak sokabilir, bir nebze olsun hak elde edebilir. Ama mesele işyerleriyle sınırlı değil. Büyük bir ekonomik kriz var. Bunun faturasını kimin ödeyeceği sınıfların topyekûn karşı karşıya geldiği alanda, yani siyasette belirlenecek. Kapitalistler için verecek tek kuruşumuz yok! Krizin bedelini kâr rekorları kıran bankalar, milyarlarca dolar serveti olan patronlar ödemeli!

Sınıf siyaseti sandığı beklemez. Yerel seçimlerde de işçi sınıfı kendi bağımsız siyasetini izlemedikçe, hangi partinin müteahhitleri ranttan pay alacak diye sandığa atılacak oylarla hiçbir şey değişmez. İşçi sınıfı, kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz diyerek işyerlerinden başlayan mücadeleyi ulusal düzeye taşımalı. Kamu emekçisi sokağa iniyorsa işçi yardıma koşmalı. MESS’e karşı metal işçisi grev dediğinde tüm emekçi halk bu grevi kendi grevi gibi sahiplenmeli. Yeri geldiğinde işçi sınıfı bir bütün olarak gücünü genel grevle genel direnişle ortaya koymaya hazırlanmalı.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2023 tarihli 168. sayısında yayınlanmıştır. Bu yazıyı Gerçek'in podcast hesaplarından sesli olarak dinlemek için aşağıdaki resmin üzerine tıklayın. 

başyazı eylül 2023 podcast