TÜSİAD “hayvan dışkısı”na battı!
Sütaş patronu Muharrem Yılmaz TÜSİAD başkanlığından istifa etti! Yılmaz’ı deviren, kendisini bir süre önce “vatan hainliği” ile suçlayan Tayyip Erdoğan değil. Sütaş fabrikalarının işçileri! Yani işçi sınıfı TÜSİAD başkanını devirdi! TÜSİAD’ın 43 yıllık tarihinde ilk kez bir başkan istifa etmiş oldu!
Son yıllarda Bursa Karacabey ve Aksaray’daki Sütaş fabrikalarında çalışan işçilerden 800 kadarı Tek Gıda-İş sendikasında örgütlenmişlerdi. Bu sendikalaşma süreci içinde 28’i son dönemde olmak üzere toplam 43 işçi salt sendikalaştıkları için işten atılmışlardı. Bunların bazıları fabrika yakınında direnişe geçmişti. İşçilerin direndikleri alana bir tatil günü hayvan dışkısı dökülmüştü. İşte o hayvan dışkısı TÜSİAD’ın başından aşağı dökülmüş gibi oldu! Muharrem Yılmaz, TÜSİAD’ın bu haberlerle yıpratılmasının önüne geçmek amacıyla TÜSİAD’daki görevinden ayrıldı. Kendi ifadesiyle: “Ben bu konuda gereken her türlü sorumluğu yerine getirmeye hazırım. Benim üzerimden TÜSİAD'ın yıpratılması haberlerini ihmal edemezdim, o yüzden bu kararı aldım.”
Önce bazı noktaları açıkça saptayalım. Bir, Muharrem Yılmaz işçilerin direniş alanına hayvan dışkısı dökülmüş olduğunu kabul ediyor: “İşçilerin beklediği yere Pazar günü hiç kimse yokken, çevresel düzenleme kapsamında bakım çalışmaları yapılırken olay gerçekleşmiş. Eğer kasıtlı yapıldığını düşünsem ben hesap sorarım, cezalandırırım.” Ne tesadüf! İşçiler hakları gasp edildiği için direniyor. Tam oraya çevre düzenlemesi adına “hayvan dışkısı” dökülüyor! Muharrem Beyefendi aslında o kadar adil ki, kasıt olsaymış cezalandırırmış. Yani işveren temsilcisi bu kadar büyük bir rezilliği patronundan habersiz yapıyor! Pazar günü, işçiler yokken yapılmış ha? Bari işçilerin üzerine dökseydiniz!
İki, Muharrem Beyefendi anlaşılan sadece “hayvan dışkısı” TÜSİAD’ın başına boca edildiği için istifa ediyor. Sendikalaşan işçilerin işten atılması haberlerinin çıkmış olması dert değil. Türkiye’nin tekelci sermayesinin kaymağını bir araya getiren bu “patronlar kulübü”, işçilerin salt sendikalaştıkları için işten atılmasından “yıpranma” yaşamıyor. Sadece “hayvan dışkısı” TÜSİAD’ın itibarını bozan. Yıllardır “demokratikleşme paketleri” çıkartan bu para babaları, iş işçilerin demokratik haklarına gelince bunları hoyratça ayaklar altına almaktan hiç gocunmuyorlar! Türkiye’nin özel sektörünün tarım dışı istihdamının yarısını sağlamakla övünen bir derneğin yüzsüzlüğü Türkiye’de işçi sınıfının hakları konusunda ne çok şey ifade ediyor!
Üç, Muharrem Beyefendi yalan söylüyor. Sütaş’tan atılan 26 kişinin sendikal sebeplerle atılmadığını iddia ediyor. Buna kanıt olarak da e-devlet şifresiyle yapılan üyeliklerden patronun haberi olmamasını gösteriyor. Teknik olarak bu doğru, ancak zaten sendikanın Sütaş yönetimi aleyhinde savcılığa yaptığı suç duyurusu tam da işçilerin e-devlet şifrelerinin zorla alınmasıyla ilgili. Kaldı ki SÜTAŞ patronu Yılmaz, “kötü niyetli olsam sendikalılar 250 kişiyken müdahale ederdim” diyerek kendi kendini de yalanlamıştır. Demek ki patron kimin sendikalı olduğunu, sendikal örgütlülüğün kaç kişiye ulaştığını takip etmektedir.
Dört, Muharrem Beyefendi komik olmaktadır. “Çalışma Bakanlığı'nın da eğer işçilerimize yapılan bir haksızlık varsa gelip bunu denetlemelerini beklerdim.” Beyefendi, kendiniz bir zahmet edip bir açıklama yapsaydınız, “hayvan dışkısı” başınızdan aşağı dökülmeden. “Biz sendikalaşma dolayısıyla işçi atmadık” diye. Çalışma Bakanlığı denetleseymiş! Şu Faruk Çelik denen Soma madencisinin seri katilinin başında olduğu bakanlık mı işçi hakkı için soruşturma açacak? Bozacının şahidi şıracı!
İşin özüne gelelim. Siz işçi sınıfının gücüne bakın! 800 işçi sendikalaştı diye koskoca TÜSİAD’ın başkanı devrildi. Bırakın 8 milyonu, 800 bin işçi harekete geçsin, bakın ne Tayyip Erdoğan’lar devriliyor!
Bunu bildikten sonra Sütaş’ta gardımızı indirmeyelim! Muharrem Yılmaz, işçilere yapılan apaçık haksızlıklar karşısında üste çıkan bir tavırla sendikaya ve işçilere daha fazla saldıracağının sinyallerini vermektedir. Bu saldırı dolayısıyla diğer sınıf kardeşi patronlarının ve derneklerinin imajı zedelenmesin diye de istifa etmiştir. Ancak TÜSİAD başkanı gömleğini çıkartarak girişmeye hazırlandığı bu saldırısının sonuç verip vermeyeceğini işçilerin direnişi ve dayanışmanın gücü belirleyecek.
Sütaş sanki sütlerinin, yoğurtlarının, peynirlerinin bütün marifeti ineklerinde imiş gibi yıllarca inek ve buzağı görüntüleriyle reklam yaptı. Bunların birinde bir buzağı yolunu kaybetmiş, şehrin içinde ne yapacağını bilmez dolaşıyordu. Sonunda Sütaş arabasını görünce peşine takılıp annesini buluyordu. Slogan “peşimizden gelin” idi. Sütaş’ın ürünlerine asıl hayat veren işçileri şimdi peşinize düştü Muharrem Beyefendi! Sütaş’ın işçisi sizi damgaladı! Başınıza bela aldınız, içinden kolay kolay çıkamayacaksınız!