Anadolu kaplanları mı? Din bezirganları mı? MÜSİAD’ın gerçek yüzü!

1990 yılında ağırlıklı olarak küçük ve orta büyüklükteki işletmelerden oluşan ve genelde İstanbul dışında olan sermaye grupları MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) adıyla bir örgütlenmeye gitti. TÜSİAD’da birleşen tekelci büyük sermayenin aksine MÜSİAD ekonomik gücüyle değil üye sayısının fazlalığıyla övünür. 60 binden fazla işletmeyi temsil eden 14 binden fazla üyesi vardır. TÜSİAD’ın 10 katından fazla!

TÜSİAD Batıcı sermayedir. MÜSİAD’ın yüzü doğuya dönüktür. TÜSİAD ideolojik olarak Batıcı olsa da Çin ve Rusya ile yapılan ticarette, Arap dünyası ve Afrika ile kurulan ekonomik ilişkilerde de aslan payını kapmak üzere hep oradadır. TÜSİAD üyeleri adı üstünde tekelci sermayedir. Ama MÜSİAD yüzü doğuya dönük olsa da emperyalist Batı’yla ilişkiler kurmak konusunda büyük ağabeyi TÜSİAD’a öykünür. İslam dünyasının birliğinden bahseder ama pratikte Avrupa Birliği’ni savunur. Batılı emperyalist şirketlerle ortaklıklar kurmaya uğraşır. Bugün Suriye’de Batılı emperyalistlerin himayesinde kurulmakta olan yeni düzenden pay kapmak için MÜSİAD en önde yer kapmaya çalışmaktadır.

TÜSİAD laiklik duyarlılığı ile öne çıkarken MÜSİAD İslamcıdır. MÜSİAD’ın “M”si resmi olarak “müstakil” olsa da bu derneğin patronları halk arasında “Müslüman” olarak anılmaktan hep hoşnut olmuştur. Biz kimsenin dini inancıyla ilgilenmiyoruz. Ama MÜSİAD’ın sadece mal ticareti yapmadığını din bezirganlığından da geri durmadığını söylemek gerekir. MÜSİAD’ın kurucu genel başkanı Erol Mehmet Yarar “bir lokma bir hırka felsefesi Müslümanlara yutturulmuş bir zokadır” gibi sözlerle ve Hz. Muhammed’in de zengin olduğunu anlatan konuşmalarıyla çok tartışma yaratmıştır.  MÜSİAD patronlarının işçi sömürüsüyle elde ettiği zenginliği dinin gereği gibi sunduğunu görüyoruz. Mesela Ebu Zer’in “Gece yatağa aç girip sabah kılıcını kuşanmayan adama şaşarım” gibi sözlerini kendine dindar süsü veren bu zatların ağzından duyamazsınız. Tam tersine Tayyip Erdoğan 2017’de OHAL döneminde MÜSİAD’ın Genel Kurulu’na gelip “OHAL önünüzü açıyor. Öyle ikide bir grev bilmem ne yok...” dediğinde bu dindar patronların elleri patlayıncaya kadar alkışladıklarını görürsünüz. Bugün de MÜSİAD aynı yolda devam ediyor, İngiliz Mehmet’in işçi düşmanı Orta Vadeli Programı’nın bir numaralı destekçisi olarak öne çıkıyor.

Tüm bunları söylerken MÜSİAD’ın dindarlık kisvesi altında AB’yi ve Batı emperyalizmini savunması gibi TÜSİAD’ın da laiklik kisvesi altında din bezirganlığını desteklemekten geri durmadığını belirtmeliyiz. Daha ortada MÜSİAD yokken 12 Eylül askeri diktatörlüğünün Türk-İslam sentezi adı altında yürüttüğü gerici politikaların baş sponsoru TÜSİAD sermayesiydi. TÜSİAD ve MÜSİAD her ne kadar rakip gibi dursa da işçi sınıfını bölmek, güçsüz düşürmek konusunda aynı cephededir, ikisi de birbirinden işçi düşmanıdır.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2025 tarihli 186. sayısında yayınlanmıştır.