Başyazı: Ekmek ve hürriyet için hangi yolu izlemeli?

Ekmek ve hürriyet için hangi yolu izlemeli?

Erdoğan’ın sivil ve asker müttefikleriyle inşa ettiği istibdad rejimi ekonomiyi batma noktasına getirdi, yozlaşmadan nasibini almayan tek bir kurum bırakmadı, dış siyasette ise emperyalizmle Kayseri pazarlığı tutmadı ve şimdi utanç verici bir teslimiyet döneminin kapıları açılıyor. Her alanda başarısız olmuş ve batağa batmış bir iktidar bir ülkeyi ne kadar yönetmeye devam edebilir? Her yanıyla çürümüş ve yozlaşmış bir rejim daha ne kadar ayakta kalabilir?

İşçi sınıfı grevlerle ve direnişlerle üretimden gelen gücünü ortaya koyarsa, kamu emekçileri, gençler, kadınlar, EYT’liler meydanları doldurursa, bir Birleşik İşçi Cephesi kurulursa, tüm emekçi halk, ekmek ve hürriyet için seferber olursa kendini yıkılmaz gösteren istibdadın un ufak olup dağılacağını görebiliriz. Üstelik emekçi halkın seferberliği, 2023’ü beklemez. Türkiye’yi istibdadın, sermayenin, emperyalizmin zincirlerinden kurtaracak iradeyi bugünden açığa çıkartır. Bu iradenin temsil edileceği yer bugünün zincirli meclisi değil, milli mücadelenin Birinci Meclisi gibi bir kurucu meclis olacaktır. Devrimci İşçi Partisi olarak bizim önerdiğimiz yol budur.

Ancak şimdi Millet İttifakı’nda toplanmış düzen partileri ve onların kuyruğuna takılanlar halkı başka bir yola sevk ediyor. Halkın önemli bir kesimi, AKP İstanbul seçimlerini bir daha kaybederse, mevcut iktidarı tepetaklak edecek son fiskenin vurulacağını düşünüyor. Ne yazık ki bu beklenti boşunadır. Çünkü Erdoğan ve AKP ilk defa sarsılmıyor ve CHP, ne zaman zora düşse hep Erdoğan’ı ve AKP’yi devirecek değil kurtaracak şekilde davrandı.

CHP, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra meclis çoğunluğunu kaybeden AKP ile koalisyon görüşmeleri yaparak 1 Kasım’da seçimlerin yenilenmesine yardım etti. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına  “anayasaya aykırı ama evet” diyerek Erdoğan ve AKP’nin muhalefeti zapturapt altına almasına, kendi milletvekillerinin bile hapse atılmasına yol verdi. Kılıçdaroğlu, daha sonra “sivil darbe” olarak adlandıracağı sürecin önünü, AKP ve MHP ile Yenikapı mitingine giderek açtı.  Adalet yürüyüşünde elde ettiği prestiji AKP kurucusu ve lideri Abdullah Gül’ü ortak aday olarak pazarlamak için kullandı. 16 Nisan’da mühürsüz oyları geçerli sayan YSK’ya karşı halk tepki içindeyken CHP evinizde oturun dedi ve Erdoğan’ın atı alıp Üsküdar’ı geçmesine yardımcı oldu. Aynı şey 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşandı, Erdoğan’ın kazandığını açıklayan, CHP’nin adayı Muharrem İnce oldu. Nihayet aynı CHP, YSK’nın 6 Mayıs’ta AKP’nin kaybettiği İstanbul seçimlerini iptal etmesine karşı sine-i millet ve boykot seçeneklerini reddederek yine en kritik anda AKP’nin istediğini yaptı.

23 Haziran İstanbul seçimlerinde de durum farklı değil. Kılıçdaroğlu, ekonomik kriz ortamında fırsatçı davranmayacağız diyerek AKP’ye destek vermeye hazır olduklarını söylüyor. Dış siyasette dümeni ABD ve Avrupa emperyalizmine doğru kırmak isteyen AKP’ye yine CHP yol gösteriyor. Ekrem İmamoğlu seçim çalışmasına Erdoğan’ı ziyaret ederek başlamıştı. Hâlâ beraber yönetebiliriz demeye devam ediyor. Millet İttifakı’nın İP’i ve Saadet'i de aynı şarkıyı söylüyor. Hep birlikte sermayenin birleşik bir cephe halinde emekçi halka saldırı programının adı olan Türkiye ittifakına bugünden isimlerini yazdırdılar.

Hep uyardık, hep haklı çıktık. Şimdi de uyarıyoruz. İstanbul’da seçimleri boykot ediyoruz çünkü Binali Yıldırım’a verilecek her oy işçi sınıfını ezen, patronları zengin eden istibdadın sürdürülmesine, 2023’e kadar iktidarın emperyalizme ve sermayeye hizmet etmek için güven oyu almasına yarayacaktır. Ekrem İmamoğlu ise aldığı her oyu, kazandığı tüm prestiji daha önce Kılıçdaroğlu ve İnce’nin yaptığı gibi en kritik anlarda sömürü düzenin selametini sağlamak için kullanacaktır. Bu, Erdoğan’ın ve AKP’nin iktidarının devamını gerektiriyorsa bugün açıkça söylediğini yarın uygulamaktan imtina etmeyecek ve iktidarın yardımına koşacaktır.

Tüm emekçi halkı, tüm Türkiye’de sermayeye, emperyalizme ve istibdada karşı ekmek ve hürriyet için seferberliğe çağırıyoruz. Milleti sadece emeğin çatısı altında birleştireceğimizi ve geleceği ancak emeğin gücüyle kurabileceğimizi biliyoruz!

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Haziran 2019 tarihli 117. sayısında yayınlanmıştır.