Gündemimiz ekmektir! Gündemimiz hürriyettir!
Türkiye’nin gündemi düzen siyaseti tarafından sürekli olarak saptırılıyor. Görünürde birbirine zıt görüşte olan siyasi partiler ülke gündemini toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan işçi, emekçi ve yoksul kitlelerin yakıcı sorunlarından uzaklaştırmak, kimlik ve yaşam tarzı tartışmasına sıkıştırmak için adeta elbirliğiyle çalışıyorlar. En son CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü yasa önerisi ve ardından AKP lideri Erdoğan’ın aynı konuda anayasa değişikliği çağrısı yapması bunun en son örneği. Görünen köy kılavuz istemez ama biz Gerçek Gazetesi olarak uyarmıştık. Mayıs ayındaki “İşine, ekmeğine, gündemine sahip çık!” başlıklı başyazımız “Gündemi saptırmalarına ve kardeş kavgasını kışkırtmalarına izin vermemek için tüm işçi ve emekçileri gerçek gündemine sahip çıkmaya çağırıyoruz.” https://gercekgazetesi1.net/politika/basyazi-duzen-siyasetinin-kirli-oyununu-sinif-siyaseti-bozar diyordu.
Düzen siyasetinin oyununa gelme!
Bu çağrıyı Eylül ayında çok daha yüksek sesle yaptık ve “Oyuna gelme! Ekmek ve hürriyet kavgasında birleş!” çağrısını manşete taşıdık. “Düzen siyasetinin kirli oyununu sınıf siyaseti bozar!” başlıklı başyazımızda ise şöyle diyorduk: “Oynanan oyun açık değil mi? Ekmek ve hürriyet isteyen işçiyi, emekçiyi yaşam tarzı, dinsel, mezhepsel ve etnik farklıkları kaşıyarak karşı karşıya getirmek istiyorlar. Bu oyuna gelirsek milyonların gündemi düzen siyasetinin sinkaflı gürültüsü içinde duyulmaz. İşçinin emekçinin yoksulun acil sorunları düzen siyasetinin tozu dumanı ardında görülmez. Hele bir de bugünkü gibi onların ekmeğine yağ süren bir düzen muhalefeti varsa… Millet İttifakı ve Altılı Masa da sermaye partilerinden oluştuğu ve onlar da işçiye emekçiye düşman olduğu için gündemin sınıfsal meselelere, yoksulluğa, işsizliğe gelmesini istemiyor. Bu yüzden onlar da iktidarının oyununda gönüllü rol alıyorlar.”https://gercekgazetesi1.net/politika/basyazi-isine-ekmegine-gundemine-sahip-cik
Neredeyse kelimesi kelimesine bugün yaşadığımız tablo budur. Hayat pahalılığı ve işsizliğin adeta örs ve çekiç gibi emekçi halkı ezdiği bir ortamda başörtüsü sorununu her şeyin önüne getirdiler. Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun “başörtüsü” pasını iktidardaki Erdoğan erkek egemenliğini pompalayarak, aile kavramı üzerinden muhafazakarlık yarışı başlatarak ve “LGBT” karşıtı bir gündemi topluma dayatarak gole çevirmek niyetinde. Bu oyunu birlikte oynuyorlar. Çünkü Kılıçdaroğlu Altılı masanın siyasal İslamcı partilerini (Saadet, Gelecek ve Deva) masada tutmayı, Erdoğan da ekonomik sorunlar dolayısıyla kendisinden uzaklaşan tabanında tekrar safları sıklaştırmayı istiyor.
Bu iktidar örgütlü olan hakkını arayan kadına düşman!
Başörtüsü çok sayıda kadını mağdur etmiş bir sorundur. Türkiye’nin yüzlerce sorunundan biridir. Bu konuda CHP’nin helalleşme edebiyatı bizi bağlamaz. Biz Devrimci İşçi Partisi geleneği olarak 28 Şubat döneminde de üniversitelerde başörtüsü yasağına karşı çıktık bugün de aynı düşünüyoruz. Bugün ayrıca başı açık olan kadınları ulu orta iffetsizlikle suçlayan siyasal İslamcı din bezirganlarına da, 28 Şubat dönemine çok benzer ama tam tersi yönde ayrımcılık uygulayanlara da aynı şekilde karşıyız. Giydiği kıyafetler dolayısıyla her gün her yerde erkek egemen tepkilere, hakaretlere, ayrımcılığa, mobbinge hatta şiddete uğrayan kadınların safındayız. Kadınların gerçek, yakıcı, acil ve hayati pek çok sorunu var. Üstelik bu sorunlar çığ gibi büyüyor. Kadın cinayetleri durdurulamadığı gibi artıyor. Erkek egemen şiddetin mağduru olan kadınlar içinde başörtülü de var başı açık da var. Eşit işe eşit ücret yok! Başı açık olana da kapalı olana da yok!
Bugün emekçi kadınların yaşadığı sorunların sınıfsal niteliğini görmek isteyen Ordu Gürgentepe Belediyesi Başkanı AKP’li Yaşar Şahin’in makamında iki kadın işçiye sırf sendika üyesi oldukları için ettiği hakaretleri, yaptığı baskı ve tehditleri gösteren video kaydına tekrar tekrar bakmalıdır. Bir dönem kamuoyunda yankı bulan görüntülerde yer alan iki kadın işçi de başörtülüdür. Ancak mesele başörtülü olmaları değil örgütlü olmalarıdır. Siyasal İslamcı partinin Belediye Başkanı bu kadınları haklarını aradıkları ve sendikaya üye oldukları için hakaret ve tehditler yağdırarak ezmeye çalışmaktadır. CHP’li belediyeler hakkını arayan kadın işçilere farklı mı davranıyor zannediyorsunuz? Kendi belediyesinde demiryolu işçilerinin grevini yasaklamadığı için AKP’yi eleştiren bir partiden bahsediyoruz. Ana çelişki patronla işçi arasındadır. Ve bu çelişkide hakkını arayan işçiler erkek ve kadın, başı açık ya da örtülü fark etmeksizin el ele vererek ekmekleri ve hürriyetleri için Türkiye’nin dört bir yanında sınıf mücadeleleri içindedir. Başörtüsü sorununu ısıtıp gündeme sokanlar ekonomik krizin faturasını işçiye emekçiye ödetmek isteyen ve sınıf mücadelesinin büyümesinden korkanlardır.
İhtiyaç yeni Anayasa’dan önce Anayasa’da mevcut olan hak ve hürriyetlerin uygulanmasıdır
Kılıçdaroğlu “yasa” diyor Erdoğan “Anayasa” diyerek el yükseltiyor. Bu bir özgürlük yarışı değil! Böyle bir yarış olacaksa Erdoğan bu yarışta en sonda gelir. Bugün Anayasal güvence altındaki temel hak ve hürriyetler Erdoğan’ın başında olduğu istibdad rejimi tarafından her gün çiğneniyor. “Dezenformasyon” yasası adı altında geçirilen sansür yasası bunun en açık ve en son örneği. Anayasa’da olan düşünce ve ifade özgürlüğü yasayla ve uygulamayla fiilen ilga edilmek isteniyor. Örgütlenme hakkı da aynı şekilde çiğnenmekte. Sendika kurma ve üye olma hakkı Anayasa’da var. Ama işçi bu hakkını kullanamıyor. Çünkü patron sendikalı işçiyi işten atıyor Erdoğan da polisiyle jandarmasıyla patronun arkasında duruyor. Mahkemeler davaları sümen altı ediyor, işçinin hakkını yıllar sonra iş işten geçtikten sonra veriyor. Sermayenin çıkarı Anayasa’ya üstün geliyor. Toplantı ve gösteri yürüyüşü bir hak ve hürriyet olarak Anayasa’da var. Ama hakkını arayan işçi, emekçi, öğretmen, genç, kadın her kimse yürüyüş yaptığında karşısında istibdadın polisini jandarmasını buluyor.
Hürriyet zincirli meclisin figüran vekilleriyle değil zincirsiz Kurucu Meclis’le gelir
Emekçi halkın Anayasa değişikliği diye bir gündemi de ihtiyacı da yok! Çünkü keyfi ve baskıcı yönetimin kaynağında Anayasa metnindeki eksikler değil sermayenin çıkarları yatıyor. Dolayısıyla hürriyet istibdadın zincirli meclisinde, figüran vekillerin Anayasa müzakereleriyle gelecek değildir. Çözüm, yasa da Anayasa da tanımayan keyfi ve baskıcı yönetimi tümden ve kökten değiştirecek bir emekçi halk seferberliğine dayanan yasaksız barajsız zincirsiz Kurucu Meclis’tedir. Düzen siyasetinin Anayasa tartışması ise emekçi halkı seferber etmek üzere değil tam tersine halkı uyuşturacak, afaki tartışmalar etrafında saflaştıracak şekilde gündeme taşınmaktadır. Güncel mesele mevcut Anayasa’da dahi olan ama fiilen gasp edilen hak ve hürriyetlerin kullanılmasıdır. Bunun için verilen mücadelede yaşam tarzı ve kimlikleri farklı, her dilden memleketten kadın ve erkek işçiler, emekçiler ortaktır. Önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz… Anayasa teklifi üzerinden yaratılacak gündem, emekçi halkın en temel hak ve hürriyetleri savunmak için ortaklaşmasını engellemeye yönelik, bununla birlikte her türlü kimlik ve yaşam tarzı farklılığını kaşıyacak ve kışkırtacak şekilde tartıştırılacaktır.
Esas işçi emekçi ailesini perişan eden AKP iktidarıdır!
Erdoğan tam da bu sebeple aileden ve ailenin korunmasından bahsediyor. Tamamen yapay bir eşcinsellik tartışmasını da bu tartışmanın içine sokuyor. AKP’nin erkek egemen politikalarına karşı çıkanları “aile düşmanı” ve “LGBT” diye yaftalamak için bir tuzak kuruyorlar. Bu tuzağa düşülmemelidir. Erkek egemenliğinin en kaba biçimlerinin ailenin korunması adı altında dayatılmasını kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Bununla birlikte gerçeği ve gerçek gündemi de ısrarla savunacağız. Bugün işçi ailesi geçim derdi içinde paramparça olmuş, fazla mesailerle ayın sonunu getirmenin savaşını veren karı koca birbirini göremez, çocuğuyla ilgilenemez olmuştur. İşte gerçek yakıcı gündem budur! İşçinin emekçinin sosyal hayatını bitirdiği gibi aile hayatını da paramparça eden iktidarın ve yandaşlarının aileyi koruma edebiyatının ise içi boştur. AKP’nin içi boş edebiyatını ve provokatif gündemini değil işçi emekçi ailesini perişan eden gerçek gündemi ve dertleri konuşacağız!
İşine, ekmeğine, gündemine sahip çık!
İşçiye emekçiye yoksul halkımıza çağrımızı yineliyoruz: İşine, ekmeğine, gündemine sahip çık! Gündemimiz ekmektir! Gündemimiz hürriyettir! Ekmek ve hürriyet mücadelesinde ihtiyacımız olan birliktir. Bizi birlikten uzaklaştıran, dikkatimizi dağıtan, bölen, sınıf kardeşimizle karşı karşıya getiren gündemlere mahkûm olmayı reddetmeliyiz. Kimlikler ve yaşam tarzları üzerinden bizi birbirimize düşman etmeye çalışanlara önce ekmek mücadelesinde birleşerek aynı zamanda ezilen, haksızlığa uğrayan kim olursa hak ve hürriyetleri hep birlikte savunarak cevap vermeliyiz.