Ekonomide “Carry Trade” tuzağı: AKP’den para babalarına faiz kıyağı!
Mehmet Şimşek ekonomide iyiye gidişten bahsediyor. Döviz kurunun istikrar kazanmasından, yabancı sermayenin Türkiye’ye gelmeye başladığından, Merkez Bankası rezervlerinin durumunun iyileşmesinden dem vuruyor.
Halkımız ekonomi iyiye gidiyorsa biz başka bir gezegende mi yaşıyoruz diye düşünebilir. Evet öyle. Para babalarının dünyasında her şey iyiye gidiyor. Geçmişte döviz kurları fırladığında, Türk lirası baş aşağı değer kaybettiğinde de halk enflasyon karşısında eziliyor, para babaları ise döviz spekülasyonu ile milyarlar kazanıyordu. Daha sonra bu vurgunlar Kur Korumalı Mevduat düzenlemesi ile devlet tarafından resmileştirilmişti.
Son dönemde dolar ve avro kurlarında bir istikrar gözlemleniyor. Bu göreli istikrarın ana sebebi dışarıdan sıcak para olarak yabancı sermaye girişinin artması. O kadar ki daha önce döviz kuru yükselmesin diye rezervlerini haraç mezat satan Merkez Bankası şimdi Türk lirası fazla değer kazanmasın diye piyasadan döviz almaya başladı. İyi ya ne var bunda demeyin! Sıcak para ekonomi düzeldiği için gelmiyor. Türkiye uluslararası sermayeye, düşük faizli para cinsinden borçlanıp yüksek faizli para cinsinden mevduat yaparak ya da tahvil alarak kazanç sağlama (Carry Trade) olanağı sunuyor. Yani gelen para daha fazlasını alıp geri çıkıyor.
Dışarıdan sürekli para geldiği sürece bu çark dönecek. Adeta uyuşturucu gibi. Sürekli sıcak para çekmek için para babalarına sürekli daha fazla kazanç sunulması gerekecek. Sıcak para bir sebeple kesildiğinde ise kriz çok daha ağır bir şekilde kapımızda olacak.
Döviz kurundaki yatay seyre bakıp döviz cinsinden borçlananlar çok büyük risk alıyor. Risk alan kendi bilir diyemeyiz. Zaten işçi sınıfının dövizle borçlanma gibi bir durumu yok diyerek rehavete kapılamayız. Çünkü 2001 krizinde olduğu gibi borçlar ödenemez duruma geldiğinde, şirketler battığında ya da işçi çıkartmaya gittiğinde yine tüm faturayı işçi sınıfına ödetmeye çalışacaklar. İşçinin çözümü dolar, avro ve tüm döviz işlemlerinde serbestliğin kaldırılmasıdır. Tüm döviz işlemlerinin devlet kontrolü altına alınmasıdır. Bir halkın kaderi para babalarının ve yerli-yabancı sermayenin kâr arayışının insafına terk edilemez.
İngiliz Mehmet’in programıyla kapitalistler yatırımlarını büyük kârlar elde edeceklerini bilerek bugün Türkiye’ye getirmeye başlamış olabilir ama unutmayalım kapitalistlerin zenginleştiği yerde işçi sınıfı yoksullaşıyordur. İşçi sınıfı için en doğru yatırım ne faiz ne dolar ne altındır, tek geçerli yatırım örgütlü olmaktır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2024 tarihli 177. sayısında yayınlanmıştır.