Trump ile Biden: Emperyalistler tepişir, çimenler ezilir! (29 Eylül 2019)

Trump ile Biden: Emperyalistler tepişir, çimenler ezilir! (29 Eylül 2019)

Ukrayna savaşı yeni başlamış değildir. Emperyalist Batı medyasından ve NATO kaynaklarından yükselen propagandanın üstünü örtmeye çalıştığı gerçekleri Devrimci İşçi Partisi ve Gerçek Gazetesi her zaman söylemiş, NATO, ABD ve AB'nin yüzündeki demokratik maskeyi indirmiş ardındaki emperyalist yüzü teşhir etmiştir. Bugün Putin'e herhangi bir siyasi destek sunmaksızın ikirciksiz şekilde NATO'nun ve başta faşistler olmak üzere işbirlikçilerinin yenilgisini savunan tutumuzun temelleri bu gerçekler üzerinde yükselmektedir. Bu doğrultuda aşağıda DİP Genel Başkanı Sungur Savran'ın  29 Eylül 2019 tarihli bugün emperyalistlerin kahraman olarak piyasaya sürdüğü Zelenskiy'nin aslında nasıl bir kukla olduğunu, Ukrayna'da ABD eliyle nasıl bir çürümüş rejimin inşa edildiğini teşhir eden yazısını bir kez daha okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.

Amerikalı küreselciler Trump’ın ikinci zaferini hazırlıyorlar! Birincisinde, Hillary Clinton gibi, Wall Street firmalarından aldığı inanılmaz paralarla seçim kampanyası düzenleyen, Amerika’nın Dışişleri Bakanı olarak yazdığı e-mail’leri özel hesaplarında tutan, Demokrat Parti’nin adayı olmak için rakibi solcu Bernie Sanders’a karşı partinin yönetim kurulunun yaptığı sahtekârlıklardan yararlanarak aday olabilen birini Trump’ın karşısına çıkarmışlardı. Bir de zavallı zavallı kazanacak sandılar! Trump kazanınca hayretlere düştüler. Oysa küreselciliğin sillesini yemiş Amerikan işçileri, Sanders aday olsaydı ona oy kullanacakken, Hillary Clinton aday olunca oylarını kendilerini dış rekabetten korumaya, istihdamı arttırmaya söz veren Trump’a verdiler. Doğuştan gerici oldukları için değil! Öyle olsaydı on yıllardır daha “solda” görünen Demokrat Parti’ye oy veriyor olmazlardı! Hele Amerika gibi bir ülkede “sosyalizm” adına propaganda yapan ve “politik devrim”den söz eden Sanders’a oy vermeyi hiç düşünmezlerdi! Hillary Clinton’ın, Wall Street bankalarının çıkarları uğruna onları işsizliğe ve giderek yoksulluğa mahkûm edeceğini bildikleri için böyle yaptılar. Çaresizlikten. Aynen İngiliz işçisinin bu yüzden Brexit’e, Fransız işçisinin Le Pen’e oy kullandığı gibi.

Şimdi, bir önceki seçimde resmi başkanlık uçağıyla Hillary Clinton’la birlikte propagandaya çıkan Obama’nın sekiz yıl boyunca başkan yardımcılığını yapmış, Türkiye sivil toplumcularının sevgilisi, Siyonist “Joe” Biden (adamın adı Joseph ama bizimkiler emmioğlu gibi “Joe” diyor, aynen Netanyahu denen alçağa “Bibi” dedikleri gibi!) çıkarılıyor Trump’ın karşısına. Hem de nasıl? Trump’ın azil (ABD anayasal hukukunun son yarım yüzyılda Nixon ve Bill Clinton vakaları dolayısıyla ünlenmiş mekanizması “impeachment”) yöntemi ile hırpalanması sayesinde zayıflatılmasıyla!

Trump’ın ahlaksızlığı

Önce Trump’a yönelen azil girişiminin, bu gerici politikacının artık vakayı adiye hâline gelmiş ahlaksızlıklarından birini konu aldığını, yani Trump’ın herhangi bir demokratik sistemde suçlu durumunda olduğunu saptayalım. Trump’ın yaptığı şey çok açık: ABD Başkanı olarak sahip olduğu bir yetkiyi, bir politikacı olarak kendisine rakip olan Biden’ı zora düşürmek için istismar etmiş bulunuyor. Çeşitli aracılarla ve doğrudan kendisi, Ukrayna’nın bu yıl seçilmiş olan yeni cumhurbaşkanı Vlodımir Zelenskiy’e baskı yaparak Biden ve oğlu Hunter Biden hakkında bir soruşturma açılmasını sağlamaya çalışıyor. Kullandığı koz da Ukrayna’ya ABD yardımı. Zelenskiy ekonomik yardım isteyince o da karşılığında bir “iyilik” beklediğini söylüyor: Joseph Biden ve Hunter Biden’ın Ukrayna ile ilgili marifetleri konusunda delilleri topla!

Gördüğünüz gibi, partili cumhurbaşkanı ya da başkan söz konusu olduğunda ortaya çıkabilecek sorunların mükemmel bir örneği. Trump’ın en güçlü aracısı kim? Şahsi avukatı Rudolph Giuliani. “Ben bu adı bir yerden tanıyorum” mu diyeceksiniz. Elbette tanıyorsunuz. New York kentinin eski belediye başkanı olan bu “zenginlerin avukatı”, Reza Zarrab olayında da, “papaz kaçtı” olayında da, ABD’nin eski adalet bakanı Michael Mukasey ile birlikte cumhurbaşkanı ve AKP başkanı Tayyip Erdoğan ile epey yakın ilişkiler kurmuştu.

Biz Ukrayna meselesine geri dönelim. Trump, Amerikan devletinin parasını Ukrayna cumhurbaşkanına kendi çıkarı için bir iş yaptırmak amacıyla rüşvet ya da şantaj olarak kullanıyor. İşin tanımı budur. Ahlaksızlığın daniskası.

Ne var ki, Demokrat Parti’nin küreselcilerinin bu ahlaksızlığı alıp bir azil konusu haline getirmeleri, perde arkasında çok ince bir oyun oynanmıyorsa, intihar gibi bir şeydir. Bir kere, Amerikan tarihinde azil hiçbir zaman sonuç vermemiş bir yöntemdir. İkincisi, azil soruşturmasını Temsilciler Meclisi başlatır (Demokratlar orada çoğunluktur), ama nihai oylama, yani yüce divan işlevi Senato’ya düşer. Senato’da ise Trump’ın partisi Cumhuriyetçiler 100 senatör arasında 53 sandalye ile çoğunluktadır.  Oysa azil kararı ancak senatörlerin üçte ikisinin azil lehinde oy kullanması halinde alınabilir. Matematik acımasızdır: Tam 20 Cumhuriyetçi senatörün azil lehine oy kullanması gerekir. İnce oyun dediğimiz budur. Cumhuriyetçiler Trump’ın ticaret savaşlarından, daha genel olarak küreselcilik karşıtı politikalarından o kadar bıkmış olabilirler ki, epey sayıda Cumhuriyetçi senatör Demokratlara “başlatın azil sürecini, arkanızdayız” demiş olabilir. Biz bu ihtimalin ihmal edilebilir olduğunu düşünüyoruz.

Yapılmak istenen muhtemelen şudur. Demokratlar Trump’ın ahlaksızlığını kanıtlayarak onu halkın gözünde küçük düşürecekler. Trump destekçilerinin bir bölümü onun karşısına geçecek. Böylece seçimi Biden kazanacak. Ama küreselcilerin, daha genel olarak Trump’ın burjuva hasımlarının dört yıldır anlayamadığı bir şey var: Onlar Trump’a böyle saldırdıkça, Trump kendisinin haksız biçimde kurban yerine konulduğunu, seçim kazanamayacaklarını bilenlerin bu tür yollara başvurduğunu ileri sürerek kendisini “sistem karşıtı” olarak sunuyor. Halkın da sistem canına tak etmiş olduğundan bu mücadele tarzı Trump’ı güçlendiriyor! Bu yüzden küreselcilerin Trump’ın ikinci zaferini hazırladıklarını söylüyoruz.

Tencere dibin kara...

Üstelik hikâye bununla sınırlı değil. Trump Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’den Biden hakkında ne konuda delil istiyor? Biden’ın Ukrayna’da nesi var? ABD küreselcileri ve onların medyaya hâkim hık deyicileri işin bu tarafı üzerinde pek durmak istemiyorlar. Biz bunu da deşelim.

Efendim, Biden başkan yardımcısıyken Ukrayna’da “Maidan olayları” oldu. Birçok aklı evvel solcu bu olayları Gezi’ye benzetti, “devrim” dediler falan. Uzaktan bakınca anlaşılan PravıSektor, Svoboda, Sosyal-Ulusal Ukrayna Partisi, Ukrayna Yurtseveri ve başka faşist örgütlerin Maidan olaylarının Nazi simgelerini açık açık kullanan vurucu gücü olduğunu seçememişlerdi. Her neyse, işte bu “devrim” (!) sonunda Ukrayna’nın cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç devrildi.

Bizim öykümüz burada başlıyor. Yanukoviç’in müttefiki olan bir başka eski Sovyet dönemi bürokratı olan Mıkola Zloçevskiy bürokrasinin hâkimiyeti altında dünyalığını biriktirmiş, Ukrayna’nın en büyük doğal gaz firmalarından biri olan Burizma şirketinin başına oturmuş, bir Britanya bankasında 23 milyon dolarlık hesap açabilecek kadar zenginleşmişti. Britanya bu 23 milyonu kara para aklama olarak kabul edip soruşturma başlatmıştı. Eski hamisi Yanukoviç gidince Zloçevskiy’in ortada kalması olağandı. Bütün dünya Ukrayna’da tekrar tekrar yaşanan ayaklanmaları (“renkli devrimleri”) özgürlük ve demokrasi mücadelesi sanadursun, asıl mesele farklı oligark (yani kapitalistleşmiş eski Sovyet dönemi kodamanı) grupları arasında halkın malının paylaşılması kavgası ve emperyalist kampın Ukrayna’yı Rusya’yı kuşatmak için tam hâkimiyetine alma mücadelesiydi.

Anlaşılıyor ki, Zloçevskiy eski hamisini kaybedince bir başka hami aramış. Bunu da “Joe” Biden’ın oğlu Hunter Biden’da bulmuş. Hunter, doğal gaz alanında herhangi bir özel bilgi veya vasfa sahip olmadığı halde Burizma’nın bir kardeş hukuk şirketinin kurulması için istihdam edilmiş, aynı zamanda (Zloçevskiy’e iyiden iyiye bağlanması için) Burizma’nın Yönetim Kurulu’na oturtulmuş. Ayda 50.000 dolara kadar gelir elde ediyormuş. Hani bizde “bayram değil seyran değil...” denir ya, tam öyle bir durum. Ne tesadüf ki, adı “avcı” demek olan bu delikanlı ABD başkan yardımcısının oğlu oluyor!

Hunter Biden bu göreve geldikten sonra her ne oluyorsa oluyor, Burizma ve Zloçevskiy’in bu karanlık işleri bir türlü soruşturulmuyor. Oysa aynı anda emperyalistler Ukrayna’da yolsuzlukla mücadele edilmesinin çok önemli olduğunu tekrarlayıp duruyorlar. “Devrim” oldu ya! İşler iki sene sürünüyor. Sonra günün birinde “Joe” Ukrayna’nın yeni tayin edilmiş başsavcısı Şokin’e karşı savaş açıyor. Neden? Çünkü “Joe”nun iddiasına göre Şokin genel olarak yolsuzlukların soruşturulmasının önünde engel oluyor. Şokin ise “Joe”nun kendisine düşmanlığının Burizma şirketi ile Zloçevskiy konusunda ciddi bir soruşturmaya girişmesinden kaynaklandığını iddia ediyor.

Hangisi doğruyu söylüyor, biz bilemeyiz. Ama ortada bir tabanca var ve tabancadan duman çıkıyor. “Joe”nun oğlu, bir şirketin 50.000 dolar maaşlı çalışanı: bu şirket yolsuzluğa bulaştığı, kara para aklama operasyonları yaptığı açık olan bir şirket . “Joe” ise Ukrayna’nın başsavcısını görevden aldırma savaşına girişmiş. 2018’de (yani görevden ayrıldıktan iki yıl sonra) kendisi ABD’de bir think-tank toplantısında kasım kasım kasılarak anlattığı için şurası tartışmasız biçimde kesin. “Joe” bir Ukrayna ziyaretinde hükümet yetkililerine diyor ki: “Bakın ben altı saat sonra yola çıkıyorum. Başsavcıyı görevden almazsanız o bir milyar dolarlık yardımı unutun!” Sonra kendisini dinleyen Amerikalı hayranlarına muzaffer anlatıyor: “O... çocuğunu derhal görevden aldılar!”

İnanılır gibi değil. “Joe” ne yapmış? Bir, başka, “bağımsız”, “devrim” (!) yaşamış bir ülkenin hükümetine başsavcısını görevden almasını emretmiş ve emri derhal yerine getirilmiş. İnanılır gibi olmayan bu değil elbette. Bunu kamuya açık olarak anlatıyor, inanılır gibi olmayan bu yüzsüzlük, bu cüret! Emperyalizm nedir anlıyor musunuz, anlamayanlar, anlamazlıktan gelenler, Amerikan hayranları, yardakçıları? İki, bunu yaparken ABD’nin yardım yapmaktan imtina edeceğini söyleyerek mali şantaj yapmış. Yani “Joe” aynen Donald Trump gibi davranmış.

İş burada bitse bile skandalin âlâsı. Ama küreselciler kendileri öylesine ahlaksız ki, bu haberi anlatırken devamlı “Joe”nun Hunter dolayısıyla Zloçevskiy’i koruduğuna dair delil yok diyorlar. Neden ahlaksız diyoruz? Çünkü başka, “bağımsız” bir devletin başsavcısının ABD başkan yardımcısının emriyle görevden alınmasında bir sorun görmüyorlar! Ama iş gene de burada bitmiyor. Onlar delil yok diyorlar, ama Hunter’ın taksimetresi o arada ayda 50.000 dolar yazmaya devam ediyor. Ve Şokin görevden alınıyor, Zloçevskiy’in hesapları bir türlü araştırılmıyor, Britanya da soruşturmayı kapatıyor. Delil yok!

Komedyen cumhurbaşkanı

Bütün bu olayların arasında gerçekten basit bir ayrıntı ama son bir noktayı da okurlarımıza mutlaka aktarmalıyız. Trump’ın baskı yaptığı Zelenskiy aslında politikacı falan değildir. Değildi. Artık politikacı ama esas mesleği komedyenlik. Ününü televizyonda bir dizide cumhurbaşkanı rolü oynamakla kazanmış bir adam. Ukrayna halkı sistemden o kadar yaka silkmiş ki, Zelenskiy bu yıl yapılan seçimleri, hiçbir şey vaad etmeksizin, bir önceki cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’yu (yani başsavcı Şokin’i görevden alan hükümetin başını) büyük farkla yenerek kazandı.

Uluslararası medya ve Türkiye medyası, “komedyen cumhurbaşkanı”, “televizyonda cumhurbaşkanıydı, şimdi gerçek hayatta oldu” yaveleriyle dünya halklarını (ve elbette en başta Ukrayna halkını) uyuturken, Zelenskiy başa geldiğinde arkasından biri çıktı! İhor Kolomoyski. Bir önceki cumhurbaşkanı Petro Poroşenko “çukulata kralı” olarak ünlenmişti. Çünkü başarılı bir kapitalistti, çukulata işinde büyük para kazanmıştı. “Devrim” (!) sonrası ilk cumhurbaşkanı seçimini kazanınca eski rakibi, Ukrayna’nın en zengin ikinci ya da üçüncü oligarkı olan, aynı zamanda parasını bastırıp (!) Dinproperovsk vilayetine vali olarak tayin edilmiş olan İhor Kolomoyski’nin Privatbank’ının üzerine gitti. Bir ipte iki cambaz fazlaydı. Parasıyla cumhurbaşkanı olan Petroşenko, parasıyla vali olan Kolomoyski’yi süründürmeye başladı. Kolomoyski Cem Uzan olmuştu!

Şimdi komedyen cumhurbaşkanı oldu ya güya. Esas komedi Zelenskiy’in Kolomoyski’nin kuklası olması. Bunu artık küreselci basın da teslim ediyor. Onun için delil göstermemize gerek yok. Sadece Trump kiminle pazarlık ediyor, iyi anlaşılsın. Bir de Maidan hayranları kimleri desteklemiş, o daha da iyi anlaşılsın.

 Ukrayna halkına ne yapıldı?

2014 yılında Maidan olayları devam ederken ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland (adından anlaşılabileceği gibi üstelik bir kadın) ile ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi Geoffrey Pyatt arasındaki tamamen kapalı bir telefon konuşmasının kayıtları (hani “tape” diyorduk bir zamanlar) youtube’a düştü. Ukrayna sorunlarını konuşuyor, “bizim adamımız Yats” (ABD yanlısı muhalefet liderlerinden Arseniy Yatsenyuk) falan gibi uşaklarından söz ediyor, Yanukoviç hükümetini düşürüp bütünüyle emperyalizm yanlısı bir hükümeti başa getirmenin taktiklerini tartışıyorlar. Bu konuşmanın bir yerinde, AB’nin Amerika’nın daha keskin ve sert politikalarına engel olan bazı titizlikleri karşısında Victoria Nuland şöyle diyor: “F*** the EU” (Kibarca çevirecek olursak: “AB’nin canı cehenneme!”) (https://www.bbc.com/news/world-europe-26079957).

Devrimci İşçi Partisi ve Gerçek sitesi, Ukrayna emperyalizmin avucunun tam içine düşerken liberal bir dünya görüşü içinde emperyalizmi görmezlikten gelen ve “Rus emperyalizmi”ne karşı diş bileyen solcuları uyarmak için elinden geleni yaptı. (Birçok yayın arasından en önemlisi olan DİP bildirisi için bkz. https://gercekgazetesi.net/uluslararasi/dip-bildirisi-nato-abd-ve-ab-ukraynadan-pencenizi-cekin ve İngilizce olarak https://gercekgazetesi.net/node/11284). Biz de aynı dönemde her şeyin berrak olması için nokta nokta durumu açıklayan bir yazı kaleme aldık. Yazının bir yerinde Nuland’ın tapesi anlatılıyor ve şöyle deniyordu: “ABD’nin dişli Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland, kısa süre önce ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi ile telefon görüşmesinde atılacak politik adımları tartışırken, ‘And f… the EU’ (kibarca çevirecek olursak, “AB’nin de canı cehenneme!”) derken böceklere yakalanmıştı. Şimdi, Nuland’ın Washington D.C.’deki kutlama toplantılarında ‘And f… Ukraine!’ dediğini duyar gibi oluyoruz” (https://gercekgazetesi.net/uluslararasi/ukrayna-avrasya-savaslarinda-emperyalizmin-atagi-fasizmin-zaferi).

Neden böyle dedik? Çünkü AB’nin değil esas Ukrayna halkının ırzına geçildiğini kavramıştık da ondan!

Aynen Türkiye’de “şimdi milletin a... koyacağız” diyen kodaman gibi.

Son not

Bu yazıyı yazarken, Victoria Nuland’ın sözüne kaynak göstermek için BBC’nin haberine girdik. O zaman farkında olmadığımız bir şeyin farkına vardık. Nuland ile Büyükelçi’nin konuşmasında Obama’nın adı hiç geçmiyor, ama Biden’ınki üç defa geçiyor. Nuland bir aşamada “yani Biden istekli” diyor. Bütün bu konuşmayı sonradan yorumlayan BBC muhabiri ise süreci analiz ederken “ağır tüfekler de kenarda bekliyor: ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden uygun anda teşvik konusunda özel sözler söylemek üzere hazır bekliyor.”

Rastlantı mı?