Dünya savaşının eşiğinde
NATO’nun Ukrayna cephesinden gelen haberler giderek aynı yönü işaret eder hale geldi. En başta asker sayısı olmak üzere, iki orduyu birbirinden ayıran tüm unsurlarda Rusya’nın ağır bastığı artık iki tarafın sözcüleri tarafından da açıkça söylenmeye başladı. Daha önce Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın ifade ettiği bu gerçeklik, artık Ukrayna ordusu içinden yetkililerin basına bizzat verdikleri röportajlarda anlatılıyor. Bu röportajlarda aktarılan bilgiler bize savaşın gidişatı ile ilgili temel bir perspektif veriyor: Ukrayna, cephenin tamamını kontrol edemiyor ve Rusya’nın cephenin farklı noktalarındaki saldırılarına karşılık veremiyor. Bunun bir adım ötesinde, Ukrayna’nın cephe gerisi savunma hattı neredeyse yok. Tüm bunlar bizi, bazı askeri yorumcuların da bir süredir vurguladığı bir olasılığa götürüyor: Ukrayna savunma hattının çökmesi.
Çok şey beklenen, Ukrayna’nın savaş öncesi topraklarını geri kazanıp Rusya’nın içlerine gireceği söylenen geçtiğimiz yazın “taarruz” fiyaskosu üzerine Rusya’nın adım adım Ukrayna’nın ikinci büyük şehri olan Harkov’a yaklaşıyor olması, bunun nedenleri üzerine ateşli tartışmalara yol açtı. Batı devletlerinin yeterince destek vermediğini söyleyenler bir tarafta, Ukrayna ordusunun Batı silahlarını ve savaş taktiklerini yeterince hızlı özümseyemediğini söyleyenler diğer tarafta. Hem bugünlerde ordu içinden gelen, hem de yakın geçmişteki bazı gelişmelerin işaret ettiği daha basit açıklama ise iki tarafın aktif asker sayıları arasındaki uçurum. Mevcut durumun zorluğu, Ukrayna ordusu eski Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujni’nin “en az 500 bin yeni askere ihtiyacımız var” talebini, Ukrayna ordusunun sokak ortasından adam kaçırarak askere alma çabasını, askere alım kriterlerinin giderek gevşemesini ve yurtdışı elçiliklerin verdiği hizmetleri kısıtlayarak askerlik yaşındaki erkekleri ülkeye geri gelmeye zorlamasını getiren koşulları daha iyi anlamamızı sağlıyor. İşte tam da bu nokta üzerinden yeni bir tartışma alevleniyor: NATO Ukrayna topraklarına doğrudan asker göndermeli mi?
Tartışmaları ateşleyen Fransa Başkanı Emmanuel Macron’un Ukrayna’ya NATO askeri gönderme seçeneğini ortaya koyan yorumları oldu. Savaşın kapsamının genişlemesi ve kontrol dışına çıkma ihtimalinden dolayı fikir bu haliyle şimdilik yaygın destek bulmasa da, NATO askeri personelinin doğrudan savaşa katılmadan, Ukrayna askerini yerinde eğitmek göreviyle gitmesini destekleyen liderler var. Estonya başbakanı ve Çekya başkanı ise NATO personelinin buna yakın bir görevle zaten Ukrayna’da olduğu ve dolayısıyla bu işlevin daha açıktan ve daha kapsamlı bir şekilde yapılmasının savaşı yeni bir boyuta taşımayacağı görüşünde. İşte böyle bir ortamda NATO liderleri Ukrayna’daki cepheleri çökerse, yeni bir dünya savaşını başlatmaya hazır olup olmadıklarını tartışıyor. Bize, işçilere düşen görev ise ya dünya savaşı başlamadan emperyalizmi işçi devrimleriyle dize getirmek ya da savaşı emperyalizmin mezarına çevirmek.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2024 tarihli 177. sayısında yayınlanmıştır.