Siyonist saldırı sürüyor, Filistin halkı direniyor!
Bu yaz, vicdanı olan her insan diken üstünde. Her akşam haber bültenlerinde, sosyal medyada, gazetelerde ve dergilerde gördüğümüz şey, bir halkın çoluk çocuk denmeksizin katledilmesi, sivillerin yaşadıkları mahallelerin acımasızca bombalanması. Bunu yapan, emperyalizmin şımarık çocuğu, 1948'de bir oldu bitti ile kurulmuş, Siyonizm denilen belanın vücut bulduğu terörist devlet: İsrail.
Bu yaz, İsrail'in katliamlarını gören insanlar sokaklara döküldüler. Bazı eylemler vardır ki, insan slogan atarken öfkesi gözyaşlarını döker. Soma katliamı sonrasındakiler gibi, Gezi'de yitirdiklerimizin ardından yaptıklarımız gibi. Filistin eylemleri de bunlardandı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de on binlerce insan sokaklara döküldü ve İsrail'e olan öfkesini haykırdı. Siyonizme karşı Filistin halkının yanında olmak, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de bir vicdan testi haline geldi. Devrimci İşçi Partisi de sol tarafından düzenlenen eylemlerin tümüne katıldı. Yoldaşlarımız, Filistin halkının yalnız olmadığını ve Siyonist İsrail'i yıkacaklarını haykırdılar.
Filistin halkına destek olmak için çok sayıda eylem yapıldı. Ancak Türkiye'deki eylemlerin genel özelliği, politik İslamcı örgütlerin eylemleri ile sosyalistlerin eylemlerinin birbirinden ayrılması ve bu iki farklı eylem silsilesinin öne çıkardığı taleplerin farklılığıydı.
İslamcılar, Filistin'e yönelik İsrail saldırganlığını, dini bir mesele olarak ele aldıkları için, düzenledikleri eylemlerde AKP'yi ve onun Filistin'deki müttefiki Hamas'ı İsrail'in karşısındaki yegane güç olarak göstermeye çalıştılar. Bu eylemlerde, Türkiye devletine veya AKP hükümetine, İsrail ile ilişkileri dolayısıyla en ufak bir eleştiri dahi getirmediler. Bu eylemler, politik olarak Türkiye-Katar-Hamas üçlüsünün söylemini yansıtmaktaydı.
Diğer taraftan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin (FHKC) çağrısı ile bir araya gelen sosyalist örgütler ise eylemlerinde bir yandan Güneybatı Asya'daki Siyonizm belasını, Filistinlilerin topraklarına dönüş hakkını, İsrail devletinin yıkılmasını, diğer yandan ise, Türkiye devletinin ve AKP hükümetinin İsrail ile (son saldırı sürerken dahi) devam ettirdikleri ilişkilerini ön plana çıkardılar. Bu elbette AKP hükümetinin bir aygıtı olan İHH gibi örgütlerin geliştirebileceği bir söylem değildi. AKP yanlısı hareketler, İsrail karşıtlığını Coca-Cola boykotu gibi, belki de İsrail'e çok marjinal bir zarar verebilecek eylemlere indirgeyerek kitlelerin dikkatini başka yöne çekmeye çalıştılar.
Bu yazının hazırlandığı sırada, ateşkes girişimleri Filistinli örgütlerin ileri sürdükleri taleplerin İsrail tarafından reddedilmesi sonucunda tekrar başarısızlığa uğramış bulunuyor. Ölü sayısı 1800'ün üzerinde, yaralı sayısı ise 10.000 dolayında. FHKC, İslami Cihat ve Hamas örgütlerinin askeri kanatları, aralarındaki farklılıklara rağmen omuz omuza düşmana karşı mücadele ediyorlar. İsrail ordusu halihazırda çok sayıda kayıp vermiş durumda. Kendi halkını konsolide etmek için, Hamas'ın İsrail'e sızmakta kullandığı tüm tünelleri yok ettikleri yalanını yayıyor.
Siyonizm, İsrail halkına daha bebeklikten itibaren şovenizm zehrini kana kana içiriyor. Hava ve kara operasyonlarını tepelere çıkıp müsamere izler gibi izleyerek tezahürat yapanından tutun da, sosyal medyada daha fazla çocuk öldürün diye yazanına kadar korkunç bir ırkçılık, bir utanç muskası olarak pek çok İsraillinin boynuna asılmış durumda. Buna karşılık, sayıları az da olsa Filistinlileri desteklemek için sokağa çıkmayı dahi göze alan onurlu İsrailliler de mevcut. İsrail polisi bunların eylemlerine yönelik şovenist saldırılara göz yumuyor. Zaten Filistinlilerin haklarını savunmak için bir İsraillinin yasal olarak bir hayli yüksek düzeyde yaptırımı göze alması gerekiyor.
Yahudiler ve Filistinliler bir arada yaşayacaklar. Barış içinde. Tek bir seküler ve sosyalist Filistin devleti altında. Başka yol yok. Ama bunun olması için önce Siyonizm yenilecek. Onu yenecek olanlar, İsrail'de Siyonizm ezberinden, zehirinden kendini arındıracak kahramanlar, Filistin'de Ebu Mazen gibi emperyalizmin tuvalet kağıtları değil, emperyalizme ve Siyonizme, işgale karşı direnen kahramanlar. Bu mücadelede devrimci Marksistlerin çok ama çok büyük enternasyonalist görevleri olduğu da açık.
AKP'nin İkiyüzlülüğü
Türkiye ve İsrail arasında 12 askeri anlaşma var. Mavi Marmara olayından sonra, bunların kaldırıldığı söyleniyordu. Ama halen yürürlükteler.
İsrail vatandaşları Türkiye'ye vizesiz girebilirken, Filistinliler vize almak zorunda.
Türkiye elçiliği İsrail'de resmi başkent olan Tel Aviv'de olması gerekirken, Siyonistlerin başkent yapma iddiasında oldukları Kudüs'te.
Türkiye, Konya'da İsrailli pilotların eğitildiği askeri üssü, ancak Azerbaycan'da İsrail yeni bir üs edinince kapattı. Daha önce değil.
Türkiye'nin İsrail ile ticareti AKP döneminde yükseldi. Ama daha da vahimi, bu ticaretin İsrail saldırıları boyunca da sürmesi. Erdoğan'ın oğlu Burak Erdoğan'ın da bu ticareti yapanlar arasında olduğu iddia ediliyor.
İsrail katliamları sürerken, İsrail'in Türkiye maslahatgüzarı, koltuğunda oturmaya devam etti. AKP, İsrail elçisini istenmeyen adam (persona non grata) ilan etmedi.
___________________________________________________________________________
Filistin İçin İsrail'e Boykot Girişimi - BDS Türkiye
Türkiye'deki Filistinlileri, sosyalist örgütleri ve ulusal hareketleri bir araya getiren geniş bir platform olan Boykot Girişimi, tüm dünyada 2005 yılında kurulan BDS (“boycott-divestment-sanctions” yani boykot-yatırımların geri çekilmesi-yaptırımlar) hareketinin, 2009 yılında Türkiye'de faaliyetlerine başlayan ayağı. Boykot Girişimi, son dönemde eylemlerin düzenlenmesinde önemli bir rol üstlendi. Boykot Girişimi'nin aynı zamanda AKP'nin ikiyüzlülüğünün ortaya çıkarılmasında da önemli rolü oldu. Burada toplanan pek çok bilginin hem eylemlerde hem de sol medyada sosyalistler ve Boykot Girişimi'nin kendisi tarafından propagandası yapıldı. Girişim, İsrail ile Türkiye arasındaki tüm ekonomik, askeri, diplomatik, akademik ve kültürel ilişkilerin kesilmesi için çalışmalar yapıyor.
Bu yazı, Gerçek gazetesinin Ağustos 2014 tarihli 58. sayısında yayınlanmıştır.