İkinci İntifada’dan El Aksa Tûfânı’na Filistin halkının mücadelesi sürüyor!

Bundan 25 yıl önce 28 Eylül’de başlayan İkinci İntifada, Filistin halkının Siyonist İsrail sömürgeciliğine karşı direnişinin sembollerinden biri oldu. Bu ikincisinden 13 yıl önce başlayan Birinci İntifada ile birlikte düşünüldüğünde, Arapça’da ayaklanma anlamına gelen intifada kelimesi bugün Arap halklarının mücadele tarihinde Filistin direnişiyle özdeşleşmiş bulunuyor.
Birinci İntifada, 1987’de İsrail’in artan baskılarına, katliamlarına ve sürgünlerine karşı Filistin halkının grevlerle, boykotlarla topyekûn direnişe geçmesiyle başlamıştı. Ayağa kalkan Filistin halkı, Siyonist İsrail’in Filistin halkını bastırma girişimini boşa düşürmüştü. Kitlesel grevler, boykotlar düzenlenmiş, Siyonist ordunun tankına tüfeğine karşı barikatlarda, sokaklarda taşlar ve molotoflarla Filistin halkı hürriyetini savunmuştu.
Birinci İntifada’nın sönümlenmesi Filistin yönetiminin ihanetiyle oldu!
Filistin halkının bu ayaklanmasını askerî yöntemlerle bastıramayan Siyonistler, bunu ancak Filistin halkının en büyük örgütü El-Fetih ve lideri Arafat’ın ihaneti sayesinde başarabildiler. Arafat, 1988’de Filistin halkı hâlâ sokaklardayken iki devletli çözümü kabul ederek İsrail devletini tanıdı. 1993’te yapılan Oslo Görüşmeleri ile birlikte Filistin önderliğinin İsrail ile anlaşması sonucunda intifada geri çekildi. Ancak İsrail’in işgalci karakterinin ve Filistin’i yok etme emellerinin herhangi bir anlaşma ile değişmeyeceği Oslo Görüşmeleri’nden çok kısa bir süre sonra görüldü. Görüşmelerden sonra Filistin halkı topraklarına geri dönemedi, aksine topraklarının daha da büyük bir kısmı işgal edildi.
Filistin halkı tekrar ayağa kalktı
2000 yılında İsrail rejiminin Siyonist önderlerinden Ariel Şaron’un El Aksa’ya silahlı askerler eşliğinde yaptığı provokatif ziyaret, Oslo sürecinin yarattığı hayal kırıklığı yaşayan Filistin halkının sabrını taşıran son damla oldu. Bu ziyaret sıradan bir ziyaret değil, İsrail’in El Aksa dahil tüm Filistin’e göz koyduğunu gösteren sembolik bir adımdı. Siyonist Şaron’un bu ziyareti sırasında Filistinliler onlara ayakkabılarını fırlattı ve o günden sonra 2005’e kadar tüm Filistin bölgesinde büyük bir ayaklanma dalgası, İkinci İntifada başlamış oldu.
Beş yıl süren bu ayaklanmada, 3.000 Filistinli katledildi. Siyonistler Filistinlilere roketler ve bombalarla saldırdı. Siyonist İsrail, Filistinlilerin yerleşim yerleri arasında kontrol noktaları kurarak Filistinlilerin seyahat hürriyetini ortadan kaldırdı. Siyonist ırkçılığın ve Apartheid rejiminin sembolü haline gelmiş olan, Filistin topraklarını ufak adacıklara bölen duvar da bu dönemde inşa edildi. Tüm bu baskılara rağmen Filistinliler hiçbir zaman yılmadı, ta ki Filistin Bölgesel Yönetimi’nin lideri Mahmud Abbas, Siyonistlerin çıkarları doğrultusunda Batı Şeria’yı silahlardan arındırana dek!
İkinci İntifada’nın inancı ve gücü bugün de Filistin halkına yol gösteriyor!
7 Ekim 2023’te Filistin halkı Siyonist İsrail’e karşı tekrardan ayağa kalktığında İntifada’ların ruhuyla harekete geçiyordu. Filistin direniş örgütlerinin yürüttüğü askerî harekât sonucunda Filistinli militanlar, Filistinlilerin 1948’de kovuldukları ve Siyonistlerce işgal edilmiş bulunan topraklarına ayak bastı ve düşmana kan kusturdu. Birinci İntifada’da düşman tanklarına karşı taşlarla savaşan, İkinci İntifada’da ölümün her türlüsüne karşı direniş örgütleri saflarında savaşa korkusuzca atılan bir halk, bir kez daha dünyanın en güçlü emperyalistlerinin donattığı bir orduya karşı intifada ruhuyla kahramanca savaştı, hâlâ da savaşıyor.
İntifada ruhu bugün halen Filistinli gençlerin topraklarına dönüş azmini harlıyor. Filistin halkının dostlarının da Siyonizmi ve emperyalizmi alaşağı etme azmini! Tüm dünyada da öğrenciler, emekçi halk İsrail’in saldırganlığına karşı Filistin halkına omuz verdi, işbirlikçilere ve emperyalistlere karşı uzun zamandır görülmemiş bir hareket başladı. İsrail rejiminin işgalini ve soykırımını durdurmanın yolunu Filistin halkının İntifada’ları bizlere gösterdi ve bize hâlâ ışık tutmaya devam ediyor. Filistin’deki ve bölgemizdeki bütün halkların barış içerisinde yaşamasının yegâne koşulu İsrail devleti yıkılana ve bu Siyonist terör bitene kadar mücadeleyi sürdürmektir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2025 tarihli 192. sayısında yayınlanmıştır.