İsrail, Gazze'ye giden Madleen gemisine uluslararası sularda korsanca saldırdı!

Gazze’ye yönelik insanlık dışı ablukayı kırmak için yola çıkan insani yardım gemisi Madleen, İsrail güçlerinin korsanca saldırısına uğradı. İsrail komandoları, gemiyi Gazze sahilinden yaklaşık 185 kilometre açıkta, uluslararası sularda durdurarak zorla Aşdod Limanı'na çekti. Gemide bulunan 12 mürettebat arasında iklim eylemleri ile öne çıkan Greta Thunberg ve Avrupa Parlamentosu vekili Rima Hassan da yer alıyordu. Ablukaya karşı çıkmak ve insani yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için yapılan bu barışçıl girişim, İsrail ordusunun saldırısıyla hedefine ulaşamadan durduruldu. İsrail güçleri, gemidekileri gözaltına alarak çeşitli yöntemlerle psikolojik baskıya maruz bıraktı.
1 Haziran günü, İtalya’nın Catania limanından yola çıkan Madleen gemisi, Gazze halkının acilen ihtiyaç duyduğu bebek maması, un, pirinç, hijyen ürünleri ve temel ilaçlar taşıyordu. Bu insani girişim, İsrail ablukasının Gazze halkına yaşattığı büyük trajediyi dünyaya duyurmayı ve ablukanın yasadışı olduğunu göstermeyi hedefliyordu. Madleen’den önce, aynı girişimin parçası olarak yola çıkmaya hazırlanan Conscience gemisi de Malta açıklarında İsrail’in insansız hava araçlarının saldırısına uğramış ve yoluna devam edememişti. Yani Madleen’e yönelik Siyonist saldırı, Filistin’le dayanışma için yapılan somut girişimlere uygulanan ilk İsrail saldırısı değildir, muhtemelen son da olmayacaktır.
Bu yönde bir başka girişim ise, Tunus başta olmak üzere Kuzey Afrikalı Filistin dostlarının düzenlediği karadan konvoy girişimi oldu. Gazze’yi denizden zorlayan Madleen’le kader birliği eden bu konvoy, bu girişimle Tunus’tan Libya’ya, oradan ise Mısır’a geçmeyi ve Mısır ile kara sınırı bulunan Gazze’ye bu yolla ulaşmayı hedefliyordu. Bu girişimin de Siyonist terörle karşılaşması hemen hemen kesin olsa da, 12 kişinin bulunduğu geminin aksine, yüzlerce kişiyi taşıyan otobüsleri durdurmaları Siyonistler için daha güç olacaktı. Ne var ki daha iş bu aşamaya gelmeden, Siyonist İsrail’in en büyük güvencelerinden biri olan bölgedeki işbirlikçileri devreye girdi ve Libya’da Halife Hafter’e bağlı güçler grubu durdurdu. Zaten Hafter ile yakın işbirliğinde bulunan Mısır devleti de, hem konvoyun Gazze sınırına gitmesine izin vermeyeceğini açıkladı hem de hava yolundan Mısır’a ulaşan Filistin dostlarının benzer bir inisiyatifini gözaltına alma ve sınır dışı etme operasyonları ile kırdı.
Yaşanan bu olaylar, 2010 yılındaki Mavi Marmara katliamının kimsenin öldürülmediği tekrarlarıdır. Bu vakalar, bir yandan Siyonist terörün gözü dönmüşlüğünü, diğer yandan da bölgemizdeki iktidarların da nasıl Siyonizmle mücadele azminden uzak olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin Mavi Marmara’nın yiğitlerini sahipsiz bırakması hâlâ akıllarımızdayken, bu sefer de Libya ve Mısır’ın İsrail’in yardımına koşması Ortadoğu’nun Filistin dostu halkının tepkisini çekiyor. Filistin dostlarının ve bölgenin emekçi halklarının emperyalizme ve Siyonizme karşı öfkesini birleştirmesi, işbirlikçilerden hesap sormak ve Filistin halkıyla dayanışma için ayağa kalkması, Filistin halkıyla dayanışmanın önündeki engellerin aşılmasını sağlayacak ve ama daha da önemlisi İsrail’in yıkılmasının, nehirden denize özgür Filistin’in yolunu açacaktır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2025 tarihli 190. sayısında yayınlanmıştır.