Komşu komşunun külüne muhtaçtır!
Son günlerde utanç vesilesi bir imza kampanyası dolaşıyor internette. Kampanya 18-45 yaş arası Suriyeli erkekleri askere alıp, Suriye için savaştırmayı öneriyor. Bu savaşın Avrupa Birliği (AB) parasıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) aracılığıyla olması gerektiğini söylüyor. Böylelikle Suriyeliler, AB parasıyla TSK komutası altında dış güçlere karşı vatanlarını savunmuş olacaklarmış.
Bu insanlar Suriye’den kaçmasaydı ne olacaktı? Mesela tekfirci ve mezhepçi DAİŞ’e ya da El Nusra’ya ya da Ahrar-uş Şam’a katılıp birer barbara dönüşebilirlerdi. Ilımlı muhalif olabilirlerdi, ABD ve Avrupa’nın parasıyla muhalefet ederek mi vatanlarını kurtaracaklardı? Ya da Esad’a katılabilirlerdi ama ya bir halk mücadelesi olarak başlayan gösterilere katılmışlarsa, muhalefet etmişlerse, haklarını aramışlarsa, kardeşi, amcası, gösterilerde katledilmişse, aynı Türkiye’de Gezi’ye katılanlar gibi... Esad’ın insafına sığınmalarını mı tavsiye etmeliydik onlara?
Aslında imza kampanyasının önerdiğini Türkiye zaten yapmaktadır. En başından beri Türkiye Suriye’de ne yapıyor? Koç’un IŞİD’in ham petrolünü satın alarak işleyip sattığını bilmeyen var mı? Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ilişkili olduğu Pwertrans şirketinin bu ticarete aracılık ettiği iddialarını duymayan kaldı mı? Suriye’ye giderken yakalanan TIR’lar dolusu silahlar, bombalar için vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu diyen Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş değil mi? Türkiye Suriye’de yaşanan olayların başından beri içindedir. Bir dış güç olarak Türkiye, ABD ve AB ile birlikte vatan savunmasıyla hiçbir alakası olmayan gruplara para, silah, eğitim ve siyasi destek vermiştir. ÖSO’yu beslemiş, yönlendirmiş ve nihayet son günlerde TSK ile omuz omuza cepheye sürmüştür. Bunu yaparken AB’den toplamda 6 milyar avro almaya çalışmıştır. Türkiye dahil dış güçlerin etkisi altındaki bu gruplar vatan savunması falan yapmıyorlar. Aksine, emperyalistlerle işbirliği halinde vatanları Suriye’ye ihanet içerisindeler. Savaştan kaçıp ülkemize sığınanlar bu ihanete ortak olmadıkları için suçlanamaz.
Gencecik evlatlarımız ne Türkiye için ne de Suriyelilerin geleceği için ölüyorlar! Çökmüş, mezhepçi bir dış politika ve Türkiye zenginlerinin emelleri uğruna canlarını veriyorlar. Kendimiz sorunun parçasıyken, aynı politika uğruna Suriyelileri orada savaştırarak çözüm üretemeyiz.
Hayatta kalmak için evini, ülkesini, geçmişini arkada bırakıp iltica etmek kolay değildir. Her şeyini geride bırakmak kimsenin ilk tercihi olmaz. Birkaç video ve fotoğraf kullanarak, Suriyeliler sanki buraya tatile gelmişler gibi gösterip onları linç etmemizi istiyorlar. Savaştan kaçtılar diye sefalet içinde yaşamalarını beklemek hak değildir.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır diye biliriz biz. Komşumuzun ülkesi küle çevrilmişken onlara yüz çeviremeyiz. Birlikte üretip, birlikte yaşayabiliriz. Birbirimizle paylaşıp elimizdekini çoğaltabiliriz.
Ey, sadece kendi kurtuluşunu değil, tüm dünya halklarının kurtuluşunu hazırlayacak gücü olan işçi sınıfı! Ey, tüm zenginlikleri üreten nasırlı elimiz, ekmeği bölen yüreğimiz! Bölgede emperyalizme ve Siyonizme karşı Suriyeli kardeşlerimizle biriz biz! Bir ordu kurulacaksa bu, kardeşlik ve eşitlik temelinde emperyalizme karşı bir ordu olmalıdır!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ocak 2017 tarihli 87. sayısında yayınlanmıştır.