ABD: “Yarım kâse b.k yemek”!

Nina Turner Joseph Biden

ABD’de halk isyanı Haziran ayı kadar yüksek bir kitlesellik düzeyinde olmasa da devam ediyor. Temmuz sonlarında Trump’ın Yurtiçi Güvenlik Bakanlığı’na bağlı askerleri yerel yetkililere danışmadan (federal bir sistemde yetkilerin bölüşüldüğü unutulmamalı) ABD’nin Batı yakasında Oregon eyalatinin başkenti Portland kentinde devam eden işgal eylemini dağıtmak üzere göndermesi, isyanın sadece Oregon’da değil başka yerlerde de (Washington eyaletinin başkenti Seattle, Kaliforniya’da Oakland, İllinois’de Şikago vb.) alevlenmesine yol açtı, amaçlananın tam tersi sonuç verdi.

Portland üzerinde biraz durmak gerekir. Trump’ın askerleri üzerinde askerlerin sonradan teşhis edilmesine yarayacak hiçbir işaret bulunmayan üniformalar giymiş vaziyette, gece vakti hiçbir açıklama yapmaksızın göstericileri plakasız araçlara atarak resmen “kaçırdı”. Büyük kalabalıklara ağır saldırılarda bulundu. Buna karşılık zaman içinde bir ölçüde zayıflamış olan kalabalıklar aniden kabardı. Anneler, aynen 2013’te Gezi Parkı’nda olduğu gibi işgalci gençleri asker saldırısından korumak için ön cephede barikat kurdular. Babalar da daha sonra onlara katıldı. Birtakım eski askerler gençlerin önünde baskı güçlerine karşı dikildi. Siyahilerin Hayatı Önemlidir isyanı böylece en büyük başarılarından birine Amerika’nın nüfusu en beyaz kentlerinden birinde kavuştu!

Ne var ki, direnişteki bu başarı Trump’ın taktik yönelişinin anlamını gözlerden gizlememeli. Trump, ta 1 Haziran’da orduyu gösterilere karşı kullanmayı hedeflemiş, ama genelkurmayın ordunun prestijini erken bir aşamada yıpratmayı reddetmesi sonucunda yenilgiye uğramıştı. Beyaz ırk üstünlüğünü hedefleyen çeteler oluşturma konusundaki girişimleri ise ortam müsait olduğu halde henüz bir meyve vermiş değil. Şimdi Trump ABD’de güvenlik güçlerinin parçalı yapısından yararlanarak kendine biat etmiş bir bakanın (Yurtiçi Güvenlik Bakanlığı) emrindeki askeri güçleri kullanmaya girişti. Ama dikkat! Bunları paramiliter güçler gibi sürdü sahaya. Böylece 4 Temmuz ulusal bayramında deklare ettiği faşizan stratejinin ilk adımını uygulamaya koymuş oldu. Seçimlere 100 gün kaldı, kaybederse sonuçları kabul edip etmeyeceği sorularına “duruma bağlı” diye cevap veriyor.

Trump taktiklerini uygulamaya koyuyor ama halk isyanının ruhu direnişi körüklüyor. Portland günler süren saldırılara rağmen ayakta. Onun kadar önemli bir gelişme de 20 Temmuz günü ABD’nin dört bir yanında yapılan grevler oldu. Hatırlanacağı gibi 19 Haziran’da Batı kıyısının bütün limanlarında 8 saatlik greve giden ILWU (Liman ve Depo İşçileri Sendikası) halk isyanına örgütlü işçi sınıfı hareketinin ilk katılım anıydı. 20 Temmuz’da ise özellikle siyahilerin yüksek oranda istihdam edildiği sektörlerde (sağlık kesimi, hizmet işçileri, kamyon şoförleri, kamu emekçileri vb.) bir dizi büyük sendikanın da katılımıyla grevler yapılması, gösteriler düzenlenmesi bu ilk adımın yayılması anlamını taşıyor. Bu gösteriler sırasında işçilerin kendi sorunlarına ilişkin taleplerin de dile gelmesi, halk hareketinin birleşik gelişmesi açısından olumlu bir boyut olarak not edilebilir. (Bu grevler sitemizde daha önce de ele alınmıştı.)

Bütün bunlar olurken daha solda olduğunu iddia eden Demokrat Parti’nin adayı Joseph Biden sustu durdu. Önce sesini çıkarmıyor diye kızmaya başladı insanlar. Ama Temmuz sonunda döküldü Biden: Şiddete başvuran göstericiler “bulunmalı, tutuklanmalı ve mahkemeye çıkarılmalı”ydı! İşte bu çıkış Demokrat Parti’nin solunda yer alanların bir bölümünü zıvanadan çıkardı. Müslüman kökenli solcu milletvekili Rashida Tlaib derhal Biden’ı desteklemeyeceğini açıkladı. Biden’la destek anlaşması yaparak bütün söylediklerine ihanet eden Bernie Sanders hâlâ susuyor ama Sanders kampanyasının eş başkanı siyahi kadın politikacı Nina Turner durumu gayet güzel anlattı: “Biden’a oy vermek yarım kâse b.k yemektir. Yarım kâse de olsa b.k b.ktur”.

ABD’nin solcuları ve sendikacıları Biden’ı destekliyor, Biden ise Trump’ın faşizan taktiklerini destekliyor. Bir işçi sınıfı adayı ve bir işçi partisi için mücadelenin önünü Biden kendisi açıyor. Gerisi sosyalistlerin ve işçi sınıfı liderlerinin ferasetine bağlı! İşçi Partisi İçin Birleşik Cephe Komitesi’ndeki Amerikalı yoldaşlar işte aylardır bu yolu açmaya uğraşıyor.