ABD-Kuzey Kore: Kimse gardını indirmesin!

ABD başkanı Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un Haziran başlarında Singapur’da yaptığı zirveden çıkarılacak sayısız ders var. Birkaçını sayalım. İlk ders şu: Dünya meselelerini anlamak için işçi sınıfı ve sosyalistler sakın ola emperyalist medyaya ve onun uşağı durumundaki Türkiye düzen medyasına inanmasın! “Onlarda bilgi var, biz ne biliriz?” diye yerinmektense Marksizmin diyalektik yöntemini kullanarak, bilgiyi alıp yeniden kesip biçmek sosyalistlerin görevi. Zirveden önce emperyalist medya da, bizimkiler de, “Kim korktu, geri bastı, Trump zirveyi iptal etti, Kim yalvarıyor” yönlü yayın yapıyordu. Gerçek gazetesi ise kontrolün Kim’in elinde olduğunu, onun ve arkasındaki Çin’in, yanlarına Güney Kore başkanı Mun’u da alarak inisiyatifi ellerinde tuttuklarını yazdı tekrar tekrar. Şimdi, hakikat ortaya çıktı. Bütün emperyalist medya aynı şeyi yazıyor: Kazanan, Kim’dir. Hiçbir ciddi taviz vermemiştir, bir ton itibar kazanmış, iki Kore’yi birbirine yaklaştırmıştır.

İkincisi, Kim’in kazanması, ne Kuzey Kore işçi sınıfının, ne de sosyalizmin kazanması değildir. ABD devletinin hesabı uzun vadede Kuzey Kore’nin, bürokrasinin sultasında olsa da hâlâ bir işçi devleti olan düzenini kapitalist Güney Kore’nin yutmasıdır. Kim’in, stratejik bir hedef olarak bu amaçla hemfikir olduğunu gösteren çok önemli bir şey olmuştur Singapur’da. Bugüne kadar halkından dünya kapitalist sisteminin zenginlik timsali olarak görülebilecek yanlarını gizlemek için elinden geleni yapan Kuzey Kore bürokrasisi, bu kez Kim’i görüşmelerden bir gün önce Singapur’da bir gezintiye çıkartmış ve hazırladığı propaganda filminde bu ülkenin gösterişli zenginliğini kendi halkına sergilemiştir. Sovyetler Birliği’ne kapitalizmi geri getirenlerden ilk cumhurbaşkanı Boris Yeltsin, çöküş öncesinde Batı başkentlerini ilk ziyaret ettiğinde süpermarketleri öve öve bitirememişti! Anlaşılan Kim de halkı alıştırmaya çalışıyor.

Üçüncüsü, Trump Kim’in elini sıktı diye kimse dünya barışı için herhangi bir hayale kapılmasın! 13 Haziran günü “Kuzey Kore artık nükleer tehdit değil” diye tweet atan Trump, 23 Haziran günü ABD devletinin 2008’de ilan etmiş olduğu “Ulusal Acil Durum” belgesini yenilemiştir. Orada Kuzey Kore’nin ABD için “olağan dışı ve olağanüstü” bir tehdit olduğu yazıyor! Trump’ın tutarlılığını falan boş verin. Daha önemli olan şu: Trump, bir eliyle Kuzey Kore ile anlaşma yaparken, bir eliyle de Çin’e karşı ağır bir ticaret savaşı açıyor! Onunla yetinmiyor, en yakın müttefiklerine, kuzey komşusu Kanada’ya, güney komşusu Meksika’ya, NATO müttefiki Avrupa Birliği’ne de, hem de “ulusal güvenlik” gerekçesiyle ticaret savaşı açıyor. Dünya barışı değil, dünya savaşı mevzi kazanıyor. Singapur altüst olmuş dünyamızda kalıcılığı sabun köpüğü değerinde bir tiyatrodur.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2018 tarihli 106. sayısında yayınlanmıştır.