Kirli savaş, kirli eller, sefil emeller

Burjuvazinin iç savaşında medya üzerine düşen rolü oynamaya devam ediyor. Gazeteci Nagehan Alçı ve Latif Şimşek sunduğu ve Beyaz Tv’de 07.09.2011 günü yayınlanan Med-Cezir isimli program, JİTEM-PKK işbirliğini kanıtlama teması üzerine kurulmuştu. Bu yapılırken de, JİTEM sanki TSK’dan habersiz oluşturulan bir yapıymış gibi sunulmaya çalışıldı.

Eski Jitem istihbarat subayı Hüseyin Oğuz ve eski korucu Bedran Akdağ Jitem –PKK işbirliği olduğunu kanıtlamaya çalışıyor, bunu da PKK’den kaçan itirafçıların JİTEM’de istihdam ettirilmesine dayandırıyorlardı.

Daha önce de itiraflarıyla gündeme gelen Abdülkadir Aygan da programa telefonla katıldı. Hüseyin Oğuz ve Abdülkadir Aygan’ın buluştukları dikkat çekici ortak noktalardan biri de, yıllardır şaibeli olan ve aydınlatıldığı söylenen Uğur Mumcu suikastini JİTEM’in gerçekleştirdiğini söylemeleriydi. Onlara göre Uğur Mumcu’yu o dönem öldüren kişi, Celil kod adlı JİTEM personeli ve istihkam subayı Aytekin Özen’di. O dönem bu kişinin Ankara’ya 13 kg C4 patlayıcı getirdiğinin bilindiğini ifade ettiler. Dolayısıyla yıllardır, İran bağlantılı şeriatçı bir örgütün ya da PKK’nin yaptığı iddia edilen Uğur Mumcu cinayeti bir kere daha gündeme gelmiş oldu. Bir dönem Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’ya, ‘bir tuğla çekersek duvar hepimizin başına yıkılır’ diyen Mehmet Ağar’ın bu ifadeleri de yıllar sonra gelen bu iddiaları adeta doğruluyor.

Programda anlatılanlar, yıllardır devrimci demokrat kamuoyunun bildiği ancak halkın çoğundan gizlenen olaylardı. İşkenceci ve katliamcı bir devlet yapılanması olarak örgütlenen JİTEM’e dairdi anlatılanlar. Öldürülen çobanların eline kalaşnikoflar tutuşturularak ‘terörist’ öldürülmüş gibi yapılması, itirafçıların PKK’li olarak gösterdiği kişilerin kaçırılıp işkencelerden geçirilerek öldürülmesi, yolları kesilerek ya da evlerinin önünden alınarak kaçırılıp öldürülen bölge insanları, bir halka karşı girişilen topyekün kirli savaş yöntemleri, sağ olarak yakalanan PKK gerillalarının yargısız infaza kurban edilmeleri vs. vs.…

Programa telefonla bağlanan BDP (Cölemerk) Hakkari milletvekili Esat Canan yeğeni Abdülkadir Canan’ın öldürülmesi olayından bahsetti. O süreçte devletin tamamen şiddet konseptiyle hareket ettiğini vurguladı. Devletin PKK’ye mali yardım yaptığı iddia edilen işadamları ile ilgili listeler oluşturduğunu, Kürt bürokratlarının da bu listeye dahil olduğunu. bu kişilerin birer birer öldürüldüğünü ve bunlardan birinin de kendi yeğeni olduğunu, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e bu meseleyi anlattıklarında Demirel’den “ devlet suç işlemez” cevabını aldıklarını söyledi.

Birkaç çürük elma mı eli kanlı kontrgerilla mı?

Programın sunucu ve katılımcılarının JİTEM’i TSK’dan ayrı bir yapılanmaymış gibi sunmaya çalışmaları dikkat çekti. Bilindiği üzere JİTEM’in askeri personeli TSK üyesidir. Artık JİTEM diye bir suç örgütünün olduğu inkar edilemez düzeyde ortaya çıkmıştır. Bu gün Ergenekon davası adı altında yürütülen soruşturmanın JİTEM’in faaliyetlerine odaklanmıyor oluşu, bu soruşturmanın aslında kontgerillanın tasfiyesi amacını taşımadığını burjuvazinin kendi içindeki iktidar savaşının bir aracı olduğunu ortaya sermektedir.