Kelepçeli yargı
Tutuklu yargılanan ve mahkeme kararıyla hem milletvekilliği hem de parti üyeliği düşürülen HDP Eş Bbaşkanı Figen Yüksekdağ'ın 4 Temmuz'da Ankara'da görülen duruşması tam bir abluka altında gerçekleştirildi. Devrimci İşçi Partisi heyetinin de dayanışma amacıyla katıldığı davada Yüksekdağ'ı savunmak için 1078 avukat dilekçe verdi. Mahkeme ise bu avukatlardan sadece üçünü duruşmaya almak istedi. Avukatlara yönelik engelleme ise duruşma salonundan önce Ankara'ya girişte hatta Ankara'ya doğru yola çıkarken başladı. Avukatları taşıyan toplu taşıma araçları İstanbul çıkışında trafik ekiplerince bağlandı, özel araçlarıyla gelmek isteyenlere ise trafik cezaları kesildi. Avukatların Anayasa Mahkemesi önünde basın açıklaması yapması da yine polisler tarafından engellendi.
Duruşma görülmeye başladıktan sonra ise engelleme ve baskı politikasını mahkeme heyeti devraldı. Adalet ve İçişleri Bakanlığı ile görüşen heyet yurtdışından gelen gözlemcileri salon dışına çıkardı. Bu tutum artık kimsenin bağımsızlığından bahsedemediği yargının yürütme organının bir aparatı haline gelmiş olduğunun kanıtlarına bir yenisini ekledi.
Figen Yüksekdağ tüm bu baskı ve engellemeler altında gerçekleşen duruşmada, "emin olun birkaç ömrüm daha olsa aynı şeyleri yeniden yaparım" diyerek mücadelesini savundu. İçişleri Bakanı'nın kendisi için "sırtını dayaması için dört duvar verdik" sözlerini anımsatarak yargının yürütmenin talimatıyla çalıştığını vurguladı. 6 milyon yurttaşın oyunu aldıklarını ancak 3 kişilik bir mahkeme heyetinin siyasi talimatla bunu yok saydığını belirten Yüksekdağ, adaletin sadece iktidar partisinin tabelasında kaldığını söyledi.
Yüksekdağ'ın duruşmasının ardından tutukluluğu devam eden HDP'nin diğer Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ı da benzer baskı ve engellemeler eşliğinde yargılamak istediler. Demirtaş, zorla kelepçe takılarak duruşma salonuna götüreceklerini öğrenince buna itiraz etti ve bu şekilde Ankara'ya gitmeyi reddetti. Bunun üzerine mahkeme önünde yapılan basın açıklaması polisin yoğun taciz ve baskısı altında gerçekleşti ve HDP'nin şu anki yeni Eş Başkanı Serpil Kemalbay bu açıklamada şunları söyledi: "“Demirtaş'ın bugünkü duruşması aslında tutuklu bulunduğu duruşma değildi. Hukuk skandalı olan bir fezlekeyle mahkemesi sürmektedir. Demirtaş sadece yargının esir alınmasından kaynaklı olarak bugün tutukludur. Yasama dokunulmazlığı devam eden bir partinin eş genel başkanının söz söylemekten başka nasıl bir görevi olabilir?”
Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasından tutuklanmalarına, oradan da baskı ve kuşatma altında yargılanmalarına kadar gelen sürecin hukukla, hakkaniyetle bir ilgisi olmadığı ortadadır. Herkes tutuklu olanın sadece iki siyasi lider olmadığını milyonlarca seçmenin iradesinin yok sayılmakta olduğunu, 7 Haziran seçimlerinde AKP'nin meclis çoğunluğuna son veren bir partinin, güdümlü yargı eliyle cezalandırıldığını görmelidir. 16 Nisan referandumunda istibdad rejiminin inşası için çok büyük bir adım atılmış, Erdoğan'ın deyimiyle atı alan Üsküdar'a geçmişken, HAYIR diyen cephenin en büyük ikinci partisinin liderlerinin tutuklu olduğunu, propaganda olanaklarının tamamen ortadan kaldırıldığını unutmamalıyız.
Siyasi düşünceleri ve çizgilerinden bağımsız olarak Demirtaş ve Yüksekdağ şahsında Kürt halkına ve onun siyasi iradesine vurulmuş kelepçenin HDP'ye destek veren vermeyen tüm emekçi halkın iradesine ket vurduğu ortadadır. Kelepçeli yargının, adaletsizliğin ceremesini tüm halk çekmektedir. Kürt halkının esareti bir kez daha grev yasakları, hak gaspları, KHK'lar ile Türk emekçilerinin boynundaki zincir haline gelmiştir.