NATO’ya zincirlenmiş meclis! Emperyalist saldırganlığa tek hayır oyu çıkmadı!
NATO’nun emperyalist ve saldırgan genişlemesinin son adımlarından biri olan Finlandiya’nın NATO’ya katılım protokolü TBMM’de 276 kabul oyuyla onaylandı. Meclisten NATO’ya karşı tek bir hayır oyu dahi çıkmadı. Böylece meclis seçime doğru giden son günlerinde emperyalizme zincirlenmiş olduğunu kanıtladı.
AKP ve MHP emperyalist efendilerini üzmedi
AKP grubu adına konuşan Akif Çağatay Kılıç her zaman olduğu gibi NATO’ya yaptıkları hizmetlerden bahsetti, NATO’nun genişleme politikasını desteklediklerini vurguladı. Bunlar her zaman ve her fırsatta emperyalist efendilerine arz ettikleri bağlılık cümleleriydi. Ancak halkın NATO’ya ve emperyalizme karşı olumsuz düşünceleri malum. Bunun için başından itibaren Finlandiya ve İsveç’in üyelik başvurusuyla ilgili “teröristleri iadesi” koşulundan bahsediyorlar. NATO’yla yaptıkları pazarlığı şovenizmi körükleyerek gizlemek istiyorlar. Bahsettikleri insanların birçoğu Ragıp Zarakolu gibi düşüncesinden dolayı istibdadın hedefi olmuş aydınlar, insan hakları savunucuları. Ayrıca listeye adı eklenmiş isimlerin bazılarının öldüğü, Türkiye’de defnedildikleri de ortaya çıktı. Yani iddialarını kendileri bile ciddiye almıyor. MHP de mecliste AKP’den farklı bir tutum almadı. MHP sözcüsü şovenist argümanlara daha çok yer verdiği konuşmasında, sonuç olarak o da NATO’ya bağlılığını bildirmiş oldu.
Amerikan muhalefeti bildiğimiz gibi: “Yetmez ama evet!”
Millet İttifakı ise Amerikan Muhalefeti tanımlamamızın hakkını veren bir performans sergiledi. CHP adına Ünal Çeviköz konuştu ve “yetmez ama evet” dedi. Finlandiya ile birlikte İsveç’in de üyeliği kabul edilmeliymiş! Bu yüzden İsveç’i kendimizden uzaklaştırmamalıymışız. NATO’ya hayır diyen, Rusya’ya karşı ABD’nin savaş cephesi olmak istemeyen İsveçlilerle ve Finlandiyalılarla yakınlaşmak akıllarının ucundan geçmiyor tabii ki. İyi Parti sözcüsü Ahmet Kamil Erozan da aynı şekilde emperyalizm hizmetârlığını öylesine içselleştirmiş ki konuşmasını Finlandiya’ya “NATO ailesine hoş geldiniz” diyerek bitirdi. CHP ve İyi Parti adeta NATO’ya “biz buradayız ve emperyalizme hizmette AKP ve MHP’den geri kalmayız” mesajı verdi.
HDP’nin tavrı 1970’lerin Perinçek’ini hatırlattı
HDP söz konusu oylamada çekimser kaldı. Komisyonda protokole şerh düşen HDP, NATO’ya, ABD emperyalizmine ve NATO’nun saldırgan genişleme politikasına politik bir karşı çıkışta bulunmadı. Oylamaya katılmama gerekçesini izah ederken Finlandiya’nın güvenlik kaygılarının meşru olduğundan bahsetti. Bu doğrultuda 1939’lara giderek Finlandiya’nın Rus işgaline maruz kaldığı için güvenlik kaygılarını anladıklarını belirtme ihtiyacı duydu. Halbuki İkinci Dünya Savaşı’na geri gidilecekse Sovyet aleyhtarı (Rus işgali diyerek) bir duyarlılık gösterisinin yerine bugün insanlığa tarifsiz acılar yaşatan Nazilerin tekrar NATO tarafından ihya edilip silahlandırılmasından bahsedilmeliydi. Çünkü bugün Ukrayna’da bir dizi Neo-Nazi grup tüm dünyanın gözü önünde NATO tarafından eğitilip, silahlandırılıp, sahaya sürülmekte. HDP’nin tutumu 1970’li yıllarda Çin’in ABD ile ittifaka girmesi dolayısıyla İncirlik Üssü’ne emperyalist bir üs olduğu için değil “Çin’in dünya halklarının baş düşmanı gördüğü Sovyetleri kışkırttığı için” karşı çıkan Perinçek’in politikasını hatırlattı.
TİP’ten ve sosyalist milletvekillerinden utanç verici sessizlik!
Türkiye İşçi Partisi ve HDP çatısı altında mecliste bulunan sosyalist milletvekilleri de NATO saldırganlığına karşı hayır demedi. Bu utanç verici bir tutumdu. Rusya’yı emperyalist olarak niteleyen bu yapılar Ukrayna savaşında tarafsızlık politikasını savunuyorlardı. Ancak gelinen noktada fiilen NATO’nun yanında konumlanmış oldular. Gerçek Marksist tutumla bu “tarafsızlık” taraftarları arasında teorik-politik teşhis farklılıkları olsa bile NATO üyesi bir ülkede sosyalistlerin NATO’nun genişlemesine “hayır” demek dışında meşru bir tutumu olamaz. NATO saldırganlığına sessiz onay vermek ile Alman emperyalizmine karşı “esas düşman içeridedir” diyen Liebknecht’lerin Rosa’ların tutumu tam bir zıtlık içindedir. Daha acı olanı ise bu utanç verici sahne Kızıldere katliamının yıldönümünde yaşanmıştır.
NATO’ya ve emperyalizme karşı mücadele sürecek!
Kızıldere’de Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idamını engellemek için Mahir Çayan ve yoldaşları NATO üssünü basmış üç İngiliz askerini kaçırmıştı. 30 Mart 1972 günü Kızıldere’de Amerikancı cuntanın, NATO mahsulü kontrgerillanın elemanları tarafından katledildiler. Dün mecliste yaşanan utanç verici tablo unutulmayacaktır. Ancak gelecek emperyalizme teslim olanların değil Denizlerin Mahirlerin Sinanların anti-emperyalist mücadelesini sürdürenlerin olacaktır.