Gerçek gazetesi aylık okur toplantısı: Yalanın istibdadına karşı emekçi halkın gerçeğini örgütleyelim!
İşçinin ekonomisi, fabrikaların ve iş yerlerinin gündemi
Gazetemizin “Yalanın istibdadına karşı emekçi halkın gerçeğini örgütleyelim!” manşetiyle çıkan Eylül sayısı üzerine Armağan yoldaşımız bir sunum gerçekleştirdi. İşçilerin, emekçilerin iki bayram tatili olmasına rağmen dinlenmeye fırsat bulamadığı, emekçi halkın gündeminin ekonomik krizle, geçen iki seçim dönemiyle son derece yoğun olduğu yaz döneminde Devrimci İşçi Partisi’nin fabrikalarda ve tersanelerde, işçi evlerinde, emekçilerin sabahın erken saatlerinde mesaiye gitmek üzere kullandıkları yollarda, metrobüs ve fabrika servisleri duraklarında ara vermeden gerçekleştirdiği propaganda ve ajitasyon faaliyetlerini anlattı. İşçi sınıfının gündeminden hiç eksilmeyen ekonomik krizi, rekor üstüne rekor kıran işsizlik oranlarını anlatan yoldaşımız patronların ticari sır arkasına saklanarak işçi çıkarttığını söyledi. İşçi sınıfının işten çıkartmalara karşı defterlerin açılması talebini yükseltmesi gerektiğini söyledi. Krizde işçi çıkartmadan yapamadığını iddia eden patronların işletmelerinin işçi denetiminde kamulaştırılması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda bu dönemde işçi sınıfının gündeminde olan Türk-İş’in toplu sözleşmelerdeki teslimiyetinden ve Ergün Atalay’ın skandal gafından bahseden yoldaşımız DİP’in, teslimiyet anlaşmasına imza atıldığı anda Atalay yönetimine istifa çağrısı yaptığını söyledi. Fabrikaların, iş yerlerinin bu dönemdeki başka gündemlerine de değindi.
Beştepe’ye gidenler ve gitmeyenler
Yoldaşımız Eylül ayının başında karşımıza çıkan bir karşıtlığı hatırlatarak sözlerine devam etti. 2 Eylül Pazartesi günü Beştepe’de yapılan yeni adli yıl açılış töreni için davetli barolardan 52 tanesinin, yani Türkiye’deki avukatların çok önemli bir kısmını temsil eden baroların, istibdadın yargı üzerindeki sultasına kafa tutarak toplantıya katılmayı reddettiğini anlattı. Bunun üzerinden sadece bir hafta geçmişken Erdoğan’ın daveti üzerine Beştepe’ye giden CHP’li belediye başkanlarını, CHP’nin daha davetin içeriğini bilmeden -ya da bilmezlikten gelerek- davete icabet edeceğini açıklamasını anlattı. Bir tarafta istibdada meydan okuyan baroların, diğer yanda da Erdoğan’ın davetine koşa koşa giden belediyelerin olduğunu söyledi.
Kadınlara karşı şiddetin önlenmesine ilişkin kanunlar uygulansın, uygulamalar denetlensin!
Yoldaşımız Emine Bulut cinayetiyle birlikte bir kez daha Türkiye’nin gündemini sarsan kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin ülkemizde aldığı korkunç boyutlardan bahsetti. Fabrikalarda işçi kadınların da gündemini oluşturan konulardan birinin kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet olduğunu söyleyen yoldaşımız, işçi kadınlar için bu meselenin kendi hayatlarına karşı ciddi ve gerçek bir tehdit olduğunu anlattı. İşçi kadınların kadına yönelik şiddete karşı ne yapmak gerektiğini, kadın cinayetlerinin nasıl önlenebileceğini sürekli olarak tartıştığını söyledi. Devrimci İşçi Partisi’nin kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine karşı mücadele programını, bu konudaki girişimlerini anlattı.
Cargill işçilerinin direnişi 516. gününde!
Anayasal haklarını kullanarak sendikalı olan, bu yüzden işten atılan ve 516 gündür işe dönüş mücadelesi veren Cargill işçileri de kahvaltımıza katılarak mücadelelerini anlattılar. Söz alan Cargill işçisi arkadaşlarımız fabrikada karşılaştıkları sorunlarını çözmek için nasıl sendikal örgütlenmeye giriştiklerini, ardından işten atılmalarıyla başlayan direniş süreçlerini anlattı. Mücadeleye atılırken kendileri gibi uzun süre direnen ve kazanım elde eden Nestle işçilerini örnek aldıklarını, bugün işe dönmek için direnirken aynı zamanda işçi sınıfına örnek olmak, yol göstermek istediklerini söyledi.
Cargill işçilerinin ardından söz alan DİP Genel Başkanı Sungur Savran, Cargill işçilerinin 500 günü aşkın süredir devam eden direnişlerini tebrik etti. 516 gündür Cargill işçisinin sesini duymayan, emperyalist şirketin yanında duran iktidarın ise halkımızın deyişiyle hayatının yalan olduğunu söyledi. Sendikalı olmanın anayasal hak olduğunu, ancak bunun uygulanmadığını, grev yapmanın anayasal hak olduğunu ancak istibdadın bütün ciddi grevleri yasakladığını vurguladı.
Türkiye’nin, dünyanın gündemi
Okur toplantısının tartışma kısmında yapılan katkılarda söz alan işçi yoldaşlarımız fabrikalardaki koşullarını, işçi sınıfının durumunu anlattılar. Söz alan bir öğrenci yoldaşımız yeni eğitim döneminin başlamasıyla birlikte, öğrencilerin karşılaştıkları ekonomik sorunları anlattı ve tüm öğrencileri mücadeleye, örgütlenmeye çağırdı.
Son sözü alan Sungur Savran yoldaşımız Kaz Dağları’nda Kanadalı emperyalist şirkete karşı verilen kitlesel mücadelenin, baroların istibdada meydan okuyarak Beştepe’ye gitmeyi reddetmesinin Türkiye’de halkın içinde bir hareketlenme olduğuna işaret ettiğini söyledi. Susamam adlı müzik parçasının kültür sanat alanında bir kıpırdanmayı gösterdiğini, bu parçanın belli sınırları olsa da halkta gördüğü karşılığın önemli olduğunu söyledi. Önümüzdeki dönemin mücadeleler dönemi olduğu söyleyen yoldaşımız bu döneme hazırlık yapmamız gerektiğini vurguladı.