TTK’nın özelleştirilmesi hâlâ gündemde! Çözüm, işçilerin kararlı eylemleri!
Zonguldak maden işçisinin özelleştirmeye karşı 14 Temmuz günü yaptığı başlangıç niteliğindeki eylem, 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından ilan edilen OHAL sebebiyle Türkiye kamuoyunda çok fazla gündeme yansıyamadı. Eylemler asıl etkisini, TTK’nın da (Türkiye Taşkömürü Kurumu) içinde yer aldığı 100’den fazla kamu kurumuna ait varlıkların özelleştirilmesinin önünü açan maddenin, mecliste görüşülen son torba kanundan çıkarılmasında gösterdi. Bu maddenin tasarıdan çıkarılması Zonguldak maden işçisinin sayesinde oldu; işçilerin özelleştirmeye karşı yükselen sesinin daha da büyümesinden korktukları için bu maddeyi geri çektiler.
Fakat tehlike bütünüyle ortadan kalkmış değil. Özelleştirme maddesinin şimdilik geri çekilmesi özelleştirmenin tekrar gündeme gelmeyeceği anlamına gelmez. Kaldı ki, Karadon işletmesini özelleştirmeye yönelik adımlar, çok daha önceden, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’a göre atıldı. Yürürlükte olan bu kanuna göre, hükümet açısından TTK’nın özelleştirilmesinin önünde bir engel görünmüyor. Süreci, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın Karadon için gönderdiği yazıyla başlatmışlardı ve tekrar buradan devam ettirebilirler. Hatta bu adımı TTK’nın diğer müesseseleri için de atabilirler. Daha da önemlisi hükümet bu OHAL döneminde oldubittiye getirerek bir kanun hükmünde kararnameyle de özelleştirmeyi yeniden gündeme getirebilir. Gündeme gelen bir diğer konu ise; Türkiye Varlık Fonu kapsamında kurulacak bir şirketle TTK dâhil devletin sahip olduğu tüm enerji kurumlarının tek çatı altında toplanacağı ve bunun da özel şirket mantığıyla çalıştırılacağı.
Hükümet tekrar resmi bir belgeyle henüz harekete geçmemiş olsa da bütün bu ihtimaller aslında özelleştirmenin gündemden düşmediğini gösteriyor. Sendika yönetiminin Ankara’da yaptığı bürokratik görüşmelerin bir sonuç getirmediği ortadadır. Bu görüşmeler somut bir sonuç getirmediği gibi işçileri de atalete sürüklüyor. Sendika yönetimi bu noktada artık bürokratik görüşmeler yapmak yerine maden işçisini derhal eyleme hazırlamalıdır. Yönetim bunu yapmadığı takdirde, maden işçisi kendi taban örgütlenmesini vakit kaybetmeden kurmalı, bu örgütlenmeyi sağlamlaştırmalı ve sendika yönetimini de tabandan yapacağı baskıyla etkili eylemler yapmaya sürüklemelidir. TTK’nın özelleştirilmesini bir daha geri gelmemek üzere gündemden tamamen kaldıracak tek güç maden işçisinin kendisidir, örgütlü gücüdür, ortaya koyacağı kararlı eylemleridir.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Eylül 2016 tarihli 83. sayısında yayınlanmıştır.