17 Mart 2011, Perşembe
Halepçe ve Beyazıt katliamları İstanbul Üniversitesinde protesto edildi
Halepçe ve 16 Mart Beyazıt katliamları, İstanbul Üniversitesi önünde yapılan eylemlerle protesto edildi.
Beyazıt Meydanı'nda bir araya gelen Eğitim-Sen, 78'liler Girişimi, 16 Mart Platformu ve Devrimci-Demokrat Öğrenciler ayrı ayrı açıklamalar okudu. 16 Mart Platformu adına konuşan dönemin Dev-Genç başkanı Bülent Uluer, bu saldırının 3-5 ayakçı faşistin işi olmadığını, devletin, gençliğin devrimci mücadelesini engellemek için düzenlediği bir katliam olduğunu belirtti. Uluer'in ardından konuşan DİSK Genel Başkanı Tayfun Görgün ise siyasi iktidarın darbelerin ve derin devletin üzerine gittiğini söylediğini ancak 12 Eylül'e kapıyı açan bu karanlık saldırıyı ağzına bile almadığına dikkat çekerek "16 Mart katliamcılarının nasıl korunduklarını; o günkü polis şeflerinin yükseltilerek devlet katında nerelere getirildiklerini anlatamazlar. 16 Mart katliamının nasıl hasır altı edilmeye çalışıldığını ve bu hükümet döneminde de nasıl zaman aşımına uğratıldığını anlatamazlar." diye konuştu.
Öğrenciler adına yapılan basın açıklamasında da, katliamın sorumlularının cezalandırılmak bir yana ödüllendirildiği belirtilerek, "katliam emrini ise Alparslan Türkeş'in verdiğini açıklamasına rağmen Türkeş’e herhangi bir dava açılmadı. Mustafa Doğan hakkında bir arama emri bile çıkartılmadı ve de hiç yargılanmadı. Katliamın sorumlularından İstanbul Ülkü Ocakları Derneği yöneticileri 1997 MHP Milletvekili Mehmet Gül ve Mustafa Verkaya yakalanamadılar" denildi. Halepçe katliamından da söz edilen açıklamada, "Yaşadıkları coğrafyada sürekli inkar edilen ve asimile edilmek istenen Kürt halkı için devlet terörü siyasal coğrafyalar değişse de aynı kalmaktadır." ifadelerine yer verildi.
Eyleme DİP'li öğrenciler de destek verdi
Beyazıt Meydanı'nda bir araya gelen Eğitim-Sen, 78'liler Girişimi, 16 Mart Platformu ve Devrimci-Demokrat Öğrenciler ayrı ayrı açıklamalar okudu. 16 Mart Platformu adına konuşan dönemin Dev-Genç başkanı Bülent Uluer, bu saldırının 3-5 ayakçı faşistin işi olmadığını, devletin, gençliğin devrimci mücadelesini engellemek için düzenlediği bir katliam olduğunu belirtti. Uluer'in ardından konuşan DİSK Genel Başkanı Tayfun Görgün ise siyasi iktidarın darbelerin ve derin devletin üzerine gittiğini söylediğini ancak 12 Eylül'e kapıyı açan bu karanlık saldırıyı ağzına bile almadığına dikkat çekerek "16 Mart katliamcılarının nasıl korunduklarını; o günkü polis şeflerinin yükseltilerek devlet katında nerelere getirildiklerini anlatamazlar. 16 Mart katliamının nasıl hasır altı edilmeye çalışıldığını ve bu hükümet döneminde de nasıl zaman aşımına uğratıldığını anlatamazlar." diye konuştu.
Öğrenciler adına yapılan basın açıklamasında da, katliamın sorumlularının cezalandırılmak bir yana ödüllendirildiği belirtilerek, "katliam emrini ise Alparslan Türkeş'in verdiğini açıklamasına rağmen Türkeş’e herhangi bir dava açılmadı. Mustafa Doğan hakkında bir arama emri bile çıkartılmadı ve de hiç yargılanmadı. Katliamın sorumlularından İstanbul Ülkü Ocakları Derneği yöneticileri 1997 MHP Milletvekili Mehmet Gül ve Mustafa Verkaya yakalanamadılar" denildi. Halepçe katliamından da söz edilen açıklamada, "Yaşadıkları coğrafyada sürekli inkar edilen ve asimile edilmek istenen Kürt halkı için devlet terörü siyasal coğrafyalar değişse de aynı kalmaktadır." ifadelerine yer verildi.
Eyleme DİP'li öğrenciler de destek verdi