Tüm lise öğrencileri bu “Sınıf”a! Rakip değil, gel yoldaş olalım!
Lise bültenimiz Sınıf'ı indirmek için buraya tıklayın
Bu yıl yine sıralarımıza oturduk, sınıflarımızda yerimizi aldık. Hatta öğretim yılının ikinci dönemine geçmemize az kaldı. Kimimiz TEOG denilen sınavdan yeni çıktık ve lisede birkaç sene olsun rahatlayacağımızı düşünüyoruz, kimimiz ise bir kaç yıl pek de rahatlamayarak okuduktan sonra bu sefer üniversite sınavı için yarış atı misali hazırlanıyor. İster liseye yeni başlamış olalım, ister üniversiteye kapağı atmaya uğraşıyor olalım, lise sıralarında oturduğumuz süre içinde aynı sorunları yaşıyoruz. Sınavlarla, takdir olsun teşekkür olsun belgelerle, sözlü notlarıyla uğraşıyoruz; gençken yapılacak onca şey varken biz oturmuş test çözüyoruz! Bir de üstüne o kadar uğraşıyoruz, istediğimiz gibi nitelikli, bilimsel bir eğitim alamıyoruz.
Devletin elinde imkân yok desek, hayır! Bilim, teknoloji yetersiz desek, o da hayır! Biz mi yeterli bilgiye sahip değiliz? Yine hayır! İnsanlık binlerce yıllık serüveninde nice deneyimler edinmiş, nice keşifler yapılmış, bilim bunca ilerlemişken biz neden dört yılımızı özgürce tartışabildiğimiz bir ortamda bilimle, sanatla uğraşarak geçirmek yerine ezberlediğimiz bilgilerle sınavlara girip çıkıyoruz?
Çünkü bizi bu eğitim sistemine mecbur edenler, yeteneklerimize göre üretebileceğimiz şekilde eğitim alırsak, özgürce tartışırsak yapabileceklerimizden korkuyorlar! Bizler geleceği kuracak olanlarız, ama onlar bizi geleceksizliğe mahkûm ediyorlar! Mezun olunca kaçımız üniversiteye girebileceğiz? İleride iş bulabileceğimizin ya da bulsak da güvenceli bir işimizin olacağının garantisi var mı? Tek yaptıkları, bize ileride sistemin çarklarına adapte olabileceğimiz kadar bilgi verip, bizi toplumu değiştirecek “tehlikeli ve zararlı” düşüncelerden uzak tutmak!
Bir tarafta uzun saatler çalıştırılan, hakkı yenilen, aç kalan, yoksullaşan ve bazen Soma’da olduğu gibi ölüme gönderilen yüzlerce, işten çıkarılan binlerce işçiyi, emekçiyi; karşılarında da yıllardır insanların emeklerini sömürerek zenginleşen Sabancı gibi, Koç gibi patronlar olduğunu görmemizi istemiyorlar! Derste bize her gün beş işçinin patronların kâr hırsı yüzünden öldüğünü anlatıyorlar mı? Hayır! Onun yerine sürekli devleti haklı çıkartan bir tarih öğretiyorlar bize, unutmayalım diye bir de sınava sokuyorlar bizi.
Peki, biz bu dört seneyi sıralarımıza oturup, bize öğrettiklerini ezberleyerek mi geçiriyoruz? Bize dayatılan geleceksizliği kabul mü ediyoruz? Hayır! Soma’ya, Ermenek’e, Yatağan’a sırtımızı değil, yüzümüzü dönüyoruz! Kurtuluşumuzun bizi açlığa, yoksulluğa mahkûm eden bu kölelik düzenini yıkmakla geleceğini biliyoruz!
Bu kölelik düzenine, Berkin’in, Abdocan’ın, Ethem’in, nicelerinin, her gün ölen işçilerin faillerine karşı mücadeleyi büyütmek boynumuzun borcudur! Bu yüzden biz okullardaki sınıflarımızdan, toplumdaki sınıflara kıvılcım çakıyoruz. Lise bültenimiz Sınıf, yayın hayatına yeni başlıyor; ama biz biliyoruz ki söyleyecek sözümüz var. Sesini sesimize kat ki, daha yüksek çıksın sesimiz! Rakip değil gel yoldaş olalım; çaktığımız kıvılcım yangın olsun, sarsın dünyayı!