Devrim Hint alt kıtasının kapısını tekrar çaldı!

Devrim Hint alt kıtasının kapısını tekrar çaldı!

Varan üç! Hindistan’ın kuzey komşusu Nepal güçlü bir gençlik hareketiyle sarsılıyor. Kendilerine Z Kuşağı adını takan gençlik hareketinin günlerdir ülkeyi sarsan eylemleri sonucunda Maocu Başbakan Khadga Prasad Sharma Oli helikopterle sarayından kaçtı. Başka bakanlar sokaklarda kovalandı. En az 22, belki de 25 göstericinin polis tarafından öldürülmesine karşı kitleler Yüksek Mahkeme binasını, başbakanın evini ve Nepal Komünist Partisi adını taşıyan iktidar partisinin genel merkez binasını ateşe verdiler. Salı akşamından beri ülkeyi kimin yönettiği belli değil.

saray

Olayları bir fırtına haline getiren hükümetin bütün sosyal medyayı durdurması. Ama daha derinde çok ağır ekonomik koşullar yatıyor. Nepal dünyanın en yoksul ülkelerinden biri. On yıllarca krallık rejimini gerilla mücadelesiyle sarsan Maocu parti, krallığa son verilmesiyle birlikte barışçı tarzda parlamenter rejimin başına geçerek kapitalizmin yeni yönetici gücü haline geldi. Şimdi bu marifet sayesinde “Nepal Komünist Partisi” binası halk tarafından yakılıyor, Maocu başbakan saraydan helikopterle kaçıyor.

“Varan üç!” dedik. Çünkü “Hint alt kıtası” (“Indian subcontinent”) olarak bilinen, zaman zaman da “Güney Asya” olarak anılan coğrafi bölgede son üç yıl içinde başka devrim ve ayaklanmalar da yaşandı. Bunları izlemeye ve Türkiye’nin öncü işçilerine ve sosyalistlerine aktarmaya çalıştık. 2022’de korkunç bir ekonomik krizin pençesine düşmüş olan Sri Lanka’da ayaklanan işçi, emekçi ve yoksul kitleler aylarca süren bir mücadeleden sonra cumhurbaşkanını ülkeden kaçmaya zorlaşmıştı. Her ne kadar Sri Lanka burjuvazisi parlamenter ayak oyunlarıyla durumu kontrol altına almayı başarmış ve düzenin sürekliliğini sağlamış olsa da, kitleler bu düzene kolay kolay teslim olmadı. 2024’te yapılan seçimlerde o güne kadar son derecede düşük oy almış olan bir Marksist partinin lideri, seçimin ikinci turunda halkın oylarının çoğunluğunu alarak cumhurbaşkanlığını kazanacaktı. Tabii bu kapitalizmin krizini kendine Marksist diyen bir partinin yönetmesi anlamına geliyordu. Sri Lanka hâlâ İMF’nin pençesindeydi. Dolayısıyla, gidilecek yol daha uzundur. Belki de sonunda kazanan işçi-emekçi halk olmayacaktır. Ama mücadele devam ediyor.

2024’te Hint alt kıtasının bir başka ülkesinde daha büyük bir gençlik ayaklanması sonucunda ülkenin son derecede güçlü sanılan baskıcı kadın başbakanı, Margaret Thatcher’dan sonra Asya’da “Demir Leydi” olarak anılan Şeyh Hasina tasını tarağını toplayıp bölgenin süpergücü Hindistan’a kaçıyordu. Bangladeş’te de ayaklanma başarılı bir devrimle taçlanmadı. Öğrenci gençliğin önünü çektiği büyük ölçüde kendiliğinden bir isyanın sonucu olarak hükümetin devrilmesini, emperyalizmin ve burjuvazinin pek sevdiği, yoksul ailelerin kadınlarına dönük bir “mikro kredi” sistemi kurmuş olduğu için geçmişte Nobel’e layık görülmüş sözde demokrat Muhammed Yunus’un başa getirilmesi izledi, böylece bir yumuşak geçiş sağlanmaya çalışıldı.

Üç yılda üç ülkede halk hükümetleri tepetaklak deviriyor. Milyarlarca insanın evi olan, dünyanın en yüksek sayıda kent yoksulu ve yoksul köylüsünün yaşadığı Hint alt kıtası dünyanın büyük bir sarsıntıyla içine girdiği büyük krizde bir barut fıçısı.

Bu olaylarda gençliğin rolü çok belirgin. Bu konuya erkenden dikkat çektiğimizi de hatırlatalım.

Hindistan’ın güneyindeki ada ülkesi Sri Lanka, doğusundaki (eski adıyla “Doğu Pakistan”) Bangladeş ve kuzeydoğusundaki Nepal, gayya kuyusuna düşmüş durumda. Sıradaki ülkeleri sayalım: Doğuda (Bangladeş’in sırtında) Bhutan ve Myanmar var. Batı’da (aynen Bangladeş gibi) nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan büyük bir ülke, yani Pakistan var. Ve nihayet, çok yakında Çin’i geçerek dünyanın en büyük nüfusa sahip ülkesi haline gelmiş olan Hindistan var! Devrim kapıdan kapıya dolaşmaya devam edecek olursa sarsılan Hint alt kıtası değil Asya’nın tamamı olur!

(Kimileri Pakistan’ın kuzeybatı komşusu Afganistan’ı da Hint alt kıtası sayıyor. Öyle olup olmadığına karar verecek uzmanlığımız yok. Okurun dikkatini çekmiş olalım.)

Dünyanın en büyük Müslüman çoğunluklu ülkesinde de halk isyanı!

Nepal sokaklara dökülmeden önce, nüfusu bakımından Asya’nın üçüncü, dünyanın dördüncü, İslam âleminin ise birinci sırasında yer alan ülkesi Endonezya sokaklara çoktan dökülmüştü. Endonezya’nın kavgası ta Şubat başına gidiyor. Ciddi enflasyon ve işsizlikle aynı anda boğuşmakta olan ülkede yine gençlik ve en çok yoksul gençlik, Ağustos ayının son günü bir polis zırhlısı Asya ülkelerinin her birinde biraz farklı olan, kimi bisiklet çekçeki, kimi üçken taksi, hepsi derme çatma araçlar olan araçlardan birinin gencecik şoförünü katledince delilendi ve “güvensizlik güçleri” ile dev bir mücadele başlattı.

gençler

Endonezya’nın cumhurbaşkanı, Nepal’in kendini Maocu olarak anan başbakanıyla bütünüyle zıt bir geçmişten geliyor. Nepal’deki sözde komünist. Bu ise Endonezya’nın sömürgecilikten kurtuluşu mücadelesi sonucunda başa gelmiş olan Sukarno yönetimini 1965’te devirip bir milyon komünisti katleden bir karşı devrimin lideri Suharto’nun damadı. Tam adı Prabowo Subianto ama çoğunlukla ilk adıyla anılıyor politikada, Prabowo olarak. O Nepal’dekinden (ve daha önce Sri Lanka ve Banlgladeş’tekilerden) farklı olarak henüz düşmedi. Ama bu yazı yayınlanana kadar bakarsınız o da düşmüş!

Kısacası, Trump’ın işi zor. Siz siz olun, gözleri Amerika’dan hiç ayırmayın. Dün muhafazakâr Utah eyaletinde Trump’a çok yakın 31 yaşındaki bir önder adayının (Charlie Kirk) bir üniversitede üç bin kişilik bir topluluğa hitap ederken bir keskin nişancının kurşunuyla tamamen profesyonelce öldürülmesi, Amerika’nın korkunç gerilmesi demek. Bu, Amerikan devletinin içinde bir kanadın Trump’a son uyarısı da olabilir.

Yıllardır söyleyip duruyoruz: Dünya hızla büyük bir fırtınanın içine giriyor, bırakın Avrupa demokrasisi hayalleriyle oyalanmayı diye. İşte o dönem başladı. Kemerlerinizi bari şimdi bağlayın. Gelin yolu, fırtınayı, gayya kuyusunu tanıyan Marksist bilime küskünlüğünüzü bırakın, kemeleri hep birlikte bağlayalım.