İşçinin Ekonomisi: İşçi enflasyona nasıl ezdiriliyor?

Enflasyon 2020

Asgari ücretin açıklandığı toplantıda Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, zam oranının yüzde 21,56 olduğundan hareketle işçiyi enflasyona ezdirmedik dedi. Tabii TÜİK enflasyon oranını yüzde 14,03 olarak açıkladığı için bunu söylüyor. Peki bu resmi enflasyon rakamına kim inanıyor? Çarşıya pazara çıkıp da fiyatların bir sene boyunca sadece yüzde 14,03 arttığına inanacak bir kişi olabilir mi? Tabii ki olamaz. Aynı marketten aynı ürünleri Ocak ayında 85 liraya alan bir vatandaş aynı sepeti yine aynı marketten Ekim ayında 100 liraya doldurmuş. Faturalar ortada.

Gerçek enflasyon resmen açıklanandan çok daha fazla

Bu rakam sadece bazı temel gıda maddelerini kapsıyor diyelim. Bir grup akademisyen tarafından kurulan Enflasyon Araştırma Grubu, gerçek enflasyon oranlarını günlük fiyat değişikliklerini hesaba katarak ölçüyor ve buldukları sonuçlar çok çarpıcı. Son olarak Kasım ayı için TÜİK, TÜFE artış oranını (enflasyon) yüzde 2,3 olarak açıklarken söz konusu araştırma grubu aynı dönem için 3,43 arttığını ölçüyor. Pandemi döneminde tüketimdeki ağırlığı artan ve azalan kalemler hesaba dâhil edildiğinde bu artışın 4,03 olduğunu belirtiyor. Aynı araştırmalara göre, enflasyon sadece son üç ayda yüzde 10’a ulaşmışken 12 ay için yüzde 21,56 zam oranıyla işçiyi enflasyona ezdirmedik demek halkı aldatmaktan öte halkla dalga geçmektir. Bahsettiğimiz rakamlar 2020 yılına aittir. Peki 2021’de bizi enflasyon açısından nasıl bir dönem bekliyor? İki ucu pis bir değnekle karşı karşıyayız. Enflasyonun iktidarın politikalarıyla kontrol altına alınması zor gözüküyor. Ama olur da enflasyon azalmaya başlarsa bunun da bir bedeli olacak ve sermayenin iktidarı bu bedeli yine emekçi halka ödetecek.

Emekçi halkı sadece enflasyonla değil faizle de ezecekler

Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığından istifasıyla birlikte Merkez Bankasının başkanı da değişti ve Kasım’da 475, Aralık’ta da 200 baz puan olmak üzere iki defa üst üste faizde artışa gidildi. Hem Merkez Bankası hem de iktidar bu kararları enflasyonla mücadele programının bir gereği olarak savunuyor. Evet, iktidar bir enflasyonla mücadele politikası izliyor. Ama bu politika başarılı olsa dahi işçi ve emekçiler bundan fayda değil zarar görecek. Çünkü faiz artışlarının enflasyonu düşürmesi için gerçek enflasyonun üzerinde olması gerekir. Yani para sahipleri, enflasyon dolayısıyla Türk parasının kaybedeceği değerden daha fazla faiz almak isterler. Dolayısıyla faiz artışları devam edecektir. Faiz artışları enflasyonun ateşini söndürse de yüksek faiz ekonomiyi boğacak, yatırımları durduracak, hatta şirket iflaslarını beraberinde getirecektir. Zaten boğazına kadar borçlu olan hane halkı bu borçları çeviremez duruma düşecektir. Bunun sonucu ise işsizliğin artması, yoksulluğun daha da genelleşmesi ve derinleşmesidir. Enflasyon da faiz de döner ve en sonda işçi ve emekçi halkı vurur. Bunun sebebi siyasi iktidarın (bugün AKP ve müttefiklerinin yarı askeri istibdad rejimi) sermayenin iktidarı olmasıdır.  

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2021 tarihli 136. sayısında yayınlanmıştır.