DİP açıklaması: Tecriti kaldırın! Kürtçe’ye eşitlik ve özgürlük!
Bu topraklarda 1925’ten bu yana Kürtlerin inkârına, asimilasyonuna, imhasına dayanan bir politika izleniyor. Bu topraklarda 1984’ten bu yana on binlerce insanımızın hayatına mal olan bir savaş sürüyor. Bu topraklarda yaşayan milyonlarca insanın önder olarak gördüğü biri, Abdullah Öcalan, 13 yıldır bir ada hapishanesinin sağlık için tehlikeli koşullarında bütünüyle tecrit edilmiş durumda tutuluyor. Bu topraklarda, şimdi, 700’e yakın insan bütün bu sorunların biriken etkisi altında bedenini ölüme yatırmış bulunuyor. Onyıllardır zulmettiniz, 28 yıldır on binlerle insanın ölümüne yol açan bir inatlaşmayı sürdürdünüz, on üç yıldır bir halkı aşağıladınız. Bari şimdi, yüzlerce cana kıymayın! Adım atın! Açlık grevinin taleplerini yerine getirin! Tecriti kaldırın! Kürtçe’ye hak ettiği eşitliği ve özgürlüğü tanıyın!
Açlık grevlerine gözü yaşlı bir biçimde sadece bir insani dram olarak yaklaşmak son derecede yanlıştır. “Hayat ölümden üstündür” türü ucuz edebiyatla ele alınacak bir sorun değildir açlık grevleri. Evet, burada bir insani dram vardır, ama bu dramın ardında bir siyasi sorun yatmaktadır. Bu siyasi sorunu ne gözü yaşlı demagoji ile çözebilirsiniz, ne de hukuki veya tıbbi yöntemlerle. Kürt tutsaklar siyasi bir meseleye ellerindeki tek olanakla, bedenlerini haksızlığa siper ederek müdahale etmektedirler. Onlar hayat ve ölüm kelimeleriyle cambazlık yapanlara şöyle cevap vermektedirler: “Hükümetin ölüm siyasetini öldürmek için ölümü göze aldık. Biz, yaşamayı ve yaşatmayı uğrunda canımızı verecek kadar çok hissediyor ve seviyoruz.” Boş lafı bırakın, siyasi adımlar atın.
Atılacak siyasi adımlar hiçbir belirsizlik taşımıyor. Tutsakların sadece iki talebi var: Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Kürtçe’nin kullanımı üzerindeki kısıtlamalara son verilmesi.
Öcalan üzerindeki tecrit sorununun bir kısa vadeli bir de uzun vadeli iki boyutu vardır. Kısa vadeli sorun, Abdullah Öcalan’ın bir yıldan uzun süredir avukatlarıyla görüştürülmemesidir. Bu korkunç uygulama için koskoca devlet, “koster bozuk” gibi çocukların bile güleceği gerekçeler gösteriyor. Bu uygulamaya derhal son verilmesi gerekir! Çünkü Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi bir haktır. Kimse bu kadar uzun süre bütün toplumdan tecrit edilemez.
Uzun vadeli sorun ise şudur: Öcalan 13 yıldır bir ada hapishanesinde yatmaktadır. Bunun 11 yılı bütünüyle tecrit koşullarında geçmiştir. Yani Öcalan İmralı’da tek mahkûm olarak tutulmuştur. Bu kişi artık “terörist başı” edebiyatıyla aforoz edilmesi mümkün olmayan bir insandır. Kürt halkı için hiçbir zaman öyle olmamıştır. Ama şimdi devlet açısından da durumu bütünüyle farklılaşmıştır. Devlet Öcalan ile Türkiye’nin en büyük, en yakıcı sorununu çözmek için görüşmeler yapmak zorunda kalmıştır. Başbakan bu görüşmelerin bir daha yapılabileceğini daha yeni ifade etmiştir. Bu görüşmelerin yapılması gereklidir. Bu tür bir insanı, Türkiye topraklarında yaşayan milyonlarca insanın sahip çıktığı bir insanı bu koşullarda yaşatmak, sonra da “görüşme” yapmak mümkün değildir. Başbakan “gerekirse İmralı ile de görüşülebilir” diyor. Gerekmesi için daha kaç cenaze görmek istiyorsunuz? Tutsakların Öcalan’ın sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü konusundaki talebine kulak verin. Özellikle sağlığı ve güvenliği konularında güvence verin.
İkinci talep, zaten yerine getirilmesi en doğal taleplerden biridir. Mahkemelerin Kürtçe savunmaya olanak tanımaları, Türkiye mevzuatını bağlayan uluslararası mevzuat temelinde açıkça bir haktır. Hükümet mahkemelere talimat veremez gerekçesinin ardına sığınmayın. Başbakan BDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılması için yargıya “söylüyor” ama iş bu konuya gelince yargının bağımsızlığı gerekçesinin ardına sığınıyor. Bugüne kadar mahkemeleri bağlayacak tek maddelik bir yasa tasarısını neden meclise getirmediniz? Anadilinde eğitim ise çok temel bir haktır. Bunun da çoktan tanınmış olması gerekirdi.
Siyasi bir sorun siyasi yöntemlerle çözülmeli. Tutsakların talepleri koşulsuz kabul edilmeli. Hükümet “hayata dönüş” tarzı çözümleri aklından bile geçirmemeli.
Türk Tabipler Birliği’ne grevci tutsakların sağlık ihtiyaçları için her türlü olanak sağlansın!
Açlık grevcilerinin güvenliğine en ufak bir tehdit yöneltilmesin!
Abdullah Öcalan’ın tecridine son!
Kürtçe mahkemelerde savunma dili, eğitimde öğretim dili olarak kullanılsın!
Devrimci İşçi Partisi