Bolivya’da gerici darbeye karşı ortak mücadeleye!

DİP Bildirisi

Latin Amerika’nın, tarihi devrimlerle ve askeri darbelerle bezenmiş ülkesi Bolivya’da yeni bir gerici darbe gerçekleşti. 2006 yılından beri ülkeyi yönetmekte olan başkan Evo Morales devrildi. Latin Amerika’nın, özellikle de And Dağları bölgesinin yerli halklarının haklarını köklü biçimde ilerleten ve uluslararası politikada Venezuela’daki Chávez taraftarı hareketin Küba’dan sonra en önemli müttefiki olarak anti-emperyalist bir politika izleyen Morales, Bolivya’nın burjuvazisinin ve Latin Amerika finans kapitalinin tepkisini çekiyordu. Bu darbe, hem emperyalizmin kıta çapındaki hâkimiyetinin pekiştirilmesi bakımından, hem de yerli halkların haklı taleplerinin bastırılması bakımından gerici bir karakter taşımaktadır.

Darbenin gelişme tarzı bunu açıkça ortaya koyuyor. Genelkurmay, polis teşkilatının yöneticileri ve sağcı politikacılar, Bolivya’nın yerli halklarının düşmanı gerici kitleleri de harekete geçirerek birlikte ülkenin başkanı Evo Morales’in görevine son verdiklerini açıkladılar. Resmi kurumların darbe açıklamasının yanı sıra, Evo Morales’in, belediye başkanlarının ve diğerlerinin evleri kundaklandı, sendikacılara, yerli halktan sıradan insanlara saldırıldı, şiddet uygulandı, bir yerli kadın öldürüldü.

Bu gelişmeler karşısında Evo Morales istifa etti. Morales’in istifası, daha önce izlediği politika ile tutarlı. Morales, 20 Ekim’de yapılan seçimde dördüncü defa başkan seçilmişti. Ancak siyasi rakibi, eski cumhurbaşkanı Carlos Mesa ve taraftarları seçimde hile yapıldığını ileri sürerek ikinci turun yapılmasını talep etmek için sokaklara çıkmıştı. Bir başka sağcı politikacı Luis Fernando Camacho da gösterilerde büyük rol oynuyordu. Polis birçok şehirde sağcı göstericilerin yanında yer aldığında “demokrasi” talebinin rengi iyice belli olmuştu. İngilizce OAS, İspanyolca OEA olarak kısaltılan Amerika Devletleri Örgütü seçim hilesinin incelenmesi için girişimde bulununca Morales bu teklifi kabul etmişti. Oysa bu örgüt, içinde ABD’nin de bulunduğu, Latin Amerika’yı emperyalizmin ve Latin Amerika finans kapitalinin kontrolünde tutmak için kurulmuş gerici bir örgüttür. Bu yılın başında, Trump yönetiminin Venezuela başkanı Nicolas Maduro’yu devirmek için başlattığı harekete destek olan, başını Brezilya’nın faşist eğilimli başkanı Bolsonaro’nun çektiği gerici Lima Grubu da bu örgütün içinden çıkmıştır. Morales bu örgütün hakemliğini kabul ederek emperyalizmin yargısına boyun eğmeyi kabul edeceğini ilan ediyordu. OAS/OEA, yargısını Morales’in aleyhine verdi. Darbeciler de emperyalizm ve Latin Amerika finans kapitalinin onayını alır almaz harekete geçtiler.

Darbenin “demokrasi”yi savunduğu iddiası külliyen yalandır. Morales’in seçimde birinci olduğunu yadsıyan hiçbir odak yok. Bütün tartışma ilk turda seçilmek için yeterli oy alıp almadığıdır. Ancak Morales iddiaları görmezlikten gelmek yerine seçim hilesi konusunda araştırma yapılmasını kabul etmiştir. Dolayısıyla ne devrilmesinin gerekçesi olabilir ne de şimdi tutuklanması için yapılan girişimler haklı gösterilebilir.

Evo Morales, aynen müttefiki olduğu Venezuela yönetimi gibi, uluslararası solun ve Türkiye sosyalistlerinin çoğunluğunun iddiasına karşıt olarak gerçek bir sosyalist değildir. Latin Amerika milliyetçisi bir hareketin (Bolivarcılık) mensubudur. Bu yüzdendir ki, Morales darbe tehditleri karşısında Bolivya’nın, tarihi devrimci atılımlarla dolu işçi sınıfını ve köylülüğünü gerici kalkışmaya karşı seferberliğe çağırmamış, burjuvaziyle uzlaşmaya çalışmıştır. Bu emekçi sınıflar, daha 2003’te ve 2005’te ülkenin doğal gaz zenginliğinin emperyalizme peşkeş çekilmesine karşı ayağa kalkmış, başkenti ele geçirecek kadar ciddi bir devrimci kriz yaratmışlardı.

Bütün bunlara rağmen, Morales ve partisi MAS, yüzyıllardır ezilen yerli halkın haklarını savunduğu, emperyalizme karşı mücadele ettiği ve Küba ile dost olduğu için göreli olarak ilerici bir çizgiyi temsil eder. Morales’e karşı yapılan darbe, Trump yönetimi ile Bolsonaro önderliğindeki gerici Latin Amerika burjuva yönetimlerinin birlikte bu anti-emperyalist Latin Amerika cephesini çökertme girişimlerinin yeni bir adımıdır.

Bu nedenle sadece Latin Amerika solunun değil bütün dünyanın sosyalistlerinin ve anti-emperyalistlerinin aktif biçimde karşı çıkması gereken bir girişimdir. Devrimci İşçi Partisi, Türkiye’nin bütün sınıf mücadeleci sendikalarının, sosyalistlerinin, Marksistlerinin ve anti-emperyalistlerinin hep birlikte Bolivya’daki darbeye karşı tavır alması gerektiğini vurgular.

Şili, Ekvador ve Haiti’de en ileri ifadesini bulan Latin Amerika halklarının devrimci hareketlerini desteklemenin bir koşulu da emperyalizmin kıta çapındaki uysallaştırma politikasını yenilgiye uğratmaktır. Bugün burjuva milliyetçisi anti-emperyalizmi devirmeye girişen, yarın gerçekten sosyalizme yürüyen halklara karşı mutlaka savaş açacaktır.

Bolivya’daki darbeyi yenilgiye uğratmak üzere birleşik mücadeleye!

Kahrolsun emperyalizm! Kahrolsun Latin Amerika finans kapitalinin gerici politikaları!

Yaşasın Şili, Ekvador ve Haiti halklarının devrimci mücadelesi!

Yaşasın Latin Amerika’nın Sosyalist Birliği!

 

Devrimci İşçi Partisi

11 Kasım 2019