Salgın değil kapitalizm öldürüyor

Salgın değil kapitalizm öldürüyor

Salgına karşı ölüm kalım mücadelesi tüm dünyada virüsten çok kapitalist hükümetlere ve patronlara karşı veriliyor. İşçiler ve emekçiler dünya genelinde en hayati taleplerinin her adımında, bu öldüren sistemi ve baskı aygıtlarını karşılarında buluyor. Fırsatçı patronlar ve sermaye hükümetlerine, emekçiler mücadeleleriyle cevap veriyor.

 

Hindistan’da dev köylü eylemi

hindistan

Hindistan’ın köylüleri, Hinduların Müslümanlara karşı ırkçılığının temsilcisi faşist Narendra Modi hükümetine karşı ayakta. Hindistan’ın dört bir köşesinden on binlerce köylü (kimi 50 bin sayısını veriyor) ülkenin başkenti Delhi kapılarına dayandı. Polis çok sert birtakım yöntemlerle köylüleri durdurmaya çalışıyor. Ancak köylülerin gösterdiği direnç ve kararlılık karşısında zaman zaman barikatları kaldırmak, yürüyüşe izin vermek zorunda kalıyor. Ülkenin yüz milyonlarca küçük üreticisi de kendi eyaletlerinden ve bölgelerinden Delhi’ye yürümekte olan arkadaşlarına genel grevle destek veriyor. Birçok işçi sendikası da greve katıldı, sendika yöneticileri yürüyüş koluna desteğe gitti. Genel grevin 250 milyon işçi ve köylü tarafından desteklendiği söyleniyor. Bu, köylülerin Temmuz ayında yaptığı benzer bir eylemin devamı. Hindistan’da son altı ayda ülke çapında düzenlenen dördüncü büyük eylem aynı zamanda.

Hükümetin yakın dönemde çıkardığı bir yasa, devletin destek alımlarının dışında şirketlerin ve tüccarların yüz milyonlarca küçük işletme arasındaki rekabetten yararlanarak fiyat düşürmesine, köylünün emeğini yağmalamasına yol açıyor. Köylüler de bu yasanın geri çekilmesini, devletin destek için yaptığı alımlarda kararlaştırılan fiyatların, tarım şirketlerine ve tüccarlara da uygulanmasını talep ediyorlar. Hindistan Covid-19’da tam bir felaket yaşıyor. 9 milyon vaka, 135 bin ölü, ekonomide yıllık olarak % 10 küçülme beklentisi. Halk zaten bu felaketin içinde debelenirken bu ekonomik darbe bardağı taşıran damla oldu.

 

 

Filistin: “İşgalciler de savaş suçluları da defolsunlar”

Filistin

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun 19 Kasım’da Batı Şeria’yı ziyaretine karşı, yüzlerce Filistinlinin katıldığı gösteriler düzenlendi. Daha önce onlarca dışişleri bakanı İsrail’i ziyaret etmiş olsa da Pompeo, Batı Şeria’daki Filistin topraklarını yasadışı şekilde işgal eden Siyonist yerleşimleri ziyaret eden ilk dışişleri bakanı oldu. Ayrıca BDS (Boykot, Yatırımların geri çekilmesi ve Yaptırımlar) hareketine yönelik sözleri ve işgal altındaki topraklarda üretilen ürünlere “İsrail’de üretilmiştir” damgası basılacağını açıklaması Filistinlilerin öfkesini daha da artırdı. Ramallah yakınındaki El- Bireh kentinde bayraklarıyla toplanan Filistinliler İsrail işgalini lanetlediler, “Pompeo defol” sloganlarıyla ziyareti protesto ettiler.

 

Brezilya’da da Siyahi Hayatlar Değerlidir

Brezilya

19 Kasım’da Brezilya’nın Porto Alegre kentinde 40 yaşındaki João Alberto Silveira Freitas isimli bir siyahın öldürülmesi ülkenin birçok yerinde gösterileri tetikledi. Markette alışveriş yaptığı sırada çıkan tartışmadan sonra çağrılan güvenlik görevlisi ve markette alışveriş yapmakta olan mesai dışındaki bir askeri polisin siyahi adamı dışarı götürerek öldüresiye dövdüğü ortaya çıktı. Olay yerine çağrılan sağlık görevlileri geldiğinde ise adamın çoktan öldüğü anlaşıldı. Olaya dair görüntülerin yayılmasıyla Brezilya’nın birçok kentinde ırkçı cinayeti lanetleyen gösteriler düzenlendi. João’nun öldürüldüğü marketin önündeki gösterilere polis gaz sıkarak saldırdı. Faşist Bolsonaro’nun Başkan Yardımcısı Hamilton Mourão’nun olay sonrası Brezilya’da ırkçılığın olmadığını söylemesi ise öfkeyi iyice artırdı. Ülkede nüfusun %53’ü siyahlardan oluştuğu halde, kamuda görev alabilenlerin sadece %4,6’sı siyah. 2018 yılında gerçekleşen cinayetlerde ölen her 4 kişiden 3’ü siyah. Mourão’nun açıklamalarına rağmen ülkedeki ırkçı cinayetler ve özellikle yoksul siyahilerin yaşadığı gecekondu mahalleleri olan favelalardaki polis şiddeti fazlasıyla görünür.

 

Güney Afrika: Metal işçilerinden patronlara ültimatom

Güney Afrika

Güney Afrika Ulusal Metal İşçileri Sendikası (NUMSA) Ekim ayının sonunda yürüyüş ve gösteriler düzenledikten sonra daha önce anlaşma sağlanan %8’lik maaş artışını bir an önce uygulamaları için Otomotiv Yan Sanayi Derneği’ne (RMI) 14 günlük süre tanıdı. Otomobil işkolunun %40’ını temsil eden RMI taleplerini karşılamazsa tüm işkolunda greve gitmeyi gündeme alacaklarını duyurdu. NUMSA ve RMI bu yıl Ocak ayındaki toplu sözleşme pazarlıklarının ardından Eylül ayında başlayacak şekilde %8’lik maaş artışında anlaşmıştı.Kararın resmi gazetede yayınlanıp yürürlüğe girmesi gerekirken RMI, hükümetin arabulucu komisyonunun anlaşmayı onaylamasını engellemiş, süreci uzatmış, maaş zamlarını fiili olarak gasp etmişti.

 

Guatemala: Patronlara ve politikacılara değil, halka bütçe

guetamala

Guatemala’da henüz 10 aydır başkanlık koltuğunda oturan Alejandro Giammattei yönetimi karşısında halkın her geçen gün  artan memnuniyetsizliği, 2021 bütçesinin onaylanmasıyla doruk noktasına ulaştı. Giammattei yönetimi ve temsil ettiği sağcı Vamos partisinin sermaye yanlısı politikalarına karşı halkın öfkesi aylardır süren salgın ve sonbaharda art arda yaşanan kasırga felaketlerinin yarattığı yıkımla zaten katlanmış durumdaydı. Sağlık ve eğitime ayrılan bütçelerde yıllardır devam eden kısıtlamalara 2021 bütçesinde bir yenisinin eklenmesi, diğer taraftan yolsuzluklarla gündeme gelen vali ve bakanlıklara verilen bütçenin neredeyse iki katına çıkarılması, çocukların %49’unun kronik beslenme yetersizliği yaşadığı Orta Amerika ülkesinde siyasetçilere on binlerce dolar ek yemek bütçesinin kabul edilmesi halkın sabrını taşırdı. Polisin 21 Kasım’da gösterilere sert şekilde saldırmasına rağmen halk geri adım atmadı. Başkan Giammatei bütçeyi hâlâ geri çekmese de şimdiden hükümet içerisinde çatlaklar ortaya çıkmaya başladı. Bazı bakanlar başkanın istifasının gerekli olduğunu belirtirken sokaklarda tüm hükümet ve kongrenin istifasını talep eden sloganlar yankılanmaya devam ediyor.

 

Peru’da siyasi kriz ve halk isyanı: “Hepsi Gitsin”

Peru

Peru’da siyasi kriz ve halk isyanı: “Hepsi Gitsin”

Peru’da önceki başkan Martín Vizcarra’nın 9 Kasım’da parlamento tarafından görevden alınıp yerine yine yolsuzluğa batmış Manuel Merino’nun geçici başkan olarak atanması üzerine başlayan gösteriler, polisin saldırması ve Lima’da iki genci öldürmesi üzerine büyüyerek ülke çapında siyasi bir krize dönüştü. Merino’nun göreve gelmesiyle artan polis şiddeti karşısında halkın tepkisinin yarattığı baskılar sonucu, saatler içerisinde kabinedeki 18 bakandan 13’ü istifa ederken, nihayet göreve gelişinin beşinci gününde Merino da istifasını duyurdu. 16 Kasım’da Peru Kongresi Francisco Sagasti’yi geçici başbakan olarak atadı. Merino’nun istifası kutlanırken medyanın gösterilerin amacının Vizcarra’yı tekrar göreve getirmek olduğu algısı yaratma çabası “Ne Vizcarra Ne Merino, hepsi gitsin” sloganları atan Perulular tarafından boşa çıkarıldı. İstifanın mücadelenin ilk adımı olduğunu, gösterilerin talebini anayasayı ve çürümüş politik sistemi değiştirmek olarak ifade etmeye başladılar. 2021 Nisan’da yapılacak seçimlerde yeni anayasanın yazımının da halka sorulması çağrıları öne çıkmaya başladı. Yürürlükteki Peru anayasası, 1993’te diktatör Alberto Fujimori tarafından, devlet başkanının yetkilerini olağanüstü şekilde genişletmek amacıyla referanduma sunulmuş ve kabul edilmişti. Perulular ise ülkede onyıllardır yürütülen neoliberal piyasacı politikaların yarattığı derin adaletsizliklerin üzerine gidecek, eğitim, gıda, barınma ve çalışma gibi temel hakların tanınacağı bir anayasa talep ediyorlar.

 

Kolombiya: Halk sağcı hükümete karşı eylemlere devam ediyor

Kolombiya

Kolombiya’da polis şiddetine, ekonomik krize ve devam eden faili meçhul cinayetlere karşı merkezi sendikalar ve kitle örgütlerinin oluşturduğu Ulusal Grev Komitesi’nin çağrısı ile ülke genelinde bir eylem günü daha düzenlendi. 19 Kasım’da yüz binlerce Kolombiyalı, sağcı Iván Duque hükümetinin politikalarını ve yasadışı paramiliter grupların artan şiddetini protesto ettiler. İşçiler, köylüler, öğretmenler, öğrenciler, doktorlar, kadınlar, yerli halklar ve Afrika kökenli toplulukların katıldığı yürüyüşlerde halkın talepleri dile getirildi. Başkent Bogota’nın farklı yerlerinde Eğitim Emekçileri Sendikası (FECODE), ülkenin en büyük sendikalarından CUT, üniversite öğrencileri, doktorlar ve sağlık emekçileri ile beraber yakın zamanda barış anlaşması imzalanan ancak eski üyeleri öldürülmeye devam eden FARC’lılar da eylemler gerçekleştirdi. Başkentin yanısıra Catatumbo bölgesinde kır emekçileri, diğer büyük şehirler Medellin ve Cali’de de emekçi halk dev katılımlı yürüyüşler düzenledi. Ağustos 2018’de göreve gelen Iván Duque hükümetinin neoliberal politikalarını reddeden kitlesel eylemlerin en kapsamlısına ülke, geçtiğimiz yıl yine on binlerce insanın katıldığı 21 Kasım’da başlayıp haftalarca süren gösterilerde şahit olmuştu.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2020 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır.