Fransa’da 5 Aralık'ta genel grev

Fransa işçi sınıfı aylardır bu gün için hazırlanıyordu. Fransız burjuvazisinin örgütü MEDEF’in yıllardır talep ettiği ve MEDEF “tak diye emredince şak diye yapan” Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçirmek için kolları sıvadığı “mezarda emeklilik” yasasına karşı genel grevin başlangıç günü olarak 5 Aralık seçilmişti. Her garda toplantılar yapılıyor, her köşede bildiriler dağıtılıyor ve hemen her gün işçi sınıfının bir başka sektörü, bir başka bölüğü greve desteğini açıklıyordu. Beklenen gün geldi çattı ve 4 Aralık akşamından itibaren şalterler inmeye başladı, 5 Aralık günü ise Fransa’nın bütün önemli şehirlerinde sokaklar işçi sınıfınındı.

Elbette bu eylemlerin kalbi de Paris şehriydi. Eylem saati gelmeden önce dahi, Paris’in 6 büyük şehirlerarası garı başta olmak üzere çeşitli işyerlerinden grevin 5 Aralık sonrasına da uzatılması kararı gelmesi moralleri yükseltmişti. Patron kalemşörlerinin verdiği sayılar dahi grev gününün başarısını, daha kitleler sokağa dökülmeden evvel kanıtlamış durumdaydı. Fransa’yı birbirine ve komşu ülkelere bağlayan trenlerin neredeyse hiçbirinin işlemediği günde, TGV olarak anılan trenlerin yüzde 97’si çalışmazken, Fransız demiryollarında ise 5 Aralık sonrası dört gün de dahil olmak üzere çalışmayacak trenler için yolculara para iadesine başlamıştı. Dahası, Paris merkezini çevredeki yerleşim yerlerine, banliyölere bağlayan RER hatları da durma noktasına gelmiş, öğretmenlerin greve yoğun katılımı sayesinde tüm Paris’te 5 Aralık günü sadece 3 okul açık kalmıştı.

Bu şartlarda, öğlen 1’den itibaren, Paris’in gün içinde eksi biri gören soğuğunda kitleler toplanıp kortejlerini oluşturmaya başladılar. İnsan seli öyle bir hâl aldı ki, kitlenin arka kısımlarında bulunanlar yürüyüşe başlamak için saatlerce beklemek zorunda kaldı. Başlangıç noktası olan Gare du Nord’dan 2 kilometre uzaklıkta bulunan République Meydanı dolarken, başlangıç noktasında bulunan kortejler henüz yerinden kımıldayamamıştı bile!

Özellikle République Meydanı ve civarında eylemin ilk saatlerinde başlayan polis saldırısı saatlerce devam etti. Polis, kitleyi ikiye bölüp, meydandakileri kitlenin kalanından koparmak için çeşitli hamleler yapsa da her seferinde geri püskürtüldü. Polisin, eylemcileri gözaltına almak için çeşitli girişimleri de, Fransa’da pek alışılmadık biçimde kitlenin gözaltıları polisin elinden söküp almasıyla sonuçlandı. Yoldaşlarımızın da içinde bulunduğu Grev ve Direnişlerle Dayanışma Komitesi korteji de meydana girmeye çalışırken yoğun polis saldırısına maruz kaldı. Bu saldırılar sırasında polisin ateşlediği gaz fişekleri sebebiyle bir GDDK’lı elinden, bir diğer GDDK’lı ise omzundan yaralandı.

Polisin bütün saldırılarına rağmen yüzbinlerce işçi eylem güzergâhı doğrultusunda önce République Meydanına sonra da akşam saatlerinde, eylemin bitiş noktası olması öngörülen Nation Meydanına girmeyi başardı. Soğuğa ve saldırılara rağmen coşkusunu bir an dahi yitirmeyen yürüyüş aynı zamanda Fransa’nın da muhtemelen 1995 grevlerinden bu yana gördüğü en kitlesel eylem oldu. Sadece Paris’te 250 bin kişinin yürüdüğü öngörülürken, tüm Fransa’da bu sayının bir buçuk milyona ulaştığı hesaplanıyor. Bu büyük eylem ve grev günü, çok daha ileri gitmesi muhtemel olan bir mücadele dalgasının da başlangıcını oluşturuyor. Hemen hemen tüm kritik sektörlerin 5 Aralık sonrası greve devam kararı alması ve 10 Aralık’ta ikinci büyük eylemin yapılması kararıyla işçi sınıfı ile Fransız burjuvazisi ve Macron hükümeti arasındaki bilek güreşi başlamış oldu. Bu mücadelede elde edilecek bir zafer, tüm Avrupa’ya yayılacak büyük işçi mücadelelerini başlatacak ilk domino taşı olabilir.