Seçim yasalarını değiştirebilirler sınıf mücadelesinin yasalarını ise asla!

Seçim yasalarını değiştirebilirler sınıf mücadelesinin yasalarını ise asla!

Yeni seçim kanunu iktidar ve yandaşları tarafından “seçim barajını yüzde 7’ye indiren düzenleme” olarak lanse ediliyor. Akıllarınca 12 Eylül’ün getirdiği yüzde 10 barajını indirdiği için bu kanunun demokratikleşme yönünde bir adım olduğu izlenimi yaratmaya çalışıyorlar. Oysa durum tam tersi. AKP ve MHP bazı açılardan 12 Eylül cuntasından bile daha gerici, baskıcı ve eşitsiz bir kanun getirdi.

Herkese yasak Erdoğan’a serbest!

El çabukluğu marifetiyle cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulması en çarpıcı olanı. Seçim yasaklarıyla ilgili bölümden başbakan ibaresini kaldırdılar ama yerine sadece bakanlar yazıp cumhurbaşkanını eklemeyerek Erdoğan’ı yasaklardan muaf tuttular. Zaten halkın parasıyla Külliye’de AKP yemekleri düzenleyen, fiilen tüm devlet olanaklarını seçim kampanyası için kullanan Erdoğan’ın bu illegal ve gayrimeşru davranışına yasal kılıf oluşturmak istediler. İl ve ilçe seçim kurullarına en kıdemli yargıcın başkanlık etmesi zorunluluğunun kaldırılması ve kura yöntemine geçilmesi de tamamen, AKP’li yıllar öncesinden kalan yargıçları ekarte etmeye ve kendi dönemlerinde yargıç olan ve yükselen, ama daha “gerekçeli karar yazma yeterliliği”ne bile sahip olmadığı resmi Adalet Akademisi kararıyla tescil olmuş olan isimlerin görev almasını ve kritik kararlara imza atmasını hedefliyor. Ayrıca kura sisteminin kendisinin de bir istibdad rejiminin elinde her türlü hileye kapı açabileceği açıktır.

AKP ve MHP’nin eriyen oylarını kâğıt üstünde telafi etme çabası

Bunların dışındaki düzenlemeler ise AKP ve MHP’nin sürekli eriyen oylarını kâğıt üstünde değişikliklerle telafi etmeye, daha az oyla daha fazla milletvekili çıkarmaya yönelik. Ayrıca muhalefet partilerinin ittifaklarının da altına dinamit döşüyorlar. Milletvekili sayısı ittifakın oy oranına göre değil, ittifakta yer alan her partinin tek başına aldığı oy oranına göre hesaplanacak. Küçük partileri ittifaktaki büyük partinin listelerinde yer almaya itecek bir düzenleme bu. Millet İttifakı ile birlikte hareket eden siyasal İslam kökenli Saadet, Deva ve Gelecek Partisi seçmenlerinin CHP alerjisini kaşımaya yönelik bir ucuz hesapla karşı karşıyayız. Bunun ters teperek İYİ Parti’yi güçlendirmesi, böylece MHP’den bu partiye oy akmasına yol açması da mümkün.

Temsilde adaletsizlik

Yeni kurulmuş da olsa mecliste grubu bulunan partilerin 41 ilde örgütlenmeksizin, sadece bu gruba dayanarak seçime girme yeterliliği kazanması kuralı da seçim kanunundan çıkarıldı. Bu da AKP’nin kendi içinden yeni bir partinin daha çıkmasından ne kadar korktuğunu gösteriyor. AKP’nin ekonomide tam anlamıyla çuvallaması ve güç kaybetmesi iktidar değişikliği olasılığını arttırırken, fareler gibi gemiyi terk etmek için gözünü filikalara dikenler de çoğalıyor belli ki. Tüm bunlarla birlikte seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesi dahi demokratik değil anti-demokratik amaç ve niyetlerle gerçekleştirildi. İktidar cephesi, HDP’nin barajı aşması yönünde demokrasi kaygılarıyla ona verilen oyların, baraj tehlikesi azalınca başka partilere dağılabileceğini umuyor. Dahası diğer bütün düzenlemelerle birlikte düşünüldüğünde barajın indirilmesi temsilde adaleti yani daha fazla partinin meclise girmesini sağlamıyor, tam tersine bunu engelliyor.

Keyfi ve baskıcı yönetimde istikrar!

Kısacası istibdad rejimi, elindeki tüm güçleri kullanarak, polisi ve jandarmayı parti memuru haline getirerek, yasaları kendine doğru yontarak, yargıyı da kendinden taraf olacak şekilde işin içine sokarak 2023 seçimlerine hazırlanıyor. Böyle gidilecek bir seçimin adil bir seçim olmayacağı baştan bellidir. Ancak bu durumda emekçi halkın iradesinin sadece sandıklara oy atmaktan ibaret olmadığını hatırlamak zorundayız. AKP-MHP yanlarına ordunun üst kademesini de alarak yasaları değiştirip istedikleri manipülasyonu yapabilirler. Daha önce de yaptılar bunu, karşılarında “Anayasa Mahkemesine gideceğiz” demekten başka bir şey yapamayan, eli kolu bağlı, düzen muhalefeti var. Ama değiştiremeyecekleri şey sınıf mücadelesinin kâğıt üstünde değil hayatın içinde yazılmış, hiçbir despotun icazetine tabi olmayan yasalarıdır.
 

Şikeli seçimlere, zincirli meclise, figüran milletvekillerine hayır! Yasaksız barajsız seçimler! Zincirsiz Kurucu Meclis!

Düzen muhalefeti Anayasa Mahkemesine gitsin, basın açıklaması yapsın, her zaman yaptığı gibi top çevirsin! İşçi sınıfı ve emekçi halkımız kendi çıkarları, evinin geçimi, çocuklarının geleceği, ekmeği ve hürriyeti için fabrikalarda ve işyerlerinde hareketlenmeli, meydanlara inmelidir! Sınıf mücadelesinin meydanlarından sınıf siyaseti yükselmelidir. Düzen siyaseti işçi sınıfına zincirli meclise figüran seçmeyi dayatıyor. Oysa işçi sınıfı meydanların başrol oyuncusudur. İşçi sınıfı üretimden gelen gücüyle, emekçi halkı seferber etme yeteneğiyle zincirleri kırabilir, barajsız, yasaksız, eşit ve hür seçimlerle zincirsiz bir Kurucu Meclis’in yolunu açabilir. Devrimci İşçi Partisi, emekçi halkı çivisi çıkmış düzeni tamir etmeye değil bu düzeni değiştirmeye, sınıf siyasetine ve devrimci mücadeleye çağırıyor!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2022 tarihli 151. sayısında yayınlanmıştır.