Vekil mahdumuna hazır ol, emekçi çocuğuna kahrol!
Son on beş gün içinde yaşanan iki olay Türkiye’de polisin kime karşı itaatkar, kime karşı kindar davrandığını pek güzel ortaya koydu. Olayları kısaca hatırlayalım: Hatay’da bir AKP milletvekilinin oğlu, bir “mahdum bey”, polisin kendisine kötü davranmasına cevaben, karakoldaki bütün polis memurlarını mücrimler gibi duvarın önüne dizdirip suçluyu teşhis etti. İzmir’de minik bir trafik kazasını meydan savaşına çevirmeyi başaran polis, hedef gözeterek ateş etti, bir genci öldürdü, biri ölenin kardeşi olmak üzere üç genci de yaraladı.
Hemen okuyucunun dikkatini çekelim: Medya ilk olaya günlerce gazetelerin ilk sayfasının tepesinde fotoğraflar eşliğinde büyük yer verdi. İkinci olay ise bir tek gün ilk sayfanın altlarında yer aldı, sonra arkalara düştü. Sizce hangisi daha önemli bu iki olayın? Cevabınızı düzen medyasının tavrıyla karşılaştırın, medyanın sadece cibilliyetini kavramış olmazsınız, düzeni korumak bakımından nasıl bir işlev sürdürdüğünü de anlarsınız.
Ama esas konu medya değil, polis. Bakın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı iki genç. Birinin aslanlar gibi ensesi kalın mahdumu, burjuva çocuğu olmakla kalmıyor, AKP milletvekili oğlu. Polis onun önünde hazır ola geçmiş bekliyor! Öteki genç İzmir’in yoksul semti Limontepe’de oturan bir ailenin çocuğu. Ailenin hayatını nasıl kazandığını, hangi toplumsal sınıfa ait olduğunu bilmiyoruz. Burjuva medyası kasıtlı sınıf körlüğünü bu tür vakalarda da devam ettiriyor. “İşçi çocuğu öldürüldü” yazacak değil ya! Burjuva basını ne zamandan beri gerçeği yazmayı görev bildi? Ama Limontepe bize hemen anahtarı veriyor: Aile emekçi, hem de yoksulundan! Hangi burjuva ailesi Limontepe’de oturur?
Burjuva çocuğuna hazır ol, yoksul emekçi çocuğuna kahrol! İşte polisin ve bütün devletin sınıf karakterinin çarpıcı örneği size. Polis gaddarlığı aslında sınıf gaddarlığıdır. İlk anda itiraz edebilirsiniz. Diyebilirsiniz ki, vekil beyin mahdumu da kendisine kötü muamele yapılması dolayısıyla böyle hiddetlenip karakol bastı. Doğru. Polis bazen ölçüyü kaçırıyor. Ama herkes duymuştur da bilincine çıkarmıyor: Polis memuruna “Seni sürdürürüm ulan!” diye diklenen burjuvaları bilmez miyiz? Ve sürdürürler de! İşte ölçüyü kaçırıp burjuvalara ve temsilcilerine de horozlanan polis memurlarını ve amirlerini yola getiren toplumsal mekanizma!
Diyeceksiniz ki, ama mahdum bey medyada çok teşhir edildi. Demek ki, aslında burjuvaların da polis üzerinde böyle bir hakimiyeti olsun istenmiyor. Hayır. Bu olayda, birincisi, burjuvazinin iç siyasi bölünmesi işin içine karıştı. AKP’ye karşı propaganda fırsatını kaçırmadı Batıcı-laik burjuvazinin yayın organları. İkincisi de, “tamam, yapın ama böyle aleni yapmayın kardeşim!”. Böyle dendi bu kez burjuvazi içinde ölçüyü kaçıranlara. Sen polisi böyle suçlular gibi karakol duvarı önüne dizdirirsen yarın İzmir Limontepeli gence, sendikacıya, solcuya, Kürde nasıl haddini bildirir polis? “Polisin sınıf ayrımcılığını halkın gözüne sokmayın” deniyor!
İnsan hakları savunucularının da dikkatini çekelim. Onların amaçlarının yüce olduğundan kuşkumuz yok. Ama bakın en basit insan hakkı bile nasıl sınıfsal karakter taşıyor!