Van’da üçüncü deprem

Amaç açıktır. AKP Kürt coğrafyasını eline geçirmek istiyor. Bunun için kullanabildiği yer yolu deniyor. Kürt burjuvazisini kazanmaya çalışıyor. İslamcı hayır faaliyetlerine abanıyor. Devlet eliyle çamaşır makinesi, buzdolabı, televizyon dağıtıyor. Barzani’yi ve Barzaniciliği destekliyor. Hizbullah’a yeniden örgütlenme olanakları tanıyor. Bunların hiçbiri yetmeyeceği için de polisini ve mahkemeleri kullanarak gözaltına alıyor, tutukluyor, yargılamadan cezalandırıyor. Şimdi yerel seçimler yaklaşırken, BDP’nin güçlü belediye başkanlarını da pasifleştirmek istiyor.

 

Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesinin ilk ürünü Van’da (Wan) görüldü. İki depremin sarstığı ve boşalttığı bu ilde, Van merkezin belediye başkanı Bekir Kaya’nın yanı sıra, Özalp (Qelqelîya), Bostaniçi (Sixke), Başkale (Elbak), Edremit (Begir) ve Muradiye (Artemêtan) belediye başkanları ile bir dizi BDP il ve ilçe yöneticisi göz altına alındı. Halk durur mu? Başta belediye işçileri olmak üzere Van merkezde ve ilçelerde iş bırakıldı, yollar bloke edildi, kepenkler kapandı. Van halkı kendi iradesi ile seçtiği belediye başkanlarını geri istiyor.

Devlet Uludere’nin hesabını vermek yerine Uludere katliamından kurtulanları sorgulamaya başladı! Herhalde “ne cüretle kurtuldunuz?” demek istiyor! Van’da da yaşanan onca başarısızlığın, onca skandalin hesabını vermek gerekiyor daha. “Oturulabilir” raporu verilen otelin 9 Kasım 2011’deki ikinci depremde çökmesinin ve iki gazeteci ile bir Japon arama kurtarma uzmanının ölmesinin hesabı mesela. Van öyle bir durumdaki, devletin valisi, Van’daki en yüksek devlet görevlisi, Van’a “hayalet kent” adını takmıştı. İşte bu Van’da devlet hesap vermek yerine Van halkının seçtiği yöneticilerden kim bilir neyin hesabını soracak. Van’ın ve ilçelerinin belediye başkanları, Kürt coğrafyasında baskı altına alınan, hapse atılan nice BDP’li belediye başkanına ve altı milletvekiline ilave olmuştur. Kürt coğrafyasında halkın oyunu almak cezaevinde tutulmanın gerekçelerinden biri gibi görünüyor.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, depremden sonra Van’ı ziyaret ettiğinde, o derin mizah anlayışıyla çadırlarda kalanlara “Koskoca sarayda oturuyorsunuz, hiç gel dediğiniz yok” demişti. Şimdi anlaşılan o “saray”ları Vanlılara fazla gördü, polisine “bunları cezaevine yollatın da sarayların değerini bilsinler” diye emir vermiş!

Amaç açıktır. AKP Kürt coğrafyasını eline geçirmek istiyor. Bunun için kullanabildiği yer yolu deniyor. Kürt burjuvazisini kazanmaya çalışıyor. İslamcı hayır faaliyetlerine abanıyor. Devlet eliyle çamaşır makinesi, buzdolabı, televizyon dağıtıyor. Barzani’yi ve Barzaniciliği destekliyor. Hizbullah’a yeniden örgütlenme olanakları tanıyor. Bunların hiçbiri yetmeyeceği için de polisini ve mahkemeleri kullanarak gözaltına alıyor, tutukluyor, yargılamadan cezalandırıyor. Şimdi yerel seçimler yaklaşırken, BDP’nin güçlü belediye başkanlarını da pasifleştirmek istiyor.

Kürt halkı bugüne kadar bütün oyunları bozmayı bildiği gibi bu oyunu da bozacaktır.