Kürt çocuğu yaşamak için ne yapsın?
12 yaşında 13 kurşunla öldürüldü Uğur Kaymaz. Mardin Kızıltepe'de 2004'te. Devlet AİHM'ye yaptığı savunmada 12 yaşındaki Uğur'un dur ihtarına ateşle karşılık verdiğini iddia etti. Bu savunmaya göre 12 yaşındaki çocuğa sıkılan 13 kurşunu orantılı güç kullanımıydı. 2015'te Cizre'de askeri operasyonlar sırasında evine isabet eden patlayıcı mühimmatla can veren 13 yaşındaki Cemile'nin cenazesi sokağa çıkma yasağı yüzünden, bombardımana evin bahçesinde yakalanan 3 aylık Miray bebeğin cenazesi ise hastanede yer kalmadığından dondurucu dolaplarda bekledi.
2017'nin Mayıs ayında Silopi'nin Karşıyaka mahallesinde evlerinde yataklarında uyuyan 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan kardeşler, duvarlarını yıkarak içeri giren bir panzerin altında kalarak can verdi. Görgü tanıkları polislerin sarhoş olduğunu iddia ettiği de söyleniyor, valinin taziyeye gelip "kader" diye anne babayı teskin etmeye çalıştığı da... Sonuçta iki kardeş öyle ya da böyle devletin resmi görevlileri tarafından öldürülmüş Kürt çocuklarının arasına toprağın altına gittiler.
Kürt sorunu en temelde Kürdün eşit olma talebidir. Kürt, sadece Türk kardeşinin ne hakkı varsa onun da olsun istemiyor. Türkün başına gelmeyen benim de başıma gelmesin istiyor. Nitekim memleketin dört bir yanında bir dolu akıl almaz kaza yaşanıyor, reklam panoları insanların kafasına iniyor, insanlar açık bırakılan rögar kapakları yüzünden çukurlara düşüyor, çürük binalar kendi kendine yıkılıyor ama işte sonuçta polis panzeri başka yerdeki değil Silopi'deki evin duvarından giriyor. Ve bu insanlar kuru bir başsağlığından, kader diye avutulmaktan, soruşturma başlatıldı denerek baştan savılmaktan da fazlasını hak ediyor. Aşireti AKP'nin oy deposu olmadığında da Kürdün canına değer verildiğini hissetmesi için -hiçbir şiddet olayına karışmadığı halde tutuklanmış binlerce siyasetçinin olduğu bir Türkiye'de- en azından iki çocuğun ölümüne sebep olmuş panzerdeki polislerin gözaltına alındığını, tutuklu yargılandığını görmesi lazım değil mi?
Evin kapısından giren panzerden sorumlu polislerin amiri, siyaseten de sorumlusu olan Süleyman Soylu, her fırsatta bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşadığımızdan bahsedip duruyor. Laf güzel, ama bırakın bin yılı, bu devlet Silopi'li iki kardeşi 7 yıldan fazla yaşatmadı. Bu iki küçük kardeş, taş atmadı, hendek kazmadı, dağa çıkmadı. Bu iki kardeş yaşamak için ne yapmalıydı?