Fransa’da haysiyet eylemi

 

Paris’in belli başlı banliyö mahallelerinde nüfusun ezici çoğunluğunu Mağribi ya da siyahi, Fransa’nın eski sömürgelerinden göç etmiş kitleler oluşturur. Fransız polisi içinse, "cité" olarak adlandırılan bu mahallelere gidip terör estirmek adeta bir spor haline gelmiş vaziyette. Birkaç ay önce yapılan bir anket polislerin yarısından fazlasının, Fransa’daki göçmen karşıtı ön-faşist parti Ulusal Cephe’ye (FN) sempati beslediğini ya da oy vermeyi düşündüğünü ortaya koymuştu. Dahası, 2016 güzünde daha fazla yetki ve daha fazla bütçe için eylemlere başlayan polislerin yürüyüşlerine, FN militanı eski polislerin önderlik ettiği gözlemlenmişti.

İşte bu polis, 2 Şubat günü, nüfusunun çoğunluğu siyahi ve Mağribi yoksullardan oluşan, resmi adı La Rose-des-Vents olan fakat nüfusun büyük bir kısmı 3000 haneli sosyal konutlarda kaldığı için halk arasında 3000’ler mahallesi olarak bilinen bölgeye gelerek bir kez daha terör estirdi. Önce sokakta bulunan bir genci tokatladılar, sonra da onu savunmak için gelen Théo isimli, 22 yaşındaki siyahi bir gence ırkçı hakaretler ederek (özellikle, İngilizcede kullanılan “negro” kelimesinin Fransızca karşılığı denebilecek “bamboula” lafının polislerce sık sık tekrarlandığı olaya tanıklık edenlerce dile getiriliyor) saldırdılar. Sokaktan geçenlerin de videoya aldığı bu saldırıda, Théo’yu yere yatıran dört polis, önce bu gencin pantolonunu indiriyor sonrasında ise cop ile tecavüz ediyor. Türkiye’de alışageldiğimiz üzere, polislerin savunması bu tecavüzün “sehven” gerçekleştiği şeklinde. Polislerin yaptığı işlemlerin orantılılığını ve kanunlara uygunluğunu denetlemekten sorumlu olan IGPN adlı kurum ise, açtığı soruşturmayı hızla sonuçlandırarak yaşananlarda “kasıt” olmadığına karar verdi. Bizim topraklarda kavga bilinmeyen, yabancılık çektiğimiz bir şey değildir. Düşünün bir, nasıl bir itişme sırasında insan yanlışlıkla hasmının pantolonu indirip anüsünde on santimetre derinliğinde yaralar oluşturacak şekilde copunun kontrolünü kaybedebilir! Polisin siyahi gençlerin haysiyetini ayaklar altına alması yetmiyor, bir de utanmadan insanların aklıyla alay ediyor!

Son zamanlarda başta Adama Traoré cinayeti başta olmak üzere siyahilere yönelik birçok saldırı ile gündeme gelen polise siyahi gençliğin cevabı dört bir yanda patlak veren eylemler oldu. Önce Paris çevresindeki yoksul mahalleler, geceler boyunca polisle şiddetli çatışmaların yaşandığı eylemlere sahne oldu. 2005’teki isyanı hatırlatan görüntüler öyle bir korku yarattı ki, Cumhurbaşkanı Hollande Théo’yu hastanede bizzat ziyaret etti; olayın gerçekleştiği bölgenin sağcı belediye başkanı ise, Théo’nun örnek bir vatandaş olduğunu belirtme ihtiyacı hissetti!

Yoksul mahallelerinde başlayan eylemler, 18 Şubat Cumartesi günü Paris’in République meydanında gerçekleştirilen kitlesel bir mitingle ileri doğru bir adım attı. Güvenliğini “Siyahi Düşmanlığı Karşıtı Tugay” adıyla örgütlenen siyahi gençlerin aldığı eyleme insan hakları örgütlerinin yanı sıra çeşitli Fransız devrimci Marksist örgütleri de katıldı. İnsan hakları örgütlerinden konuşmacıların defalarca tekrarladığı “Polisleri genellemeyelim, biz barış istiyoruz” martavalları kitlenin ıslıkları ve yuhalamalarıyla kesilirken, Théo’nun bir arkadaşının son konuşmacı olarak söyledikleri, siyahi gençliğin hislerine tercüman oldu: “Bu tecavüzü gerçekleştiren polis Fransız devletinin silahlı koludur, arkasında Fransız devletinin yer aldığını biliyoruz, adalet yoksa barış da yok!”