Fethullah Gülen’in kefilleri
Bir an alçak darbe girişiminin sadece Fethullah Gülen taraftarlarının işi olduğunu kabul edelim. Yani bu, sadece Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin değil, artık Kılıçdaroğlu’nun da bizi ikna etmeye çalıştığı gibi Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki başka hiçbir gücün desteklemediği, yalnız ve tek başına FETÖ denen örgütün yapımı olan bir darbe olsun. Hulusi Akar’ın veya Hakan Fidan’ın açıklanamayan davranışlarını falan unutalım. Devlet ve muhalefet büyüklerimize inanalım. Diyelim ki, suçlu tek başına Fethullah Gülen’dir.
Bu adam gökten mi düştü? Bu adam yeraltında herkesten gizli faaliyet gösterdi, hiç kimseden destek almadan mı buralara geldi? Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi kitabındaki “gizli tarikat” türü bir yapının şefi ile mi karşı karşıyayız? Hepiniz buna karşı mücadele ettiniz de bu adam ona rağmen buralara geldi de şimdi hepiniz pek haklı çıkmışsınız gibi parmağınızla onu gösteriyorsunuz? O parmağın biraz da kendinize dönmesi gerekmez mi?
Genç kuşaklar 2013’ten bu yana Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen arasında doğan ağır gerilim ve mücadele dolayısıyla tam anlamayabilir. Fethullah Gülen denen bu adam Türkiye’de 40 yıldır politika yapıyor. Ve bu politikasında hayatının değişik aşamalarında düzen partilerinin siyasi yelpazesinin her noktasından destek almayı bilmiştir.
Bu adamın dünyanın dört bir köşesinde okulları var. Devlet yetkilileri, özellikle AKP döneminde yabancı ülkelere gittiklerinde bu okulları ziyaret ettiler, yöneticilerini tebrik ettiler, bağırlarına bastılar. Bu adamın Türkiye’de müthiş bir okullar ağı vardı. Dershaneleri bir aşamada kapatıldı, daha doğrusu özel okul haline gelmelerine izin verildi. Ama ne para kazandı bunlardan. Yurtları ve öğrenciler için düzenlenmiş evleri ünlüydü. Kimse için sır değildi. Hepsini burjuvazinin güçleri bağrına bastı.
Bu adamın müthiş bir medya ağı vardı. Gazeteleri, haftalık dergileri, televizyonları, yayınevleri vardı. Bu yayın ağına kimler kimler destek olmadı. Aydınları cezp etmek için kurduğu dernekler, birlikler vardı. Ünlü Abant toplantıları vardı. Oralardan geçmeyen mi kaldı burjuvazinin aydınları arasında?
Bu adamın Türkçe Olimpiyatları adı altında her yıl düzenlediği dev etkinlikler vardı. Ona katkıda bulunan, Fethullah Gülen’e saygılarını sunan, onu milli dava adamı olarak yücelten politikacı ve aydın az mıydı? Oralarda kimler kimler Necip Fazıl’dan, Mehmet Akif’ten şiirler okudu!
Bu adam, 2002’den 2011’e kadar tam bir uyum içinde AKP hükümetinin koalisyon ortağı gibi çalıştı. Bakanlık falan değildi onun için önemli olan. Gözünü eski derin devletin yerine dikmişti. Tayyip Erdoğan da onun bu ihtiyacını karşıladı eski derin devlete karşı kendini korumak için. Polis istihbarat, genel olarak emniyet teşkilatı, yargı ve bir ölçüde daha geriden de olsa Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenmesinin önünü açtı. Daha sonra aralarında gerilim başladığında Erdoğan kendini tutamayıp açıkça itiraf edecekti: “Bugüne kadar ne istediniz de vermedik?”
Kısacası, diyelim tek başına Fethullah Gülen yapmış olsun bu alçak darbeyi. Sizin bu adamın buraya gelmesinde rolünüzü unutacak mıyız sanıyorsunuz?
Hanginiz “tuvalete gitmiştim” diyebilir bilmeyiz. Fotoğraflarda, videolarda ebediyen tespit edilmiş durumda o adama verdiğiniz destek. Hepiniz oradaydınız!