Patron saldırıyor, yargı seyrediyor: Anayasal sendika hakkı gasp ediliyor! İşçiler Anayasal hakkı için direniyor!

Patron saldırıyor yargı seyrediyor Anayasal sendika hakkı gasp ediliyor! İşçiler Anayasal hakkı için direniyor!

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş’in yapmış olduğu üç başvuruda, yetki tespitine itiraz davalarında yargılamanın uzaması sebebiyle “sendika hakkının ihlal edildiğine” karar verdi. Bu karar Türkiye’de işçi sınıfının örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri bir kez daha gündeme getirdi. DİSK, Anayasa Mahkemesi kararlarını gündeme getirerek örgütlenme özgürlüğü ve sendika hakkı önündeki engellerin kaldırılması için DİSK Genel Merkezi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun yanı sıra DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Özkan Atar, DİSK YK üyesi Şükret Sevgener, DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu ve Nakliyat İş sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ile sendikaların yönetici ve üyelerinin katıldığı basın açıklamasında evrensel ve Anayasal bir hak olan sendika hakkının hem yasal hem de fiili engellerle kullanılamaz hale getirildiği vurgulandı.

DİSK’in Anayasal sendika hakkının gaspına karşı acil talepleri

DİSK adına basın açıklamasını yapan Arzu Çerkezoğlu patronların devletin işlemeyen ve işletilmeyen yargı sistemini de arkasına alarak yürüttüğü Anayasal hak gaspına karşı şu acil talepleri öne sürdü:

  • Anayasa’ya ve ILO sözleşmelerine aykırı anti-demokratik sendikal barajlar kaldırılarak örgütlenme özgürlüğünün ve sendikal hakların kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
  • 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve sendikal haklarla ilgili diğer mevzuat başta ILO sözleşmeleri ve normları olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı (GGASŞ) ile uyumlu hale getirilmelidir. GGASŞ’ye konan çekinceler kaldırılmalı ve GGASŞ kapsamında toplu şikâyet başvurusuna olanak tanıyan ilgili protokol onaylanmalıdır.
  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan olumlu yetki tespitlerine itirazın toplu iş sözleşmesi prosedürünü durdurmamasını sağlayacak yasal değişiklik derhâl yapılmalıdır.
  • Yetki tespiti için işyerlerinde referandum uygulanmalıdır.
  • Toplu iş sözleşmesi yetki tespitine itiraz için açılan yetki davalarında, yer bakımından yetkisiz mahkemelerde dava açılmasının önüne geçilmelidir.
  • Toplu iş sözleşmesi kapsamının genişletilmesi için mevzuatımızda yer alan “teşmil” mekanizması hayata geçirilmelidir.
  • Grev erteleme mekanizması bir grev yasağı mekanizmasına dönüşmüştür. Bu uygulama derhâl kaldırılmalıdır.
  • Anayasa Mahkemesi’nin grev ertelemeleri ve sendikal hak ihlalleri ile ilgili vermiş olduğu kararlar uygulanmalıdır.

Fabrikalarda ve işyerlerinde patron terörü var!

Patronlar işçileri işten çıkartmakla tehdit ederek, sendika üyesi olanları işten çıkartarak, baskı ve mobbing uygulayarak adeta işyerlerinde terör estirerek Anayasal güvence altında olan sendikalaşma hakkını gasp ediyor. Tüm bu yöntemler işe yaramadığında ve işçiler her şeye rağmen işyerinde gerekli yasal çoğunluğu elde edip sendikal yetki başvurusunda bulunduklarında ise bu sefer patron yetki itirazında bulunarak yeni bir saldırı dalgası daha başlatıyor. İşçiler bu saldırılara karşı hakkını aramak istediğinde “gidin hakkınızı mahkemede arayın” sözünün hiçbir anlamı yok. Çünkü mahkemeler makul sürede karar vermiyor. Mahkemeler uzadıkça uzuyor. İşçiler bu süre zarfında maddi ve manevi zorluklarla baş etmek zorunda kalırken patronlar hiçbir yaptırıma uğramaksızın işyerinde baskı ve mobbingi arttırarak kalan işçileri tehditle çalıştırmaya ve sömürmeye devam ediyor.

Sendikal yetki davaları yıllar sürüyor! Sendikal çoğunluğu alan işçilerin yüzde 24’ü toplu sözleşme yapabiliyor!

Birleşik Metal-İş sendikası hukuk dairesinin son 12 yılda gerçekleşen 146 yetki itirazını baz alarak yaptığı araştırmaya göre davalar ortalama 2 yıl 2 ay sürüyor. Bu süre patronların kasten yetkisiz mahkemeye başvurmaları sonucunda ortalama 3 yıl 6 aya kadar uzuyor. Bu davalar sürerken patronlar boş durmuyor ve bilhassa öncü işçileri hedef alan yeni işten çıkartmalarla işyerlerinde terör estirmeye devam ediyor. Aynı araştırmada sendikaların lehine kesinleşen 83 davadan sadece 20’sinde (yüzde 24) toplu sözleşme imzalanabildiği tespit ediliyor. Bu işyerlerinin birçoğunda, işçiler patronlar tarafından yapılan işten çıkartma saldırılarına direnişlerle, iş bırakma ve iş yavaşlatma gibi eylemlerle zaman zaman da fabrika işgalleriyle cevap vererek kırabiliyor. E-devletten bir tuşa basarak gerçekleşen sendika üyeliğiyle başlayan süren süreç toplu sözleşmeye sınıf savaşının muharebelerinden geçerek varabiliyor.

İşçiler e-devlette bir tuşa basarak değil, savaşarak sendikalı olabiliyor!

Bugün sınıf mücadelesinin gündeminde olan İstanbul Esenyurt’taki Tekgıda-İş sendikasında örgütlenen Perfetti işçileri tam olarak bu süreci yaşamakta. İşten atılan işyeri temsilcisi fabrika önünde direnirken işçiler uzayan mahkeme sürecinin sonuçlanmasını baskı ve mobbinge karşı mücadele ederek bekliyor. Yetki davaları yıllar içinde kesinleşmiş ve toplu sözleşme aşamasına gelmiş olan Kocaeli Gebze’deki Birleşik Metal-İş üyesi Mersen işçileri, İstanbul Tuzla’daki Selüloz-İş üyesi MKB Rondo işçileri ile Petrol-İş üyesi Tarkett ve İstanbul Hadımköy’deki As Plastik işçileri, İzmir Kemalpaşa’daki Özgıda-İş Lezita işçileri de halen sendikayı içine sindiremeyen patronların uzlaşmaz tutumları dolayısıyla greve çıkmış durumdalar. Patronlar tüm bu işyerlerinde uzun süren yetki davasını sendikal örgütlenmeyi zayıflatmak, öncü işçileri tasfiye etmek için kullandı. İşçiler yıllar boyu süren bir savaşın yaraları ve yıpranmışlığı içinde greve çıkarken patronlar grevi kırarak sendikalaşmayı engellemek için son saldırılarını hayata geçirmekteler. İstanbul Çatalca’daki Polonez işçileri de çoğunluğu elde etmiş olmalarına rağmen patronun hileli işlemlerle fabrika mevcudunu yükseltmesi nedeniyle sendikal yetki sürecini mahkemeye taşımak zorunda kaldı. Mahkeme sürecini saldırmak için değerlendiren patron 146 işçiyi işten çıkarttı. İşçiler tüm Türkiye’nin gündemine gelen kararlı bir direnişle Anayasal sendika haklarını savunuyorlar.

Sendikalar göreve! Anayasal sendika hakkını savunmak için birleşin!

DİSK’in basın açıklamasında Anayasal sendika hakkının gaspına karşı öne sürdüğü acil talepler sadece DİSK’in değil Türk-İş başta olmak üzere tüm konfederasyonların ortak talepleridir. Sendika fark etmeksizin tüm işçiler evrensel ve Anayasal haklarını kullanamaz durumdadır. Anayasal hakkı için direnen, grevde olan fabrikalarda işçiler farklı sendika ve konfederasyonlara üye olsalar da sorunları birdir, çözüm yolu da birlikte mücadeleden geçmektedir. Dolayısıyla DİSK’in ilan ettiği acil talepler için mücadele tüm konfederasyonların bir Birleşik İşçi Cephesi olarak ortak bir eylem birliği içinde hareket etmesini gerektirmektedir.