DİSK’in 17. Genel Kurulu gerçekleşti: Ekmek ve hürriyet için sosyal diyalog değil sınıf mücadelesi!
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in 17. Olağan Genel Kurulu “Yüzyılın emeği emeğin yüzyılı” sloganıyla 9-10-11 Şubat tarihlerinde Pendik Green Park Otel’de gerçekleşti. Genel Kurul’un ilk günü konukların konuşmalarına ve genel kurul boyunca görev yapacak komisyonların seçimine ayrıldı. DİSK delegesi işçilerin konuşmaları ve tartışmalar ikinci günde gerçekleşti. Son gün seçimlere ayrıldı. Yapılan seçimlerde Arzu Çerkezoğlu tekrardan genel başkanlık görevine seçilirken diğer yönetim kurulu üyeliklerine Dev Maden-Sen’den Tayfun Görgün (Genel Sekreter), Genel-İş’ten Remzi Çalışkan ve Şükret Sevgener, Lastik-İş’ten Alaaddin Sarı, DİSK Tekstil’den Kazım Doğan ve Birleşik Metal-İş’ten Özkan Atar seçildi.
Genel Kurul’un ilk gününde konuklar söz alarak konuşmalarını yaptılar. Uluslararası sendikal hareketten çok sayıda temsilci genel kurula katıldı. Özellikle Filistin Genel Sendikalar Konfederasyonu PGFTU Genel Başkanı Shaher Saed’in konuşması salondan yoğun alkış aldı ve “kahrolsun İsrail” sloganları atıldı.
Patron partilerinden işçiye dost olmaz! İstibdadı işçilerin birliği ve halkların kardeşliği ile yeneceğiz!
Siyasi partilerden, sendikalardan ve demokratik kitle örgütlerinden konukların konuşmaları içinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e özel bir yer ayrılmış olması dikkat çekti. DİSK için CHP’nin ana muhalefet partisi olmasından daha çok bir patron partisi olması önemli olmalıdır. Nitekim Özgür Özel salona yanında binlerce DİSK Genel-İş üyesinin patronu konumunda olan çok sayıda Belediye Başkanı ile girerek gövde gösterisi yapmıştır. Baş patron Ekrem İmamoğlu’nun mesajı ise kürsüden okunmuştur. CHP daha son seçimlerde, başını çektiği Millet İttifakı'nın programında pervasızca işçi sınıfının kırmızı çizgisi olan kıdem tazminatına dil uzatma cüreti göstermiştir. Erdoğan'la aynı dili kullanarak kıdem tazminatının “sosyal taraflarla diyalog” içinde gözden geçirilmesi adı altında sermayenin kızıl elmasını kendi programına almıştır. Bunlar sınıf sendikacılığı düşüncesiyle kurulmuş olan DİSK’in geleneğine yabancıdır ama son dönemde TÜSİAD’la, patronlarla ve patron partileriyle birlikte sosyal diyalog ve sınıf işbirliği politikası güden mevcut DİSK yönetimi için şaşırtıcı değildir.
CHP’nin ardından Dem Parti adına söz alan Sezai Temelli’nin konuşmasının Lastik-İş delegasyonu tarafından protesto edilmesi ise olumsuz bir tablo oluşturmuştur. Bu protestonun sınıf mücadelesiyle ilgisi olmadığı gibi işçilerin birliği ve halkların kardeşliği ile bağdaşmayan şovenist bir tutumdur. Zira aynı Lastik-İş yönetimi ve delegasyonu mevcut yönetimin sınıf işbirlikçi politikalarının ortağıdır. Bu konuda Dem Parti ve CHP’nin etkin olduğu Genel-İş yönetimi ile en ufak bir ayrılık yaşamamaktadır. DİSK yönetimini belirlenmesinde de bu iki sendikanın yönetimi her dönemde birlikte hareket etmektedir.
Devrimci İşçi Partisi'nden örgütlenme ve mücadele seferberliği çağrısı
DİSK kongresinin ilk gününde KESK, İstanbul Tabip Odası, TMMOB, Emek Partisi adına konuşmalar yapılırken Devrimci İşçi Partisi adına da Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek yoldaşımız söz aldı. Sözüne Filistin halkıyla dayanışmayı vurgulayarak başlayan Dölek, soykırımcı İsrail’in arkasında emperyalizmin ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu işbirlikçi istibdad rejimlerinin, kralların, şeyhlerin bulunduğunu söyledi. Levent Dölek işçi sınıfının mücadelesinin tüm ezilenlerin mücadelesi olduğunu, emperyalizmin ve faşizmin karşısında olduğunu belirttikten sonra işçilerin birliği olmadan halkların kardeşliği olamayacağını, halkların kardeşliği olmadan da işçilerin birliğinin sağlanamayacağını vurguladı. İstibdadın karanlığının üzerimize çöktüğünü fakat işçi sınıfının bu karanlığa teslim olmayacağını belirten Levent Dölek, aydınlığa ulaşmak için zincirli meclise veya hükümsüz kararlar veren mahkemelere değil Kavel’e, 15-16 Haziran’a bakmamız yüzümüzü işçi sınıfına dönmemiz gerektiğinin altını çizdi. Bu sözler salondan “karanlığa teslim olmayacağız” sloganlarıyla karşılandı. Patronların istibdad hükümetini arkasına alarak büyük bir saldırı taarruzuna hazırlandığını belirttikten sonra kıdem tazminatının gaspının da bu taarruz planının bir parçası olduğunu vurgulayarak kıdem tazminatının genel grevle savunulması gerektiğini söyledi. Bu sözlerin ardından salondan “kıdeme uzanan eller kırılsın” sesleri yükseldi. Türkiye’ye umudun da aydınlığın da işçi sınıfının mücadelesi ile geleceğini belirten Dölek, bu mücadelenin zafere ulaşması için bütün işçi sınıfını ve emekçi halkı bir örgütlenme ve mücadele seferberliğine çağırarak konuşmasını sonlandırdı.
Levent Dölek: Umut da aydınlık da işçi sınıfının mücadelesiyle gelecek! (DİSK 17. Genel Kurulu)
Diyalog değil mücadele
Kongrenin ikinci gününde delegeler söz alarak geçmiş dönemin değerlendirmesini yaptılar ve geleceğe dönük önerilerde bulundular. Son dönemde MESS’e karşı grev iradesini ortaya koyarak büyük kazanımlar elde eden metal işçilerinin örgütü Birleşik Metal-İş sendikasından Gebze 1 Nolu Şube Eğitim Sekreteri Alperen Erkoç ve Kocaeli Şube Başkanı Telat Çelik söz aldılar. Aynı zamanda 2020 yılında fiili grevle örgütlenen Chen Solar fabrikasının Baştemsilcisi olan Alperen Erkoç konuşmasına DİSK’in tarihinin diyalog değil mücadele tarihi olduğunu hatırlatarak başladı. Bugün DİSK’e üye olan işçilerin yasalara aykırı bir şekilde işten atıldıklarını, patronların ve istibdad hükümetinin DİSK’in örgütlenmesine sistematik bir şekilde engel olduğuna işaret etti. Bu uygulamaların karşısında DİSK yönetiminin TÜSİAD’a ve düzen partilerine raporlar sunmak dışında dişe dokunur hiçbir eylem yapmadığını ve mücadele yerine diyaloğu ön plana aldığını vurguladı. DİSK patronlarla örgütlenme özgürlüğü üzerine fikir alışverişi yaparken işçilerin durumunun her geçen daha kötüye gittiğini vurguladı ve işçilerin patronlardan fikir değil haklarını istediklerini belirtti. Patronların yarattıkları krizin faturasını işçilere ödetmek için büyük bir saldırı hazırlığı içerisinde olduğunu belirten Erkoç, bu saldırıdan işçi sınıfının zaferle çıkması için DİSK’in sınıf bağımsızlığını ve sınıf mücadelesini esas alarak diğer konfederasyonları da harekete geçirerek büyük bir mücadele örgütlemesi gerektiğini söyledi. Metal işçilerinin MESS’e karşı verdiği mücadele ile yolu gösterdiğini belirterek DİSK’te de bu anlayışın hâkim olması gerektiğini savundu.
Birleşik Metal-İş delegesi Alperen Erkoç (DİSK 17. Genel Kurul): Sosyal diyalog değil sınıf mücadelesi!
Birleşik Metal-İş sendikası Kocaeli Şube başkanı Telat Çelik ise hükümetin grev yasaklarına rağmen yürütülen Bekaert ve Schneider grevlerinin önemini vurgulayarak önümüzdeki dönemde de açılan bu yoldan ilerlenmesi gerektiğini belirtti. Daha sonra söz alan birçok delege de DİSK yönetiminin işçilerin sorunlarını sadece düzen siyasetçileri ile görüşerek çözmeye çalışmasını eleştirerek DİSK’in yüzünü geleneklerine uygun bir şekilde işçilere dönmesi gerektiğini vurguladılar. Delege konuşmalarının sonuna doğru söz alan Birleşik Metal-İş sendikası Genel Başkanı Özkan Atar da önümüzdeki dönemde özellikle sendikal hakların önündeki engellere ve vergi adaletsizliğine karşı Türkiye çapında üretimden gelen gücün kullanılması ve gerekirse genel grev ile işçi sınıfının gücünü göstermesinin gerektiğini vurguladı. Sendika yöneticilerinin gerekirse bedel ödemeyi de göze alması gerektiğini söyleyen Atar, işçi sınıfının mücadelesinin aynı zamanda bu adaletsiz düzene son vererek sosyalizm yolunda yürümek olduğunu belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Nakliyat-İş sendikası adına Ali Rıza Küçükosmanoğlu DİSK’in mücadele örgütü olduğunu vurgulayan ve NATO’ya ABD ve AB emperyalizmine karşı mücadelenin önemini öne çıkaran bir konuşma yaptı. DİSK yönetiminin yönelişini eleştiren Nakliyat-İş ayrıca DİSK Genel Başkanlığı için bir forklift operatörü kadın işçi olan Muzaffer Çetin’i aday gösterdi.
Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı DİSK yönetiminin belirlenmesinde tüm sendikaların fikrinin alınmamasını, barajlar dolayısıyla toplu sözleşme yapamayan ama çok zor koşullarda varlıklarını sürdüren sendikaların yalnız bırakılmasını eleştirdi. Enerji-Sen ve Dev-Turizm İş adına yapılan konuşmalarda da DİSK yönetimine yönelik eleştiriler öne çıktı.
MESS’i sarstık sıra istibdada meydan okumakta
Türkiye’de istibdad başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilen kesimleri baskı altına almış durumda. İstibdadı yenerek memlekete hürriyeti getirebilecek tek güç ise işçi sınıfı. Bu gerçek hayatın içerisinde kendisini gösteriyor. İstibdad bir yandan grevleri yasaklıyor bir yandan depremzede Hatay halkının seçtiği milletvekili Can Atalay’ı anayasaya aykırı bir şekilde hapiste tutuyor. Can Atalay’ın tutukluluğunun hak ihlali olduğunu belirten Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmıyor. Zincirli meclis ise istibdadın bu keyfi uygulaması karşısında eli kolu bağlı kalmakla yetinmiyor, Hatay halkının oylarıyla seçtiği Can Atalay’ın milletvekilliğini geçersiz bir hahkeme kararıyla düşürüyor.
İstibdad rejimi aynı şekilde grev yasaklarını anayasaya aykırı bulan Anayasa Mahkemesi kararını da uygulamıyor. Fakat işçi sınıfı Bekaert ve Schneider’de grev yasaklarına karşı fiili grevlerle haklarını savunuyor ve hürriyete giden yolu herkese gösteriyor. İşte DİSK Genel Kurulunun önemi de burada yatıyor. DİSK’in içinde sosyal diyalog ve sınıf mücadelesi eğilimleri bir arada bulunuyor. DİSK yönetiminde ağırlık sosyal diyalog anlayışında gibi gözükse de tabandan yükselen sınıf mücadeleci eğilimler umut vermektedir. “İşgal, grev, direniş” sloganını benimseyen ve hayata geçiren, istibdad rejimi, MESS ve sarı sendikanın dayattığı düzeni derinden sarsan metal işçileri, önümüzdeki dönemin mücadelelerinde de öncü rol oynamaya adaylar. Orta Vadeli Program ile AKP iktidarıyla birlikte işçi sınıfına saldırmaya hazırlanan patronlara karşı DİSK, işçi sınıfının kazanılmış haklarını savunmak, ekmek ve hürriyet mücadelesini büyütmek için örgütlenmek zorunda. Bunun için de artık patronlarla ve patronların siyasi temsilcileriyle diyalog kurmak yerine sınıf mücadelesini ve sınıf bağımsızlığını esas alarak hem işçi sınıfının saldırı altındaki kazanılmış haklarını savunmak hem de istibdadı yenecek mücadelelere öncülük etmek zorundadır. Her zaman söylediğimiz gibi hürriyet örgütlü işçilerle gelecektir!