Metal işçisi arkadaş! Ekmek ve hürriyet için kaderini eline al!
MESS grup sözleşmesinde, patronların sefalet dayatmasına karşı alınan grev kararları metal işçileri için ücret pazarlığının ötesinde bir anlam taşımaktadır. Grev kararı metal işçisinin ekmek ve hürriyet için ortaya koyduğu iradedir. Bir mücadele çağrısıdır.
Geçmişe bakarak değil geleceği görerek hareket etmeliyiz!
Pazarlıklar belli bir noktaya geldi. Rakamlar, oranlar, enflasyon tahminleri havada uçuşuyor. Ellerimiz şaltere uzatıyorken, kaderimizi ellerimize alacakken, bir anda avcumuzun içinde hesap makinelerini bulduk. Neyi hesaplıyoruz? Toplayıp, çıkartıp, çarpıp, bölüp bulduğumuz rakamları neye göre değerlendiriyoruz? Sermaye ve iktidar sadece geriye bakmamızı istiyor. Çünkü geriye baktığımızda ve sözleşmeyi, pazarlıkta ortaya konan rakamları bu şekilde değerlendirdiğimizde ücretlerimizdeki artışı görüyoruz. Oysa geleceğe bakmalıyız. Geleceğe baktığımızda enflasyonun hız kesmeyeceğini, ücretlerimizin alım gücünün eriyeceğini, kazançlarımızın değil kayıplarımızın artacağını göreceğiz.
Sermaye ve iktidarın ucuz emek cennetine hayır!
Bugünkü iktidar sermayenin iktidarıdır. İzlediği politika ihracatçı sermaye için, yani dolarla avroyla malını satıp, o malları üreten işçiye Türk lirası ile ödeme yapan patronlar için işgücünü ucuzlatmaya yöneliktir. Bu politika en başta metal işçisini, en çok MESS grubundaki işçileri vurmuştur. Sendikaların taslakları ilk açıklandığında dahi yetersizdi. Türk lirası pul olunca taslaklar da işçinin gerçeğinden iyice uzaklaştı ve metal işçisi her yerde haklı olarak revizyon istedi. Tam bu aşamada açıklanan enflasyon rakamları bir kez daha kafaları karıştırdı. Sermaye ve iktidar, (ve sendika bürokrasisi) 6 aylık yüzde 30-40 arasında olacağı anlaşılan enflasyonu “ek zam” olarak algılamamızı istiyor. Oysa enflasyon “ek zam” değil “ek kayıp” demektir.
Resmi olana değil gerçek enflasyona bak! Zam yok hırsızlık var!
İşçiye yapılacak olan enflasyon zammı “resmi” enflasyona göre olacak. İşçinin alım gücü ise çarşıda pazarda, faturalarda, kira artışlarında karşı karşıya geldiğimiz “gerçek” enflasyon oranında eriyecek. TÜİK’in açıkladığı ama AKP, MESS ve bazı sendika bürokratları dışında kimsenin inanmadığı resmi enflasyon yüzde 36, gerçek enflasyon ise yüzde 80! Aradaki fark kaybımızdır. Cebimizden çalınandır ve çalınacak olandır! Resmi olana değil gerçek olana, geçmişe değil geleceğe baktığımızda hakikat tüm açıklığıyla ve netliğiyle karşımızdadır.
Gerçeği görmek yetmez gerçeğin kavgasını vermek gerek!
Metal işçisi bu gerçeği görüyor. Metal işçisine ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar. Bize “sen hakkını alamazsın sermayenin verdiğine razı olacaksın” diyorlar. Razı gelmezsek iktidarın grev yasağını, polisin jandarmanın sopasını karşımıza çıkarıyorlar. Sömürü çarklarını işte böyle döndürüyorlar. Yani gerçeği görmek yetmiyor. Gerçeği görüp, gerçeğin kavgasını vermek gerekiyor.
Grev metal işçisinin gerçeğidir! Metal işçisinin yolu Kavel’in yoludur!
Grev işte bu yüzden metal işçisinin gerçeğidir! Grev, yüzdeler, ikramiyeler vesairenin kavgası değildir grev işçinin kendi kaderini kendi eline alma iradesidir! Bugün ya da yarın, bu irade er ya da geç hayata geçmeden, Kavel işçilerinin yolundan giderek grev hakkını grev yaparak kazanmadan sermayenin ve iktidarın dayatmalarını kırmak mümkün olmayacaktır.