MESS’in sefalet dayatmasına karşı ayrı gayrı yok işgal grev direniş var!
MESS grup toplu iş sözleşmesinde altmış günlük müzakere süreci her zaman olduğu gibi yine MESS’in dayatmacı tavrı sonucunda anlaşma olmadan sona erdi. Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Öz Çelik-İş sendikaları ile MESS arasında uyuşmazlık tutanağı tutuldu. İlk altı ay için yüzde 35 zam öneren MESS, birçok maddede de mevcut kazanılmış hakları geriye götürecek tekliflerde bulundu. Bir kez daha metal işçilerinin her bir kuruşu söke söke almak zorunda olduğunu gösterdi.
Kazanılmış haklarımızın her biri kırmızı çizgidir!
Hakları geriye götürecek MESS teklifleri arasında üç yıllık sözleşme var. Oysa iki yıllık sözleşmelere bile metal işçisinin ücretinin asgari ücret seviyesine gerilemesine yol açıyor. Ayrıca denkleştirme gibi esnek çalışma düzenlemelerinin toplu sözleşmeye dahil edilmesini teklif etti. MESS, bunlara ek olarak metal işçilerinin yıllardır eş ve çocuklarını da kapsayacak şekilde genişletilmesini talep ettikleri tamamlayıcı sağlık sigortası maddesinin sözleşmeden tamamen çıkarılmasını önerdi. Her yıl milyarlarca lira kâr eden ve yine de doymak nedir bilmeyen metal patronları her zaman olduğu gibi işçilerin kazanılmış haklarına saldırmayı hedefliyorlar.
MESS grev yasaklarına ve sendika ağalarına güveniyor
MESS’in yaptığına teklif denemez. TÜİK’in, gerçeği hiçbir şekilde yansıtmayan altı aylık resmî enflasyonu yüzde 30 olarak açıkladığı yerde yüzde 35’lik zam teklif etmek teklif değil olsa olsa hakarettir. MESS’in bu pervasızlığının en büyük dayanağı grev yasaklarında rekor üstüne rekor kıran AKP iktidarına duyduğu güvendir. MESS sadece iktidara değil aynı zamanda 12 Eylül sonrasında Koç’un kendi elleriyle büyüttüğü Türk Metal sendikasına da güveniyor. Ama MESS’in güvendiği sendika ağaları 2015’teki “metal fırtınanın” rüzgarını hala enselerinde hissediyorlar. Bugün de Türk Metal üyesi metal işçilerinin tabandan yapacağı baskı ne kadar güçlü olursa MESS’in dayanaklarından biri o kadar güçsüzleşecek, Türk Metal’in sendika ağalarının işçiyi satması o kadar zorlaşacaktır.
Grev yasaklarına güvenenlere karşı yolumuz Kavel’in yoludur! Bekaert ve Schneider işçilerinin yoludur!
Türkiye’de grev hakkı verilmemiş, alınmıştır. 1963 yılında Kavel işçilerinin fiilî greviyle, grev hakkı kazanılmış ve yasalara yazdırılmıştır. Bugün metal işçilerinin grev yasaklarına karşı hem köklü bir mücadele geleneği hem de halen yürürlükte olan birçok yasal dayanağı mevcut. Bunlardan bir tanesi Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 2015 yılındaki MESS grevinin ertelenmesini “anayasa ile güvence altına alınan sendika hakkının ihlali” olarak nitelediği ve hükümeti Birleşik Metal-İş sendikasına tazminat ödemeye mahkûm ettiği kararı. Ama bundan daha önemlisi, son bir yıl içerisinde metal işçilerinin fiilî olarak grev yasaklarına karşı verdiği mücadeleler bugün sınıf kardeşlerine yol gösteriyor. Geçtiğimiz Aralık ve Ocak aylarında önce Bekaert işçileri daha sonra da Schneider Enerji işçileri hükümetin grev yasağı kararnamelerini çöpe attılar. Bekaert işçileri 18 gün boyunca hükümetin yasaklarına rağmen grevlerine devam ettiler ve kazandılar. Schneider’de de yasağa rağmen devam eden bir günlük grev kazanımla sonuçlandı. Bugün de her MESS fabrikası yeni Kavel olmaya hazırlanmalıdır. Metal işçilerinin yolu Kavel işçilerinin, Bekaert ve Schneider işçilerinin yolu olmalıdır.
Grev komiteleri ile greve hazırlanalım! MESS’i ezelim, hakkımızı alalım!
Hakaret niteliğindeki bu teklif ile MESS’in müzakere ile dize gelmeyeceği bugün tekrar anlaşıldı. Metal işçileri her kuruşu mücadele ederek söke söke almak zorunda. MESS bu kavgada grev yasaklarına güveniyor. Grev hakkının Kavel fabrikasında işçi sınıfı tarafından söke söke kazanıldığından, son bir yılda Bekaert ve Schneider fabrikalarında grev yasaklarına rağmen grev yaptığından haberi yok gibi davranıyor. Metal işçilerinin karşısına grev yasağıyla gelmeye cesaret ederlerse her fabrika Kavel olmalıdır. Sefalet dayatmasına, grev yasaklarına karşı hakkımızı söke söke almak için tek yol MESS’in anladığı dilden konuşmak ve fabrikalarda işgal, grev, direniş sesini yükseltmektir!
Fabrikalar işgal, grev, direniş sesleriyle inlerken bu çıkan sesin altı doldurulmalıdır. Fabrikalarda bir an önce grev komiteleri kurulmalı ve hem yasal hem de fiili meşru grev konusunda eğitimler başlamalıdır. Sendikaların grev fonları MESS grevi için seferber edilmeli, gerekli görüldüğü taktirde bugünden dayanışma kampanyaları örgütlenmelidir. Önümüzde büyük bir kavga bizleri bekliyor. Bu kavgadan zaferle çıkmak için bugünden hazırlanmalı, sendikalarımızı bu doğrultuda harekete geçirmeliyiz. MESS’i ezelim, hakkımızı alalım!