Metal Fabrikalarından Haberler - Temmuz 2023

Smart Solar Görsel

Mücadelenin meyvelerini alıyoruz. - Gebze Smart Solar’dan bir işçi

Dostlar merhaba. Ben Smart Solar fabrikasında çalışan bir işçiyim. Smart Solar fabrikasında ilmek ilmek ördüğümüz mücadelemiz, işgalimiz, direnişimiz şimdi meyvesini vermeye başlıyor. Patronun haklı mücadelemize mahkemelerle direnmesi, yılları bulan sendikal dava sürecimiz lehimize sonuçlandı ve Toplu İş Sözleşmesi masası oluşturuldu.

Tüm mücadelemiz biz işçilerin baskı ve mobinge karşı daha insanca bir çalışma ortamı, düşük ücretlere karşı daha iyi bir ücret ve hakkını arayanın kendisini kapının önünde bulduğu bir fabrikadan aradığı hakkı bulduğu bir fabrikayı var etmekti.

Tabii ki bugün verdiğimiz mücadelenin meyvesini aldıysak bu zorlu süreçlerden tek bir arkadaşımızı dahi geride bırakmadan mücadele etme kararlılığımızdandır. Bu kararlılığı 600’e yakın kadın ve erkek işçiler olarak sergileyerek, buralara kadar gelmek ve bölgemizde işçilerin haklı mücadelesine başarılı bir örnek kazandırmak hepimizin gurur kaynağı.

Biz bu mücadeleye iş, aş ve hürriyet diyerek başladık. İşimiz ve aşımızı nasıl elde ettiysek dileriz ki, memleketimiz için ekmek kadar, su kadar lazım olan hürriyeti de elde edelim. Tek yol ayrı gayrı demeden birleşmekten geçecektir.

Tuzla Chen Solar

Bu düzene dur diyeceğiz, yaşasın işçi sınıfının birlik beraberliği, kardeşliği! - Tuzla Chen Solar’dan bir işçi

Merhaba arkadaşlar ben Chen solar fabrikasında çalışan bir işçiyim. Bir avuç sermaye sınıfı rahat yaşasın diye koca bir ülkenin işçileri yoksulluk içinde yaşıyor, günden güne paralarımız değer kaybedip eriyip gidiyor, işçilerin alın teri günden güne yok oluyor. Merkez bankası faizi yükseltti. Ve bunun sonucunda işçilerin yoksulluğu daha da arttı. Yandaşlar ise faiz artırımını bir bir savunmaya başladı. Hani nas vardı, faiz haramdı. 2 ay öncesinden bugüne ne değişti? Biz işçi sınıfının hakkı, emeği bu kadar kolay yok sayılmamalı. Bir diğer problem ise doğru açıklanmayan enflasyon. Bu yanlış açıklamış oldukları enflasyon sebebi ile biz işçi sınıfının maaşı günden güne eriyip gitmekte.

Biz kahraman işçi sınıfının eyleminin anlamı sömürü düzenine karşı insanca bir yaşamdır. Hakkımızı aramaktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Tüm işçi sınıfı olarak örgütlü mücadelemiz ile kol kola, sırt sırta bu düzene dur diyeceğiz yaşasın işçi sınıfının birlik beraberliği kardeşliği...

HT Solar

Değişim işçilerin nasırlı ellerinde - Tuzla HT Solar fabrikasından bir işçi

Merhaba yoldaşlar ve dostlar. Gerçek gazetesi sayfalarında Haziran ayı manşeti "Seçim kavgası bitti, sınıf kavgası kızışacak!" olmuştu. Seçim kavgası su kaçıran geminin dümenine kimin geçeceği tartışmasını sürdüren düzen muhalefeti için bitmese de bizler için bitmiştir. Önümüzde sınıfımızın yakıcı gündemleri var. Sınıf kavgası şimdiden kızışmaya başladı. GOSB Tembelova bölgesinden üst üste gelen haberler Gebze bölgesinde kızışacak kavganın habercileri. Önce Smart Solar işçileri daha da geçmişi olmakla birlikte neredeyse üç yıldır kesintisiz sürdürdüğü mücadele sonucunda patronu TİS masasına oturttu, sözleşme görüşmelerini bileğinin gücüyle başlattı. Hemen ardından komşu fabrika Pulver Kimya'da hem kapı önü direniş hem de fiili iş durdurma ile patronu dize getirip Petrol-İş'te örgütlenen işçiler, sözleşme masasından istediği sonucu aldı. Fabrika önünde meşalelerle dört gözle bekledikleri zafere ulaşmanın sevincini yaşadılar. Hem Smart Solar hem de Pulver Kimya işçileri verdikleri zorlu ama bir o kadar da örgütlü mücadelenin meyvelerini toplama aşamasına geldi. Bununla birlikte fabrikamızda Eylül ayından itibaren sözleşme görüşmeleri başlayacak. Ardından büyük MESS görüşmeleri kapıda. Mayıs enflasyonunu "0" gösteren TÜİK, işçinin cebinde kalan üç kuruşu da patronun cebine saymanın peşinde. Patron cephesinin adım adım saldırıya hazırlandığı şu dönemde bize grev yasağını elinin tersiyle iten Schneider ve Bekaert işçilerinin kararlılığı, Smart Solar işçilerinin sebatlılığı, Pulver işçilerinin dirayeti lazım. Sahte enflasyon rakamları dayatan patronlara cevabımız "grev", devlet yasaklamaya kalkarsa cevabımız "fiili grev" olmalı. Sözleşmesi yaklaşan fabrikalarda sendika bu hazırlıklara şimdiden başlamalı. Grev eğitimleri ve grev fonu gündemimiz olmalı. İşte ancak bu şekilde memlekette gerçek değişimin kapısını aralayabiliriz. Hele bir de sözleşme masalarında başlatacağımız mücadeleyi siyaset meydanlarına taşıyabilirsek işte o zaman rüzgârı işçiden yana estiririz. Memlekete değişimi örgütlü ve mücadeleci işçiler, emekçiler getirecek!

Dilovası

Ne asgari ücret tiyatrosu ne patronlarla diyalog! Mücadele edip örgütlenelim, kendi göbeğimizi kendimiz keselim. - Dilovası’ndan bir metal işçisi

Merhaba yoldaşlar ben Dilovası’nda çalışan bir metal işçisiyim. Türk-İş’in mayıs ayı için açıkladığı açlık sınırı 10 bin 362, yoksulluk sınırı 33 bin 752 ve bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 13 bin 440 lirayken 20 Haziran’da açıklanan asgari ücret 11 bin 402 lira olarak belirlendi. Beslenme, barınma, ulaşım, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçları bu sefalet ücreti olan 11 bin 402 lira ile nasıl karşılayacağız? Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, “Çalışan kesimi enflasyona ezdirmiyoruz.” diyor. Yeni asgari ücret biz işçilerin cebine girmeden doların artmasıyla ve gelen zamlarla erimeye başladı bile. Bu nasıl ezdirmeme? Özel sektör işçilerinin %63’ü asgari ücret alıyor, 4 kişilik bir ailede 2 kişi çalışsa dahi yoksulluk sınırına ulaşamıyor! Fiyatlara her gün zam yapılırken, ücretlere 6 ayda bir zam olamaz. Çözüm her ay maaşlara gerçek enflasyon oranı ile zam yapılmasıdır yani eşel mobil sistemidir! Biz işçilerin kaderi ne işveren temsilcisi gibi konuşan Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın ne de istibdat rejiminin iki dudağının arasında olmamalı. Ekonomik krizin faturası artarak büyümekte ve kemer sıkma dönemi er geç olacak. Sermaye dostu istibdat krizi fırsata çeviren sermayeye değil işçiye, yoksula kemer sıktırmaya hazırlanıyor. Patronlar yerine emekçi halkın ödediği vergilerin artması, işsizliğin artması, hatta kıdem tazminatlarına dahi göz dikecekler. İşçi sınıfı olarak biz bu saldırıları oturup izleyecek miyiz, yoksa işçi düşmanı istibdadın grev yasağına karşı üretimden gelen gücünü kullanarak grev yapan Bekaert işçisi, Schneider işçisi gibi haklarımızı söke söke alacak mıyız? Her türlü saldırılara karşı 15-16 Haziran ruhu ile karşılık verecek miyiz? Tüm fabrikalarda grev yasasını patronlarla “diyalog” ile değil grev yaparak alan şanlı Kavel direnişini örnek alacak mıyız? Tarihimize bakınca cevap açık: İşçi sınıfının örgütlü gücü ile üretimden gelen gücünü kullanarak “Hak verilmez alınır. Zafer işgallerle, grevlerle, direnişlerle kazanılır." şiarını yükseltmeliyiz. Elba Bant işçileri, Kartonsan işçileri, Pulver Kimya işçileri ve niceleri fabrikalarındaki çoban ateşlerini büyüttüler, örgütlü güçlerini kullanarak haklarını işgallerle, grevlerle söke söke aldılar. Türkiye’de işçi sınıfının sadece %14,42’si sendikalı, toplu sözleşme ile kendi kaderini belirleyebilenlerin sayısı ise çok daha az. İşçi sınıfı olarak her fabrikada örgütlenmeli, kendi kaderimizi asgari ücret tiyatrosuyla değil kendi mücadelemizle belirlemeliyiz. Unutmayalım ki örgütlü işçi sınıfını hiçbir güç yıkamaz.

Metal Kadın

Hak verilmez alınır, zafer mücadele edenlerin olacaktır! - Gebze’den metal işçisi bir kadın

Merhaba yoldaşlar. Fabrikamızın yakıcı gündemi artık seçim değil, asgari ücret zammı. Açıklanan enflasyon değerlerinin, açlık ve yoksulluk sınırının gerçekleri yansıtmadığı AKP’li, muhalif fark etmeden neredeyse herkesin kabulü. Biz hiç mücadeleci olmayan bir sendikacılık ile temsil edilen, Türk Metal üyesi bir fabrikayız. Toplu sözleşmemizde iki sene boyunca gelebilecek asgari ücret zamları için ücretlerimizi koruyabilecek bir madde yok. Saat ücretlerimiz düşük, dört ikramiyemiz var. Şimdilik ortalık hareketli olmasa da bayramdan sonra yeni asgari ücretin maaşlarımıza etkisi daha net konuşulacak, içerideki huzursuzluk daha net belli olacak. Yine de yakın zamanda bir mücadele başlatacak bir ortam yok bizde. Gelecek Mart’ta yeni sözleşmemiz yapılacak. O zaman “hak verilmez alınır” diyeceğiz ve bu konuların hepsi biz işçilerle temsilciler ve sendika karşısında sorun yaratacak konular olacak. Şimdilerde mevsimlik işçi gibi fabrikanın yazın artan siparişlerini eksik kadromuzla, kan ter içinde yetiştirmeye çalışıyoruz. Haftanın her günü 12 saat çalışmamızı istiyorlar. Bize müsaitliğimiz sorulmadan 08.00-20.00, 16.00-04.00, 20.00-08.00 gibi vardiya listelerine isimlerimizi yazıyorlar, gruplarda paylaşıyorlar. Doktor randevun varmış, işin varmış bunları hiç de umursanmıyor. Çalışma haftanda yalnızca bir gün o mesaiye kalmaman normal karşılanıyor. Dinlendiriyorlarmış bizi bir gün 12 değil de 8 saat çalıştırarak. Onun dışında mesaiye kalmayacağım dersen firmayı zor zamanında sırtından bıçaklıyormuşsun gibi bir hava oluyor. Bunu daha fazla işçi çalıştırmamak için yapıyorlar ama bizler de verimliliği düşürerek, hedeflerin altında skorlar üreterek gereken cevabı verebiliyoruz sanırım. Sendika henüz “sayıları düşürmeyelim arkadaşlar” gibi bir çıkış yapmadı çok şükür ama işçi atılırken sessiz kaldıklarını biliyoruz. Fabrikamızda kazanılacak pek çok mücadele var yoldaşlar. Azmimiz büyüktür, sınıf dayanışması kazanacaktır.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

BURSA TOFAŞ

Otomobil fiyatları sürekli artıyor ama işçi maaşlarında artış yok! - Bursa Tofaş fabrikasından bir işçi

Tofaş'ta iş yükü çok ağırlaştı. Ağır çalışma koşullarından dolayı işi bırakmak zorunda olanlar var. Ve işi bırakmak isteyenlerin sayısı artmaya devam ediyor. Özellikle montaj bölümünde işi bırakanların sayısı diğer bölümlere göre daha çok arttı. Üst yöneticiler ve amirler sorunun ne olduğunu çözmek için işçiler ile toplantı yapıyorlar. Sorunun ne olduğunu bulmak zor değil, sorun belli iki kişinin yapacağı işi iyileştirme adı altında bir kişiye yaptırıyorlar. TOFAŞ daha çok kâr etsin diye sağlığımızdan oluyoruz. Giden işçiler 1 yıllık ile 7 yıllık tazminatını bırakıp gidiyor. Yapılan baskı ve mobing işçileri bunalıma sokmaya başladı. Bunlar olurken sendika yöneticileri ortada yok. Onlar da bütün suçu hükümete veya MESS'e atıyorlar. Yüzyılın sözleşmesi deyip, reklam yapanlar şimdi suçu üstlerine almıyorlar. Sanki sözleşme masasına başka birileri oturuyor. Eylül ayında çalışanları memnun etmeyecek bir sözleşme olursa, işi bırakanların sayısı artmaya devam edecek.

Bu ay içinde 300'e kadar sözleşmeli işçi aldılar. Girenlerin çoğu montaj bölümünde işe başladı. İlk haftadan işi bırakanlar oldu. Bu durum öyle bir etki yarattı ki TOFAŞ'ın CEO'su yemekhane de "biz bize" toplantısı yaptığında çoğu işçi toplantıya bile katılmadı.

Her ay araba ücretlerini güncelleyip zam üstüne zam yapıyorlar. Ama işçiye gelince zam yok! İşçileri susturmak için herhalde, kurban bayramı dolayısıyla tüm çalışanların kooperatif hesabına 10 bin TL yatırdılar. Peki ya sonrası ne olacak! Asgarî ücrete yapılan zam kadar ara bir zam yapılması zorunlu hale geldi. Bu şekilde Eylül sözleşmesine gidilirse hem sendika hem TOFAŞ yönetimi zor duruma düşecektir. İşçiler olarak hep beraber hareket etmeli ve sesimizi daha fazla yükseltmeliyiz. Yoksa Türk metal sendikasına güvenirsek yine hüsrana uğrarız.

Renault Yemekhane

MESS sözleşmesinden önce ek zam istiyoruz - Bursa OYAK Renault'tan bir işçi

Asgari ücrete yapılan % 34 zammın ardından Türk Metal sendikasına bağlı fabrikalarda çalışan işçilerin ek zam talebi gündemden düşmüyor. Fabrikanın her bir köşesinde ek zam konuşuluyor. Herkes elden geldiğince sosyal medyada platformlarında seslerini duyurmaya çalışıyor. Asgari ücret zammının ardından, kesilen vergilerle birlikte maaşlarımız asgari ücret seviyesine geldi. Türk Metal sendikası temsilcilerinin açıklanan asgari ücret zammının "ek zam olarak saat ücretlerine yansımayacağını, sözleşmeyi bekleyeceğimizi" söylemeleri, fabrikada büyük tepkiye yol açtı. Tepki olarak üç vardiya ekip olarak yemekhanede çatal ve kaşıkları masaya vurarak ses çıkarma eylemi yaptık! Döviz kurunun yükselmesiyle birlikte herşeye zam geliyor. Bu yüzden fabrikadaki herkesin MESS sözleşmesinde zam beklentisi en az % 100 zam yapılması yönünde. Sadece düşünmek yetmez, istediğimizi almak için mücadele etmemiz gerekir.

OYAK Renault'da bayramdan sonra üretimin ne olacağı belirsiz, söylentiye göre yıl sonuna kadar üretimde duruşlar devam edecek. Beklenen yeni proje Mitsubishi Colt’un bu yıl içerisinde üretilmesi planlanıyor. Bu duruşları yarın sözleşme masasında aleyhimizde kullanmaya kalkmalarına şimdiden engel olmalıyız. Üretim planlaması işçilerin sorumluluğunda değil. Tedarik problemlerinde bizlerin herhangi bir payı yok. Ayrıca yönetim duruşların faturasını zaten % 76’yla yani ücretlerde kesinti yaparak bizden çıkarıyor. Sözleşme istediğimiz gibi olsun istiyorsak şimdiden dişimizi göstermeliyiz. Hem patrona hem de sendikaya. O sebeple yemekhane eylemimizin iyi bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Arkasını getirmeliyiz.