Dilovası Copreci’den metal işçisi bir kadın: İnsanca hayatlar yaşamak için; işçiler birleşin!
Merhaba yoldaşlar. Bu mektubu yazdığım günden birkaç gün evvel Gebze’de şüphesiz ki, belediyenin ve bir grup patronun insanların canını hiçe sayması sonucu bir bina yıkıldı ve bir aileden dört kişi hayatını kaybetti. Bu faciadan bir iki gün sonra aynı bölgede başka binalarda da kolon patlaması ve benzeri ihbarlar üzerine duyduğumuz kadarıyla 16 binanın sakinleri tahliye edildi. Biz bu düzen değişmediği sürece bu ailenin ölümüne sebep olan ihmaller zincirinin açığa çıktığına şahitlik edemeyeceğiz. Kapitalist sistemi idrak edemeyen birileri belki bu yaşananlardan sonra düzen değişir, belediyecilik anlayışı insanlara hizmet edecek hale gelir falan diye hala umutlanıyordur. Fakat biz, halk, patronların bitmek bilmez açgözlülüğüne karşı, apaçık ihmallere karşı tepkiyi şimdiki gibi fısıltı seviyesinde tuttuğumuz sürece belediyecilik anlayışının da “işverenlerimiz” olan herhangi bir patronun da halktan, işçiden yana bir değişime girmesi için hiçbir sebep yok. Çünkü halkına hizmet demek rantiye gözetmeden sadece halkın çıkarına hizmet için para harcamak demek. Halka hizmet, insanları maaşlarından yüksek kiralar ödemek zorunda kaldıkları, kendilerine bir gün mezar olacak evlerde yaşatmak değildir. Halka hizmet, insanları bir gece başına çökecek evlerde yaşatmamak, çocukları okula aç göndermemek, insanları evsiz, işsiz, aşsız bırakmamaktır. Bu düzende iş ve iş dışındaki yaşamlarımızda ne refah ne huzur ne de can güvenliği mümkündür. Kapitalist sistem biz milyonlarca işçinin emeğinden kazandığını sermayeye ve yardakçılarına yediriyor. Bize de bizi öldürmeyip ertesi gün işimizin başına geri döndürecek kadar ekmek vererek çarkı döndürüyorlar. Onlara ve onların çocuklarına her şey serbest. İnsan öldürmek, kumar, tecavüz, hırsızlık serbest. Biz ve bizim çocuklarımız ise iliğimize kadar sömürülüp hayatta kalma mücadelesi verirken, küçük şeylerde mutluluğu, huzuru bulmaya çalışıyoruz. Kimimiz bu çileyi kaldıramıyor, bu düzenin pisliğine bulaşıyor, kimimiz kendi canına kıyacak kadar nefret ediyor hayattan. Bir kısmımız ömrünü düzeni değiştirmeye adarken, büyük çoğunluğumuz ise hayatın bize çile olan yanlarını asgari düzeyde kafaya takmaya çalışarak gidiyor, geliyor. Sevgili dostlar, bu düzeni değiştirmediğimiz sürece ne eşitlik, ne adalet, ne huzur, ne ekmek, ne başımızı sokacak yuva bulacağız. Kimse düzen partilerinden medet ummasın. Kimse “hayırsever patron”, “hizmet eden belediyecilik” laflarıyla bize gelmesin. Bu düzen insanların canına her geçen gün daha da kast ediyor. Sermayenin açgözlülüğü bitmeyecek. Bu düzenin formülüdür, kuralıdır işçiyi sömürmek. Sermayeyi var eden bizim emek gücümüzden artırdıklarıdır zaten. Biz örgütlenip bu düzeni yıkmak için çabalamadığımız sürece istibdad rejimi ve sermayenin işbirliği bizi yenecek. Ve Rabia Naz Vatan’ı öldürenler, Narin’i, Rojin Kabaiş’i öldürenler ortaya çıkmayacak. Sakarya Hendek’teki havai fişek fabrikasında yaşanan işçi katliamının sorumluları hak ettikleri cezayı çekmeyecek. Gebze’de metro inşaatı rantı ve yıkılan binanın ardındaki gerçekler aydınlanmayacak. Onurlu insanlar olmayı seçmeyip, hak ettiğimiz hayatı yaratmak için mücadele etme yoluna girmediğimiz sürece daha binlerce bebenin, ailenin rezil sermayedarların çıkarları uğruna canını verip gidişini izleriz. Sermayeyi yenmek için, işçiler birleşin!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2025 tarihli 194. sayısında yayınlanmıştır.






