Çerkezköy’den bir işçi kadın: Hakkımızı almak için birlik olalım!

Çerkezköy’den bir işçi kadın: Hakkımızı almak için birlik olalım!

Herkese selam ve saygılar. Çatalca’da bulunan Polonez fabrikası ile ilgili gündemi sanırım hepimiz biliyor ve takip ediyoruz. Cumartesi günü işçi arkadaşlarımıza destek için yanlarındaydık. Ben de ilk kez grev ve direniş alanında bulunmuş oldum. Evet zor şartları, haksızlıkları, işçi sömürüsünü biliyordum ama orada bulunmak bambaşka etkiledi beni. İşçilerle birebir konuşma fırsatı da bulunca vahamet iyice göz önünde oldu. 7, 10, 12 senesini vermiş işçilerin bir SMS ile işten çıkarılmaları mı dersiniz, “hiçbir devamsızlığım yokken 16 bin 300 lira aldım” diyen işçiler mi dersiniz, ne arasak haksızlık had safhada vardı.

Bunca işçinin hakkının yenmesinin dışında işlerini çok severek yaptıklarını, imkanları kısıtlı olduğu halde iki servis değişerek işine ulaşan emekçi bir işçi kesimi gördüm. Bir kadın işçinin oğluyla konuşurken “Oğlum bak bize desteğe geldiler, kazanacağız!” demesi birlik ve beraberliğin işçilere nasıl bir güç verdiğinin en güzel kanıtıydı. Baskıya rağmen coşkulu oyunlarla morallerini yüksek tutan ve yüzlerinde direniş olan bir grup işçi kesimiydi. Yemek saatlerinde ilk yemeği bize uzatarak siz misafirsiniz diyen, işine yıllarca emek vermiş bu düzgün insanların gördükleri kötü muamele oldukça sinir bozucuydu.

Patronlar iş imkanlarının çok olmadığı böyle bölgelerde işçileri bize mahkumsunuz diyerek eziyorlar. Böyle zor bir bölgede iş ve aş talebiyle mücadele eden işçilerin yanında olmanın, onların direnişine katılmanın gururunu yaşadım. Genç bir arkadaşın sadece 3 haftadır çalışmasına rağmen greve katılması da gençlerin haklarını bilmesi açısından güzel bir örnekti. “Bravo sana!” diyerek tebrik ettim kendisini.

Benim için ilklerin günüydü. İlk dayanışma ziyaretimdi. Bu ziyareti oğlumla beraber yaptım. Onun da ilk ziyaretiydi. Bu ziyaret bana sistemin neresinden tutarsan tut elinde kaldığını gösterdi. Sanki bunca zaman baş kaldırmamak hataydı dedirtti adeta bana. Verilen yıllar bunun karşılığında görülen muamele, hiç yumuşatmadan söyleyeceğim, insanlık dışıydı. İşçi arkadaşlarımın her birinin dilinde aynı söz vardı, “ben işimi seviyorum” zaten sevmeseler yıllarını vermezlerdi. Peki bunca emeğe, yıla verilecek cevap bir gece yarısı yollanan SMS ile işten atılmak mıydı?

Bulunduğum grev alanında şunu o kadar iyi anladım ki, birlik ve beraberlik olunca haklar verilmiyor alınıyormuş! Bütün işçi arkadaşların bir an önce işlerine ve istediği şartlara kavuştuğu haberini duymak dileğiyle. Umarım işçiler bu birlik ve beraberlik haliyle bütün bozuk düzenin üstesinden gelecek. Bize düşen görev yapılan haksızlıklara beraber ses çıkarmaktır. Herkese bunu söyleyebilirim. Birlik olmalıyız! Bugün biz onları yarın onlar bizi, işçiyi savunursa yine kendi birliği savunur ve kurtarır. Hepinize tekrar söylüyorum, direniş alanının havasını tecrübe etmeyen varsa mutlaka ziyaret etsin ve o mücadelenin hissiyatını yaşasın.

 

                                                                                                                                                             Çerkezköy’den bir işçi kadın

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2024 tarihli 179. sayısında yayınlanmıştır.