Gerçek Gazetesi aylık okur toplantısı: “Bu ülke oy vermezsen değil örgütlenmezsen ve mücadele etmezsen batar!”
Her ay yapılan Gerçek gazetesi kahvaltılı okur toplantısı bu ay bir hafta sonra yapılacak yerel seçimleri gündemine aldı. 24 Mart Pazar günü Devrimci İşçi Partisi İstanbul bürosunda gerçekleşen kahvaltıya farklı sektörlerden işçiler ve öğrenciler katıldı. Gerçek gazetesinin Mart sayısına dair bir sunumla birlikte, Türkiye genelinde yapılacak seçimlerde Devrimci İşçi Partisi’nin boykot tavrı etraflıca tartışıldı.
Sunumu yapan Devrimci İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek, gazetenin Mart sayısının “Bu ülke oy vermezsen değil örgütlenmezsen ve mücadele etmezsen batar!” şeklindeki manşetinin yerel seçimler ile alakalı güncel bir tartışmaya cevap verdiğini söyledi. İktidar memleketin bekasını diline dolayarak halka oy çağrısı yaparken, onun karşısında muhalefetin de seçimleri kazanan taraf oldukları takdirde halk bambaşka bir ülkeye uyanacakmış gibi bir hava yarattığını söyleyen yoldaşımız Devrimci İşçi Partisi’nin boykot tavrının gerekçelerini anlattı. Emekçi halk ekonomik krizden mustaripken, işsizlikten hayat pahalılığından şikâyetçiyken yerel seçimlere ve düzen siyasetine olan ilgi ve güvenin azaldığını vurgulayan yoldaşımız, bu yüzden düzen partilerinin halkı sandığa gitmek için ikna etmeye çabaladığını söyledi.
Oy çağrısı yaparken, boykot tavrını benimseyenleri evde oturmakla suçlayanlara karşılık, Devrimci İşçi Partisi’nin fabrikalarda, emekçi mahallelerinde, şehir merkezlerinde yaptığı çalışmalardan bahsetti. Bugün devam eden veya yakın zamanda başlayan işçi direnişlerini, sınıf mücadelelerini anlatarak Devrimci İşçi Partililerin alanlarda, emekçi halk ile birlikte olduğunu söyledi. Emeklilikte Yaşa Takılanlar seslerini duyurmak için yüz binlerin katıldığı bir miting yaparken, Tank Palet fabrikasının özelleştirilmesine karşı mücadele sürerken, farklı sektörlerde irili ufaklı işçi direnişleri devam ederken yerel seçimlere, sandığa odaklanmanın hata olduğunu vurguladı. Devrimci İşçi Partisi’nin Birleşik İşçi Cephesi çağrısını anlattı, boykotun sadece sandığa sırtını dönmeye çağrı değil aynı zamanda örgütlenme ve mücadele etme çağrısı olduğunu söyledi.
Sunumda aynı zamanda bölgede yaşanan gelişmelerden ve emperyalizmin hamlelerinden de bahseden yoldaşımız, bunun en yakın örneği olan Trump’ın Golan Tepeleri’nde Siyonist İsrail’in egemenliğini tanımaya yönelik açıklamasından bahsetti. Bu hem gayri-meşru hem de uluslararası hukuka aykırı adımın, ABD emperyalizminin bölgede sistematik bir şekilde yürüttüğü bir sürecin parçası olduğunu, Trump’ın Kudüs kararının, Filistinlilere kabul ettirmeye çalıştıkları Yüzyılın Anlaşmasının da bu sürece dâhil olduğunu söyledi. Erdoğan’ın İsrail’e ve ABD’ye karşı yaptığı açıklamaların ise pratikte herhangi sonucu olmadığını, yine dediği ile yaptığının birbirini tutmadığını söyledi.
Erdoğan’ın emperyalizmle büyük bir anlaşmazlık içindeymiş gibi göründüğü bir başka sürecin de ABD’nin Suriye’den çekilme açıklamasının ardından sürdüğünü söyleyen yoldaşımız, aslında Erdoğan’ın emperyalizmin izinde yürüdüğünü vurguladı. Devrimci İşçi Partisi’nin emperyalizme karşı daha önce de yükselttiği “Kürtlerle barış ABD’yle savaş” şiarını anlattı.
Sunumun ardından gerçekleştirilen tartışma kısmında farklı sektörlerden işçiler söz aldı. Bu kısımda sosyalistlerin seçime yönelik tavırları, boykot çağrısına yapılan eleştiriler, emperyalizme karşı mücadele ve ekonomik kriz konuları masaya yatırıldı. Politika Gazetesi adına söz alan bir katılımcı sunumda yapılan tespitlerin ve Devrimci İşçi Partisi’nin boykot tavrının doğruluğundan söz ederek, toplantıyı yoldaşça selamladı. Tartışma kısmının sonunda son sözü alan Devrimci İşçi Partisi Genel Başkanı Sungur Savran, boykot tavrına ilişkin eleştirilere kısaca cevap verdi. Ayrıca emperyalizmin Ortadoğu’daki hamlelerini değerlendiren Savran, Golan Tepeleri açıklamasından, Suriye’ye ve öncelikli olarak İran’a yönelik saldırganlıktan bahsetti. Olası bir savaşta İran’ı, siyasi rejimine en ufak destek sunmadan, emperyalizme ve Siyonizm’e karşı savunmanın görev olduğunu söyledi. Sözlerine İran’da uzun süredir devam eden ve iki kez isyana dönüşen mücadeleden bahsederek bitirdi.