Şarkılar ve halaylar eşliğinde, kampta son gece!

Rosa Luxemburg Uluslararası Eğitim Kampımız 4. gününü de coşkuyla tamamladı. Sabah ilk oturuma başlarken, 30 Ağustos doğum günü olan, Ukrayna'da faşist Sağ Sektör örgütünün Odesa'da bir sendika binasını yakması sonucu 47 kişiyle birlikte hayatını kaybeden Andrey Brajevskiy'i andık. Ukrayna'dan gelen, Akıntıya Karşı örgütüne mensup yoldaşımız Yuri Şahin anma konuşmasını yaptı. Yoldaşımız, yaptığı konuşmasında bu katliamdan sadece Nazi gruplarının değil, Ukrayna hükümetinin de sorumlu olduğunu söyledi. Bu katliamın Odesa ve Ukrayna'da direnişi engellemek için yapıldığını, maalesef başarılı da olduğunu, bunun sonucunda kitle mücadelesinin büyük ölçüde yok olduğunu, sadece silahlı mücadele kaldığını belirtti. Andrey'in faşizme karşı mücadele etmek için kurulan halk milislerinde yer aldığını ve bu yola hayatı pahasına çıktığını belirtti. Konuşmanın ardından 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Anmanın ardından “Cumhurbaşkanı seçiminden sonra Türkiye” başlıklı konuşmasını yapmak üzere Sungur Savran sözü aldı. Tayyip Erdoğan'ın önceki seçimlere göre daha az oy sayısıyla Çankaya'ya yara bere içinde çıktığını ifade ederek söze başlayan Savran, Erdoğan'ın önümüzdeki dönemde halk isyanıyla rafa kalkan Amerikan tipi başkanlık sistemi hedefini yetki gaspıyla, fiili olarak elde etmek isteyeceğini söyledi. Erdoğan'ın kendi ifadesiyle Türkiye'yi bir şirket gibi yönetmek istediğini, dolayısıyla işçi sınıfının kazanılmış haklarını gasp etmek, Ortadoğu'da ise yeni Osmanlıcılık adına bölgede hegemonya kurmak isteyeceğini, bu nedenle de Davutoğlu'nu başbakan yaptığını belirtti. Bunlarla beraber Erdoğan'ın kendisini tehdit eden çeşitli dinamiklerle karşı karşıya olduğunu söyledi. Bunlardan ilkinin halk isyanının hâkim sınıflar içindeki ittifakı paramparça etmesi, ikincisinin de bununla bağlantılı olarak devletin baskı aygıtlarının (polis teşkilatı ve TSK) değişik siyasi güçlerin mücadele alanına döndüğünü yani delik deşik olması olduğunu ifade etti. Üçüncü Büyük Depresyon nedeniyle Türkiye'nin kriz tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten Savran, aynen Soma'da bir markete sığınmak zorunda kaldığı gibi, işçi sınıfının Erdoğan'ı mücadelesiyle yine zor durumda bırakacağını ifade etti. Son olarak, Kürt sorununa yönelik başlatılan çözüm sürecinin, muhatabının tutsak olması ve Rojava'da Türkiye tarafından beslenen IBSİD ile Kürtlerin savaş halinde olması ve Kürt gençliğinin bu sürece ciddi muhalefet göstermesi gibi çelişkileri barındırdığını söyledi.

Türkiye solunda Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri ve Ortadoğu Sosyalist Federasyonu çerçevesinde işçi iktidarı hedefiyle, berrak bir programı olan tek partinin DİP olduğunu belirten yoldaşımız, önümüzdeki dönem görevlerimizin işçi havzalarına girmek olduğunu, 90 gençliğinin yönünü işçi sınıfına dönecek kesimlerini örgütlemek, Aleviler, kadınlar ve aydınlar içinde işçi sınıfı siyaseti yapmak olduğunu söyleyerek konuşmasını bitirdi.

Öğle yemeğinin ardından atölyeler başladı. Tiyatro ve müzik atölyelerinin yanı sıra “Grev ve direniş ziyaretlerinde davranış ve eylemde duruş” ve “İşyeri örgütlenmesi ve işçi bültenleri” atölyeleri yapıldı. Eş zamanlı yapılan bir diğer atölye ise, DİP militanlarının ajitasyon pratiklerini geliştirmeleri için hazırlanan “Ajitasyon ve propaganda” atölyesiydi. Günün son atölyesi “Kadın mücadelesinin güncel sorunları ve DİP'in yaklaşımı” konulu atölyeydi. Bu atölyede kadın sorununun kaynağı, kadının ezilme biçimleri, çözüm yolu ve mücadele yöntemleri tartışıldı.

Akşam yemeğinin ardından, tüm kamp katılımcılarına bir sürpriz hazırlanmıştı. Gerçek Gazetesi'nin yayın hayatındaki 5. yılı pasta kesilerek kutlandı. Kutlama esnasında konuşma yapan yoldaşımız, bu kutlamanın kuru bir kutlama olmadığını, işçi havzalarında durmaksızın örgütlenip işçilere sınıfın Gerçek'ini ulaştırdığımız için anlamlı olduğunu söyledi. Ardından tiyatro ve müzik atölyeleri kamp boyunca hazırladıkları çalışmaları sergilediler. Müzik atölyesi, çocuklarla birlikte enfes bir müzik dinletisi sundu. Tüm kamp katılımcıları, müziğe ve şarkılara eşlik etti.

Ardından tiyatro atölyesinin gösterisi sergilendi. Oyunun konusu, devrimden sonra 2017 yılı idi. Senaryo dâhil tamamı kamp süresinde hazırlanan bu oyunda, burjuvazi ve temsilcileri esir alınmış, işledikleri suçlar için devrimciler tarafından bir bir hesaba çekiliyorlardı.

Kampın son gecesinde sanat önemli bir ağırlık taşıyordu: Tiyatro ve müzik herkesi coşturdu. Önce Gerçek gazetesinin 5. yıldönümü kutlandı, bu vesileyle hazırlanmış olan pasta kesildi. Sonra kamp sırasında kolektif olarak hazırlanan, 2017’de Türkiye’de devrim sonrasında yaşanan olayları ele alan bir oyun oynandı. Gece çok çeşitli yoldaşların katıldığı şarkılar ve ardından topluca oynanan halaylar eşliğinde, devrimci marşlarla, mücadeleyi sürekli büyütmeye söz verilerek sonlandırıldı.