Özel hastane kamburundan kurtulmak hayat memat meselesine dönüştü

ÖZEL HASTANELER KAMULAŞTIRILSIN

İstanbul Tabip Odası’nın yayınladığı Özel Hastaneler Raporu, özel hastanelerin birçoğu pandemi hastanesi ilan edildiği halde vurgunculuğun sürdüğünü gösterdi. Sağlıkta özelleştirme politikalarının sonucu olarak özel sağlık kuruluşları sağlık sisteminin önemli bır kısmını kapsıyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2018 istatistik yıllığındaki rakamlara göre Türkiye’de toplam 38 bin olan yoğun bakım yatak sayısının yaklaşık 16 bin adedi özel hastanelerde bulunmakta. Bunlar içinde kadrosunda göğüs hastalıkları, iç hastalıkları ve enfeksiyon hastalıkları uzmanlarından ikisini bulunduran hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmişti.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bu açıklamasının ardından özel hastanelerin de devlet hastaneleri gibi taşın altına elini koyacağı izlenimi yaratıldı. Ancak şu anda 8852 tespit edilmiş Koronavirüs hastasının bulunduğu İstanbul’da özel hastanelerin baktığı hasta sayısı bin civarında ve bu hastalardan da yaklaşık yüz kişi yoğun bakımda tedavi görmekte. Kendisi de hastane patronu olan Sağlık bakanı Fahrettin Koca’nın beyanının aksine, özel hastaneler koronalı veya şüphesi olan hastaları almama veya bir yolunu bulup kamu hastanesine gönderme derdine düşmüş durumda.

Özel hastanelerin kâr hırsı bitmiyor

Özel hastaneler insan sağlığı ve hayatı üzerinden kâr etme hırsını bu dönemde de kaybetmemiş durumda. Korona hastalarına bakan özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği merkezlere gönderilen testler ve yoğun bakım yatışları haricinde her şeyden para almaya devam ediyor. Özel hastaneler genel olarak parasını alamadığı Korona hastalarına bakmama eğiliminde. Fabrika bölgelerinden aldığımız haberler İTO’nun raporuyla örtüşüyor. İşçilerden Korona şüphesiyle özel hastane acillerine gidenler test yapıldıktan sonra sonuç gelinceye kadar evlerine gönderiliyor. Bunların arasında semptomları ve tomografi sonucu açıkça Koronavirüse işaret ettiği halde eve gönderilenler de var. Bu süreçte hiç Korona hastasına bakmayan ve bunu “biz temiz hastaneyiz” diyerek reklam kampanyasına dönüştüren vurguncular da raporda yerlerini almışlar.

Koronayı bile kâr kapısına dönüştürdüler

Bazı özel sigortalar da kesin tanı almayan vakaların ücretlerini karşılamıyor ve bu hastalar da kabarık faturalarla yüz yüze geliyor. Tomografi sonuçları doktorlar tarafından Koronavirüs tanısı için belirleyici bir veri olarak kabul edilirken ve bu hastalara Koronavirüs tedavisi yapılırken özel sigortaların test sonuçları pozitif olarak kesinleşmeden ödeme yapmaması Korona vurgunculuğunun özel sigorta ayağını oluşturuyor. İTO raporunda yer alan bir ifade özellikle dikkat çekici: “Bazı hastanelerde kaynağı bilinmeyen testler parası olan hastalara uygulanmaktadır.” Akıllara hemen Çin’den getirdikleri test kitlerini piyasaya sürmeye çalışırken çekilmiş görüntüleri sosyal medyaya yansıyan iktidara yakın işadamları geliyor.    

Sadece paralı değil aynı zamanda niteliksiz ve yetersiz

Özel hastanelerin verdiği sağlık hizmetlerinin niteliksizliği de bu süreçte açığa çıkmış durumda. Lüks ve pahalı hastanelerin göz boyayan otelcilik faaliyeti Korona gerçeği karşısında tamamen anlamını yitirmiş vaziyette. Çünkü İTO raporunda da ifade edildiği gibi özel hastaneler çok daha az yük üstlendikleri halde devlet hastanelerinden daha fazla bir kaos ve yetmezlik içindedir. İTO raporu, bu duruma rağmen hâlâ maliyet muhasebesi yaparak ücretli çalışan doktor ve sağlık çalışanlarını ücretsiz izne gönderen bu hastanelerin patronlarının “devlet üç, beş ay özel hastanelere el koysun, sonra gene bize devretsin” diyerek tüm maliyetleri devletin üzerine yıkarak çekilmek istediklerini de aktarıyor.

Derhâl tazminatsız ve emekçilerin denetiminde kamulaştırma!

İTO raporu bu tablo karşısında kaçınılmaz hale gelen bir öneri olarak “özel sağlık kuruluşlarının hızla kamu kontrolüne geçirilmesini, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmasını” savunuyor. Biz bu önerinin “derhâl tazminatsız, sağlık emekçilerinin denetiminde kamulaştırma” olarak netleştirilmesini öneriyoruz. Bugün özel sağlık kuruluşlarında çalışan emekçiler ve bu kuruluşların elindeki tüm imkanlar salgına karşı seferberlik için önem taşıyor, bu kuruluşların mülk sahibi patronlarının ise hâlâ toplumun sağlığı ve hayatı üzerinden asalakça kâr etmekten başka hiçbir işlevi yok. Bu yüzden, kamulaştırma karşısında ne tazminat, ne ücret ne de başka bir şey talep etmeye hakları var. Son derece açık! Derhâl ve kesinlikle geçici değil kalıcı olarak özel sağlık şirketleri kamulaştırılmak zorundadır!