Olağan halde de olağanüstü halde de zifiri karanlık: hapishaneler
OHAL ilan edildiğinden bu yana fırsatçılar hayatın her alanına olağanüstü müdahalelerde bulunmaya başladı. Hız kesmeden de fırsatçılığa devam ediyorlar. İşlerini yapmaya çalışan gazetecileri gözaltına aldılar, muhalif gazetelerin kapısına mühür vurdular, kamu emekçilerini on binlerle ihraç ettiler, belediyelere kayyım atadılar, halkın iradesini temsil eden belediye başkanlarını gözaltına aldılar, tutukladılar. Yetmedi iradesine sahip çıkan halka saldırdılar. Bunlar devletin bir halkı sindirmek için OHAL’den nasıl fırsatlar çıkardığını gözler önüne seren, dışarıda gördüklerimiz duyduklarımız. Peki ya şahit olamadıklarımız?
Olağan halde de olağanüstü halde de yaşamın en karanlık yerleri, devlet baskısının doruğa çıktığı yerler hep hapishaneler oldu. Hapishanelerde işkenceyi “olağan”laştıran fırsatçılar, OHAL’den sonra hapishaneleri anında işkencehanelere çevirdiler. Aylardır hapishanelerden hukuksuz ve dayanaksız yasakların, işkencelerin sesleri yükseliyor.
İşkenceler raporlaştırılıyor
Siyasi tutsakların aileleri, avukatları, dernekler, komisyonlar bir şekilde hapishanede olanları dışarıya duyurmaya çalışıyorlar. Çeşitli hapishanelerde yapılan gözlemler sonucunda sadece birkaç ay içerisinde birçok rapor yayınlandı. Tutsakların insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarından emin olmak için elbette ki raporlara ihtiyaç yok. Bugün dışarıda bir milletvekilini yerlerde sürüklemekten çekinmeyen iktidarın hapishanelerde neler yapabileceğini düşünmek zor olmasa gerek. Ancak bu raporlar işkenceyi reddetme, görmezden gelme utanmazlığını göstereceklerin önlerine koyacağımız kanıtlardır.
Her hapishanede her boyutta işkence
Silivri’den Siverek’e, Trabzon’dan Antalya’ya özellikle siyasi tutsaklar kaldıkları hapishanelerde işkenceye maruz kalıyorlar. OHAL’in hemen ardından Bakırköy Kadın Hapishanesi'nden Silivri Hapishanesi'ne sürülen kadın tutsaklardan bir tanesi babasına, erkek gardiyanların kendisini ve aynı hücrede kaldığı iki arkadaşını darp ettiğini, ayaklarına iğneler batırıp çıkarttığını anlatıyor. Baba, kızının kaval kemiğinin derisinin dize kadar sıyrıldığını, derisinin büzüştüğünü, bütün vücudunun yara içinde olduğunu görüyor. Başka bir kadın tutsağın kafasını duvarlara vuruyorlar, gözüne tekme atıyorlar, yetmiyor işkenceye tacizle devam ederek göğüs uçlarını, sıvı çıkıncaya kadar sıkıyorlar. İşkenceci gardiyan o kadar ileri gidiyor ki ancak başka gardiyanlar tarafından durdurulabiliyor.
Şırnak Hapishanesi'nden Trabzon Hapishanesi'ne sürgün edilen bir başka tutsak hapishaneye girişleri sırasında çıplak arama yapılmasına izin vermedikleri için 20 gardiyan tarafından işkenceye maruz kaldıklarını anlatıyor. Kardeşi görüşe gittiğinde, tutsağın vücudundaki işkence izlerini gözleriyle görüyor.
Siyasi tutsakların hapishanelerden gelen seslerini duymazdan gelemeyiz. Gözlerimizi kapayıp, kulaklarımızı tıkayamayız! Devletin işkencecilerine karşı siyasi tutsaklarla dayanışmayı yükseltelim! OHAL fırsatçılarına fırsat vermeyelim! Gözaltında, hapishanede işkenceye son! OHAL derhal kaldırılsın!