Sri Lanka’da işçilerin çözümü ve trajedisi

Sri Lanka’da işçilerin çözümü ve trajedisi

Kontrol edilemez bir enflasyon ve İMF’nin kemer sıkma programı arasında sıkışmış, isyanları zorbalıkla ezilmiş, cumhurbaşkanından başlayarak, büyük kısmı onun akraba ve dostlarından oluşan vekillere kadar yolsuzluğa batmış, “dolar krizleri” sonucu çoluğuna çocuğuna en basit ilacı, toprağına gübreyi bulmaktan aciz bırakılmış bir ülkenin halkı 9 Temmuz günü cumhurbaşkanlığı sarayını bastı. Sadece bir günde o kanlı diktatör kuzuya dönüştü, yirmi yıldır bırakmadığı koltuktan son kez kalktı ve ülkeyi terk etti. Hayır, yaptığımız bir 2023 öngörüsü değil, bu olanlar bir masal değil. Bunlar 9 Temmuz 2022’de Sri Lanka’da yaşananların küçük bir parçası. Bunlar halkın en az son 100 gündür kesintisiz devam ettirdiği, aslında çok daha uzun senelere yayılan bir mücadelenin sonuçları.

Ülke resmî açıklamalara göre 2015 yılından beri büyük bir krizin içinde. Ülkenin dış borcu 50 milyar doların üzerinde ve döviz rezervleri tükenmiş olduğu için ülke dışından ithalat çok yavaşlamış durumda. Bu nedenle arz kıtlığı yüzünden gıda ve ilaç fiyatları en az yüzde 30 artmış bulunuyor. Ukrayna savaşının da etkisiyle yükselen enerji fiyatları, bu ülkeyi çok sert vurdu. Ne İMF’nin açlık programı, ne de buna karşı gelişen tepkiden korkan hükümetin “seçim ekonomisi” çare oldu. Burjuva siyaseti başka bir yol da bulamayınca, ülkeyle beraber iflas etti.

İşte bu bağlamda, önde işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçi halk cumhurbaşkanı ve hükümeti devirmek için mücadele etti ve başardı. Bundan sonra ne mi oldu? Elbette başta işçi temsilcileri olmak üzere halkın güvendiği temsilcilerden oluşan geçici bir hükümet kuruldu. Kurucu meclis çalışmaları ilan edildi ve bu kapsamda baştan aşağı yeni anayasa tartışmaları başladı. Halk düşmanlığı yapan polisler yargılandı, halkın özsavunma birimleri örgütlendi. Bankalar devletleştirildi ve birleştirildi, yabancı yatırımlar işçi kontrolündeki komisyonların sorumluluğuna verildi. “Yükselen risk ortamı” nedeniyle halkın varlıklarını kaçırmaya çalışan parazitler tutuklandı. Enerji krizinin çözümü için İran ile görüşmelere başlandı. Emperyalist ülkelere olan borçlar iptal edildi… Böyle yazmak isterdik tabii, ama olanlar çok daha farklı.

Büyük bir ortak mücadeleyle tiranı deviren Sri Lanka halkı, gerçekte sadece 5 maddelik bir ortak talep listesi önerebildi. Bunların en önünde “yerlerine kim gelirse gelsin” cumhurbaşkanı ve başbakanın değiştirilmesi geliyor. Tüm talepler arasında gerçekleşen de sadece bu. Yeni başbakan geldi ve ilk yaptığı şeylerden biri OHAL ilan etmek oldu. Protestoların daha fazla ilerlemeyeceği anlaşılınca, işgal edilen devlet kurumları polis zoruyla boşaltıldı. Ve 26 Temmuz günü, eski cumhurbaşkanı ülkeye geri döneceğini açıkladı. İsyanlar sırasında ortalıkta olmayan liberaller “devlet nizamı yeniden tesis edilmeli” demeye başladı, “çünkü ancak böyle yabancı yatırımcılara ve İMF’ye güven verecek ortam oluşabilir”. Böylece döndük en başa… İşte tüm hikâyenin bizler için en değerli olan yanı da bu, çünkü tecrübeyle çoktan kanıtlanmış ama uzun süredir bizlere unutturulmuş bir dersi hatırlatıyor: Masaya yumruğu vurmak, sokaklara dökülmek, barikatları yıkmak yetmez. O an geldiğinde işçi, iktidarı almak zorunda, çünkü başka hiçbir yol yok. Bunun için şimdiden işçilerin devrimci partisini örgütleyelim, örgütlenelim!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2022 tarihli 155. sayısında yayınlanmıştır.