Sri Lanka’da devrimin hayaleti seçimi belirledi

Sri Lanka’da devrimin hayaleti seçimi belirledi

Sri Lanka’da Eylül 2024 başkanlık seçimleri sonucunda, Sri Lanka Halk Kurtuluş Cephesi (JVP, Janatha Vimukthi Peramuna) örgütünün liderinin başkanlığa seçilmesi, ülkede 2015 yılından beri süregelen ekonomik ve siyasal altüst oluşun en yeni aşamasını oluşturuyor. 2019 başkanlık seçimlerinde sadece yüzde 3 oy alabilen yeni başkan Anura Kumara Dissanayake, bu seçimlerde oyunu ilk sayımda yüzde 42’ye, ardından ikinci tercih oylarının da eklenmesiyle yüzde 58’e çıkardı. 1965 yılında kurulan JVP, başlarda silahlı bir devrim stratejisini savunuyordu ve ülke tarihinde önemli yeri olan iki halk ayaklanmasının önderliğini üstlenmişti. 1977 yılında seçimlere katılmaya başlayan örgüt, giderek devrimci ve Marksist bir programdan uzaklaştı. Geçtiğimiz seçimlerde burjuvazinin bir kısmı bu partiye karşı sert bir muhalefet uygulasa da, bu sefer patronlarda şaşırtıcı bir sakinlik hakim.

Sri Lanka, resmi açıklamalara göre 2015 yılından beri büyük bir krizin içinde. Dış borcun 50 milyar doların üzerine çıktığı ve döviz rezervlerinin tükendiği ülkede ithalat çok yavaşlamış durumda. Oluşan arz kıtlığı yüzünden gıda ve ilaç fiyatları, Ukrayna Savaşı sebebiyle de enerji fiyatları akılalmaz biçimde artmış. Buna karşı eski başkanın tek yapabildiği, arada sırada seçim ekonomisi çabalarıyla bölünen bir İMF kökenli kemer sıkma politikası olunca, 20 yıllık eli kanlı diktatör kendisini bir gece gizli gizli, pılını pırtını toparlayamadan kaçarken buldu. Devrilen başkanın yerine devlet bürokrasisi tarafından geçirilen geçici başkan halk isyanının özünü oluşturan ekonomik koşullar ve uygulanmaya çalışılan İMF programı konusunda hiçbir değişiklik yapmadı ve kemer sıkma politikasını, bazı “demokratik” süslerle örtmeye çalışarak olduğu gibi devam ettirdi.

Sri Lanka Halk Kurtuluş Cephesi ise, seçimlere katıldığı şemsiye örgüt Ulusal Halk İktidarı (NPP - National People’s Power) ile birlikte halkın bu gelişmelere tepkisinin siyasal ifadesini üstlendi. Seçim bildirgesinde yolsuzluklara karşı mücadele etme, Ulusal Yatırım Bankası kurma ve daha önceki başkanların onayladığı İMF anlaşmasını yeniden müzakere var. Yeni başkan ülkenin İMF’den gelecek paraya mutlaka ihtiyaç duyduğunu, ancak anlaşmanın düzeltilmesi gerektiğini söylüyor. Diğer programatik metinlerine bakıldığında da esas vurgunun, ülkenin insan kaynaklarını geliştirmeye yönelik eğitim, sağlık ve kültür harcamalarına ayrıldığı görülüyor. Dolayısıyla ortada militan bir komünist parti değil, sınıf uzlaşmacısı, Avrupa tipi sosyal demokrat bir parti var.

Patronlar için NPP tarafından düzenlenen bir toplantıda, özel mülkiyete, emperyalizm ile olan ilişkilere dokunulmayacağına dair sözler verildi bile. Eğer bu gelişmelere bizler, işçi sınıfı olarak müdahale edemezsek, bu yeni iktidar halka hiçbir şey vermeden, halkın öfkesini sönümlendirmeye çalışacaktır. Ama her şeye rağmen, Sri Lanka halkının büyük bir isyan sonrası kitlesel olarak komünist geçmişten gelen bir siyasi güce yönelmesinin önemini küçümsememek lazım. Sri Lanka halkı dünyayı ikinci kez şaşırttı. Ülkenin, bu enerjisini patronlarla barışma yoluna gidecek olan yeni hükümetin karşısına çıkarması da, bu enerjiyi yeni atılımlarla destekleyerek devrimci bir alternatif yaratması da imkansız görülmemeli.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2024 tarihli 181. sayısında yayınlanmıştır.