Koalisyon lotoyu bırak, mecliste ve sokakta taarruza kalk!

7 Haziran’dan Temmuz başına bir ay geçti. Halk bir aydır “koalisyon loto” olarak anılabilecek bir oyunla oyalanıyor. Önce olasılıklar çeşitli idi, şimdi ikiye düştü: AKP-CHP veya daha yüksek olasılıkla AKP-MHP. Sabah akşam işyerlerinde, servislerde, kahvelerde, pazar yerinde herkes birbirine soruyor: “ne olur sence, kim koalisyon kurar? Yoksa erken seçim mi?” Bu oyunu bırakalım! Bu bir oyalanmadır. Bu seçimin ülkenin gündemine getirdiği şey başkadır: AKP’nin geçmişte işlediği suçların hesabının sorulması ve yaptığı bütün rezilliklerin etkisinin ortadan kaldırılması.

Gezi ile başlayan halk isyanının sarstığı Tayyip Erdoğan 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra bir suçlu aklama ve delil karatma rejimi kurmuştu. AKP hükümetleri bunun için yolsuzlukların üzerini kapattı, bunun için ihlal üzerine ihlal yaptı. Dönem bunun hesabını sorma, ihlallere son verme dönemidir.

Kurulacak koalisyon hiç mi fark etmez? Kısmen eder elbette. Ama uzun ömürlü olamaz. Birbirinin ayağına çelme takar koalisyon ortakları. Aralarında o kadar sert çelişkiler var. Bir de Tayyip Erdoğan faktörü var. O kendini koruyabilmek için her anlaşmayı yakabilir. Öyleyse hükümet belirleyici değildir, mecliste ve sokakta taarruza geçmek gerekir.

Yolsuzlukların yargılanmasına derhal başlamak gerekir

Bilindiği gibi, 17 Aralık soruşturmasına konu olan dört eski bakanın Ocak ayındaki oylamada Yüce Divan’a gönderilmesini engelleyen tek bir şey olmuştu: Meclis’te güçlü bir AKP çoğunluğu. AKP’lilerin birçoğu bile bakanlar aleyhine oy kullanmıştı, ama çoğunluk onları kurtarmıştı. Şimdi AKP çoğunluğu yok! Dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi için yeniden görüşme açılabiliyor. Bu, geçmişte tekrar tekrar başvurulmuş bir uygulama. Öyleyse, meclis başkanlık divanı oluşur oluşmaz bu bakanlar için yolsuzluk komisyonu derhal yeniden kurulmalıdır. Ardından soruşturma 25 Aralık kuşkulularına, bu arada Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal’e doğru genişletilmelidir.

Oyalanmak halkın oyuna ihanettir!

Oyalanmak her üç muhalefet partisinin de halka verdiği vaatleri ayaklar altına almasıdır. Çünkü 45 gün içinde erken seçim kararı verilebilir. Seçime gidilmeden önce Tayyip Erdoğan’ın halka teşhir edilmesi belirleyici olacaktır. Hiçbir parti diğerlerini bahane gösteremez. Meclisin onda birinin önerge vermesiyle süreç başlıyor. En başta HDP olmak üzere, her parti bu gereği yerine getirebilecek durumdadır. Gecikme hoşgörülemez!

Elbette yolsuzlukların yanı sıra başta Gezi isyanı şehitleri, Roboski katliamı ve Soma’daki iş katliamı olmak üzere, bütün ciddi katliamların hesabını soracak komisyonlar da derhal kurulmalıdır. Hırsızlardan ve katillerden hesap sorulmalı, cezasız kalmalarına izin verilmemelidir. Nihayet, başta MİT TIR’ları olayı olmak üzere çeşitli biçimlerde delilleri ortaya çıkmış olan Suriye’de ve Ortadoğu’da savaş kışkırtıcılığı sorunu da mercek altına alınmalıdır.

Tek maddelik yasa silahı kullanılmalıdır

Meclis, bu soruşturmaların yanı sıra AKP iktidarının yarattığı tahribata karşı derhal harekete geçmelidir. Bu meclisin ömrü uzun olmayabilir. Dolayısıyla normal yasa usulleriyle oyalanma hiçbir şey yapamama anlamına gelebilir. Bunun çözümü tek maddelik yasalardır. Şu konularda tek maddelik yasalarla sorun kökünden çözülebilir: İç Güvenlik Yasası kaldırılabilir; taşeron sistemi hem özel sektörde hem devlette kaldırılabilir; “grev erteleme” adıyla grevleri yasaklayan hükümler yok edilebilir; yetkili sendikanın belirlenmesi işyerine kurulacak sandık aracılığıyla referanduma sunulabilir vb.

HDP’nin bu ve başka konularda erkenden radikal bir yaklaşımla meclisin tozunu atmasını beklemek gerekir. Ama bu arada kolları kavuşturup beklemek olmaz. Bu talepleri dile getirmeli, sokağa çıkmalı, gerekirse greve başvurmalıyız. Gezi ile başlayan halk isyanının ve Ekim 2014 Kobani serhildanının yarattığı çalkantı, bugün metal işçisinin büyük grev hareketiyle yeni bir evreye geçiyor. Öyleyse üretimden gelen gücümüzü ve sokaklardaki mücadelemizi kullanarak seçimin sonuçlarını pekiştirmeliyiz.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Temmuz 2015 tarihli 69. sayısında yayınlanmıştır.