İşçiden emekçiden çalıp yerli ve yabancı para babalarına faiz ödeyecekler: Faiz harcamasının 4 yılda 324 milyar TL’den 2,3 Trilyon TL’ye çıkması öngörülüyor!
“Kurda yaşanan dalgalanmaları bu çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor. Neymiş efendim, faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu.”
“Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Göreceksiniz enflasyon da faizle beraber düşecektir.”
Bu sözleri Tayyip Erdoğan’ın ağzından tüm Türkiye duydu. Ne zaman ki seçimler bitti Erdoğan yerli ve yabancı sermayenin ısmarlamasıyla ekonominin yönetimine Mehmet Şimşek (Hazine ve Maliye Bakanı), Cevdet Yılmaz (Cumhurbaşkanı Yardımcısı) ve Gaye Erkan’ı (Merkez Bankası Başkanı) getirdi. Bu ekibin ekonomik darboğazın faturasını işçiye emekçiye, küçük esnafa ve çiftçiye ödetecek bir kemer sıkma programı için getirildiği herkesin malumu. Kemer sıkma programının önemli bir parçası da faizlerin arttırılması. Konu kapitalistlerin çıkarı olunca Erdoğan bir kez daha nasları unutup söylediği sözleri yutup faizleri arttırmaya başladı.
Erdoğan iktidarda kaldı faizler fırladı
Seçimlerden sonra Haziran ayından başlayarak dört seferde Merkez Bankası politika faizi yüzde 8,5’tan yüzde 30’a çıkarıldı. Piyasa faizleri haliyle daha da yüksek seyrediyor. Mevduat faizleri yüzde 50’lere ticari kredilerin faizleri ise yüzde 60’lara vardı. Tabii vatandaş ya da esnaf çekecek kredi bulabilirse. Bu arada devletin de borç yükü giderek artıyor.
Emekçi halkın vergileri para babalarına faiz olarak gidecek
Orta Vadeli Program’da devletin 2022 yılında 324 milyar TL olan faiz ödemelerinin 2023 sonunda 663 milyar olması öngörülüyor. Takip eden yıllarda ise faiz ödemeleri sırasıyla 1,2 Trilyon (2024), 1,8 Trilyon (2025) ve 2,3 Trilyon (2026) olacak şekilde katlanarak artacak. Faiz harcamaları 7,5 katına çıkarken faiz dışı harcamalar sadece 4 kat artacak. Bunun anlamı açık; devlet eğitimden, sağlıktan, sosyal güvenlikten, kamu emekçilerinin maaşlarından kısıntı yaparak tüm bütçeyi faiz ödemelerine göre ayarlayacak. Bu vesile ile bir kez daha devletin vergi gelirlerinin yüzde 75’inin KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler olduğunu, doğrudan vergilerin büyük kısmının da işçi ve emekçinin kaynaktan kesilerek ödediği vergiler olduğunun altını çizelim.
Erdoğan hem faizleri hem de enflasyonu aynı anda arttırdı
Erdoğan faizlerle birlikte enflasyonun da düşeceğini göreceksiniz demişti. Peki ya faizler atarken enflasyon ne alemde? Merkez Bankası’nın kendi yaptığı beklenti anketlerinde sene sonu enflasyonu yüzde 67 çıkıyor. 2024 sonunda enflasyonu yüzde 33’e indireceğiz demişlerdi. Bırakın bir yıl sonrayı bir ayda kendi beklentilerini yüzde 45 olarak revize etmek durumunda kaldılar.
Erdoğan iktidarda olduğu sürece hep kapitalistler ve para babaları kazanıyor
Erdoğan aynı anda hem faizleri hem de enflasyonu arttırmayı başarıyor. Çünkü faiz arttıkça bankalar ve para babaları, enflasyon arttıkça da alım gücünün düşmesiyle sömürü oranını arttıran patronlar kazanıyor. Özetle Erdoğan iktidarda olduğu sürece her zaman kapitalistlerin ve para babalarının kazandığını emekçi halkın ise hep daha fazla yoksullaştığını görüyoruz!
Orta Vadeli Program’ın tercümesi: Sermayenin stratejik saldırı programı
Orta Vadeli Program şu süslü cümlelerle başlıyor: “Fiyat istikrarını ve finansal istikrarı gözeten, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomik büyümeyi hedef alan, serbest rekabet ortamında verimliliği arttırarak makroekonomik dengeleri gözeten ve yapısal reformlarla desteklenen şeffaf, tutarlı, öngörülebilir ve uluslararası normlara uygun bir yaklaşım izlenecektir.”
İşçinin emekçinin gözünden tercümesini yapalım: “Fiyatlar düşmeyecek, fiyatların artış hızını yavaşlatacağız. Kârların büyümesinin sürdürülebilir olması için emekçi halk kemer sıkacak. İşçi ücretlerinin alım gücü düşecek, birçokları işsiz kalacak, işi olanlar daha çok çalışarak açığı kapatacak. Sömürü oranını arttırarak sermaye için verimliliği yükselteceğiz. İşçi sınıfının kıdem tazminatı ve sosyal güvenlik alanlarındaki kazanımlarını sermayenin çıkarlarını gözeten yapısal reformlarla tırpanlayacağız. Sermayeye güven veren ve emperyalizmin normlarına uygun bir yaklaşım izlenecek!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2023 tarihli 169. sayısında yayınlanmıştır.